28 Eylül 2014 Pazar

Sınav başarısı zekâdan çok çalışmayı gerekli kılıyor

Türkiye’de her yıl ortalama 2 milyon öğrenci üniversite sınavına, 1 milyon 300 bin öğrenci TEOG ve yıllara göre de 2 milyona yakın aday KPSS’ye girmektedir. Başarıyı yakalayanlar ise sınavlara stratejik hazırlanan adaylardır. Sınavlarda başarılı olmak için üstün zekâ ve yetenekten çok sorumluluk duygusu, zorluklarla baş edebilme gücü ve sınavın gerektirdiği çalışmalara ilgi duyma yatmaktadır. Hacettepe Üniversitesi tıp veya mühendislik fakülteleri Türkiye’nin yüksek puan ile öğrenci alan üniversitelerinden biridir. Genel kanı ise bu bölümü kazanan öğrencilerin yüksek zekâ seviyesinde olduğudur. Fakat yapılan araştırmada Hacettepe’yi kazanan öğrencilerin zekâ seviyesinin normal zekâ seviyesinde (105 IQ) olduğudur. Ancak araştırmaya katılan öğrencilerin diğerlerinden farkı ders çalışma alışkanlıklarının % 80 fazla olmalarıdır. Elbette başarıda zekânın önemi yok sayılamaz. Fakat normal zekâ sınırları içinde (90-110 IQ arası) olan bir öğrenci isterse ve düzenli çalışırsa hedeflediği üniversiteyi kazanacaktır.Hedefe ulaşmak için zamanın planlanması gerekirYapılacak zaman planlamasıyla gün daha verimli hale getirilebilir. Planlama yapılırken, yatış ve kalkış saatleri ile uykuda geçecek toplam süre öncelikle belirlenmeli ve ölçünün dışına da çıkılmamalıdır. Zamanı kullanma becerisi kazanabilmek için önce, çalışma çizelgesi hazırlanmalı, çizelgede, derse ve diğer aktivitelere ayıracak zamanlar belirlenmelidir. Çalışılması düşünülen dersler uygun saatlere yerleştirilmelidir.Çalışmayı ertelememelidirBaşarıyı engelleyen faktörlerden birisi de ertelemedir. Sadece hafta sonu çalışırım düşüncesi uygun bir çözüm yolu değildir. Yapılması gereken ders tekrarlarının birikmeden günlük olarak yapılmasıdır. Unutmamanın en önemli ilacı kısa aralıklarla yapılan tekrarlardır. Erteleme yapıldığında ise ders konular birikecek, zamanın daralması, sınava ilişkin beklentilerin artması ve bütün bunların altından nasıl kalkılacağının bilinememesi adaylarda bıkkınlık ve karamsarlık oluşturabilir.Tekrar, bir hatırlama yoludurÖnemli olan çok çalışmak değil, verimli çalışmaktır. Sürekli olarak aynı türden onlarca soru çözmenin öğrenciye pek faydası yoktur. Bu durum sadece rakamsal anlamda öğrenciyi ve aileyi tatmin edecektir. Başarıya ancak nitelikli bir çalışmayla ulaşılır. Bunun için öğrencinin çözdüğü her sorudan bir şey öğrenmesi gerekir.Deneme sınavları tam bir imtihan provası niteliğinde uygulanmalıdırGerçek sınavda imtihan boyunca kitapçığın başından kalkılamayacağı için bu sınavlarda da aynı itina gösterilmeli. Sınavda her öğrenci kendi ders başarısına, psikolojik yapısına göre bir strateji belirlemeli. Çözülecek test sınavları bu stratejinin oluşturulabilmesi için mühim birer vasıta. Örneğin aşırı kaygılı, çözemediği sual veya sorular karşısında moral yıkımına uğrayan bir öğrenci, testin en iyi bildiği konularına dönük sorularından başlayarak bu sıkıntısını aşıp aşamadığını bu test çözümlerinde gözlemleyebilir. Deneme sınavı çözmenin bir diğer mantığı da grup içerisindeki pozisyonu ve başarı düzeyindeki değişimi görmektir. Şunu hiçbir vakit unutmamak lazım gelir ki, uygulanan sınavlar, sıralama sınavlarıdır. Yani öğrenciler bireysel bir yarış içerisinde değil. O nedenle test sınavı sonuçlarını da bu kriteri göz önüne alarak değerlendirmek lazım gelir. Test sonuçları değerlendirilirken baz alınacak kriter eğer denemeye sabit sayıda öğrenci giriyorsa grup içerisindeki sıralamadır. Üstelik yüzdelik dilimdeki değişim de fikir verecektir.*FEM Yayınları Rehberlik Koordinatörü

26 Eylül 2014 Cuma

İlkokul liseye dönüştürüldü çocuklara 4 km yol göründü

Eğitimde nakiller kadar baş ağrıtan bir başka problem de okulların plansız şekilde dönüştürülmesi. İstanbul Esenyurt’taki 80. Yıl İlkokulu, liseye çevrildi. Öğrenciler 4 km uzaklıktaki başka bir okula gönderildi. Esenler ilçesindeki bir okulda da misafir öğrenciler sebebiyle adeta iğne atsan yere düşmüyor.Yeni eğitim-öğretim dönemi problemlerle başladı. Derslik sıkıntısı, kalabalık sınıflar derken okullardaki plansız dönüşümler de sorunları artırdı. İstanbul Esenyurt’taki 80. Yıl İlkokulu, 4+4+4 sistemi ile geçen yıl ilkokuldan ortaokula, bu yıl ise liseye dönüştürülmüş. Bu sebeple mahalleliye 4 kilometre ötedeki Sabahattin Zaim İlkokulu adres olarak gösterilmiş. Evlerine yakın okulun liseye dönüşmesiyle mağdur olan ve ilkokula giden iki çocuğu bulunan Erkan Yılmaz, bu durumda servis kullanmaya mecbur kaldıklarını söylüyor. Ayda 310 TL servis bedeli ödediğini anlatan Yılmaz, “Başka bir veli arkadaşımın 3 çocuğu var, 500 liraya yakın para ödüyor. İlkokula çocuklarımızı minibüsle gönderemeyeceğimiz için başka bir seçeneğimiz kalmadı.” diyor.Tüm mahalle toplanıp imza toplayarak kaymakamlığa gittiklerini söyleyen Erkan Yılmaz, “Belediyeden servis talep edebileceğimizi söylediler. Ama oradan da olumsuz cevap aldık. Madem mahallemize okul yapmıyorlar, en azından çocuklarımızı taşısınlar. ‘Mahallemizdeki okul neden liseye çevrildi’ sorumuza da cevap veremiyorlar. 7 yaşındaki çocuğun 4 kilometre uzaklıktaki okula nasıl gideceğini de hesap etmiyorlar. Belediye mitinglere binlerce insan götürüyor ama öğrencileri taşımıyor.” diyerek şikâyetlerini dile getiriyor. Yılmaz, çarşamba günleri de okulun girişine pazar kurulduğunu hatırlatarak, “Çocuklarımız yaya şekilde pazarın içinden geçerek okula ulaşıyor. Çarşamba günü okulda bir yangın çıksa, bir afet olsa okula ulaşılamayacak. Ambulans bile giremez.” şeklinde konuşuyor.Esenler Mareşal Fevzi Çakmak İlkokulu’nun velileri de kalabalık okul mevcudu ve okulun yanındaki inşaat sebebiyle endişeli. Okulun bitişiğindeki Aksoy Ortaokulu’nun tadilata girmesi sebebiyle okula çok sayıda misafir öğrenci geldi, mevcut 2 bini aştı. Gülşah Soğukbulak adlı veli, bahçenin küçük olması sebebiyle giriş çıkışlarda yaşanan izdihamdan dertli. Soğukbulak, daha önce eğitim verilen binanın imam hatip lisesine dönüşmesi sebebiyle şimdiki binaya taşındıklarını dile getiriyor. Şimdi lise olan binada yaklaşık 300 öğrenci olduğunu söyleyen veli, “Eski okul boş. Lise öğrencileri için kocaman bahçe var ama biz burada 2 bin kişi sıkışıyoruz.” değerlendirmesini yapıyor. Çocuğunun bahçede oynayacak yer bulamadığı için teneffüslere çıkmak istemediğini anlatan Gülşah Soğukbulak durumu şöyle özetliyor: “Esenler Belediye Başkanı geçen yıl okulu ziyarete geldiğinde izdihamı gördü ve okulun yanındaki arsayı kadın koordinasyon merkezi yapmak yerine okul bahçesine katacağını söyledi. Ancak bir yıl geçmesine rağmen hiçbir adım atılmadı.” Başka bir veli de okulun bitişiğindeki inşaatın öğrenciler için tehlike oluşturduğuna dikkat çekerek şunları anlatıyor: “İnşaattan teneffüslerde bahçeye çıkan çocukların üzerine bir şeyler düşmesinden korkuyorum. Üst katlardaki camlarda korkuluk yok. Bahçeye asfalt atılmadı. Kütüphane, spor salonu da yok. Giriş çıkışlarda da kargaşa yaşanıyor.”

22 Eylül 2014 Pazartesi

ÜNİVERSİTELİ OLMAK İÇİN İKİNCİ BİR FIRSAT

2014 ÖSYS ek kontenjanları açıklandı. Bu sene ek yerleştirmede lisans programlarında 72 bin 970 kontenjan açığı var. İki yıllık ön lisans programlarında ise 148 bin 509 olmak üzere toplamda 221 bin 479 kontenjan açık söz konusu. Bu sene revaçta olan tıp, hukuk, okul öncesi öğretmenliği gibi bölümlerde adaylar, ÖSYS tarafından yerleştirilmelerine rağmen kayıt yaptırmadıklarından dolayı boşluklar oluştu.Ek yerleştirme kontenjanları incelendiğinde özellikle vakıf üniversitelerinde tüm bölümlere ait kontenjan açıkları var. Burslu bölümlerde bile hâlâ ciddi oranlarda boşluklar mevcut. Devlet üniversitelerinde de yine aynı şekilde kıyıda köşede kaldığı için ya da puanı bu kadar düşmez diye tercih edilmediği için çok sayıda programlar var. 2014 ek yerleştirme tercih süresi, 18-25 Eylül 2014 tarihleri arasında yapılacak. Ek yerleştirme tercih hakkından yararlanacak öğrencilerde aranan temel şart ÖSYM tarafından merkezi yerleştirmede herhangi bir programa yerleştirilmemiş olmaları.Ek Yerleştirmede Dikkat Edilmesi Gerekenler Hususlar1. Tercih listesinde istediğiniz bölümlere yer verin:Bazı öğrenciler kaçınma psikolojisi ile tercihlerine gitmek istemeyecekleri bölümleri ya da illeri yazabiliyor. İstemediği bir bölüme giden öğrenci ise o bölümü yarıda bırakabiliyor. Üstelik bir sonraki sene sınava girdiğinde yerleşip de gitmediği için puan kaybına uğruyor. Bu nedenle tercih listesinde mutlaka severek ve isteyerek okunabilecek bir yer olmalıdır.2. Devlet-vakıf üniversitesi ayırımına dikkat edin:Devlet üniversiteleri dönemlik harçlar dışında öğrencilerden ücret talep etmemektedir. Vakıf üniversiteleri ise burslu olan bölümler hariç yıllık öğrenciden 15 bin ile 30 bin TL arasında ücret talep etmektedirler. Bu nedenle tercih ettiğiniz üniversitenin devlet mi yoksa vakıf üniversitesi mi olduğunun iyi bilinmesi gerekir.3. Özel koşulları mutlaka okuyun: Tercih kılavuzunda puan ve sıralamaların yanında özel koşul numaralarını göreceksiniz. Bu numaralar o bölümle ilgili özel bir durumun olduğunu gösterir. Bu koşulları dikkatle okumalısınız. Örneğin bu koşullarda diyebilir ki “Bir yıl İngilizce zorunlu hazırlık var” ya da “Sağlık problemi olmayan adaylar için” gibi özel koşulları iyi okumak gerekir.4. Okulun bulunduğu konum önemli:Anadolu’nun farklı bölgelerinde meslek yüksekokulları merkeze 1 ya da 2 saat uzaklıktaki ilçelerde olabiliyor. Bu durum beraberinde birçok sıkıntı getirebiliyor. Yurt ya da ev kiralama imkânı bulunmayan bölgelerde merkezden sağlanan ulaşım, aile için maddi sıkıntıya sebep olurken öğrenci için de zaman kaybına yol açmaktadır. Ayrıca okulların bazı kampüsleri merkezde, bazıları ise merkeze uzak bölgelerde yer alıyor. Tercih edilen bölümün hangi kampüste ve yerleşim yerinde olduğunun yeterince araştırılması gerekir.5. Bursluluk şartlarına ve eğitim diline iyi bakın:Üniversiteye göre değişen bursluluk imkânı, öğrencilere avantaj sağlamakla beraber zararlı da olabiliyor. Vakıf üniversitesi bölümlerinin bursluluk oranı farklı oranlarda değişiyor. Ayrıca üniversiteler, öğrenciyi belli bir not ortalamasını koruması şartıyla okulun burslu bölümüne kayıt alıyor. Okulun şartları iyi okunmalı. Kitapçıkta yer olan bölümlerin eğitim dilini içeren açıklamaların dikkatlice okunması gerekir.6. Yeni açılan bölümlerin taban puanları:Yeni açılan bölümleri tercih ederken bölümün bulunduğu üniversitenin eşdeğeri niteliğindeki üniversitelerde, aynı bölümün taban puanına ve başarı sırasına bakılarak tahmin yürütülebilir. Örneğin, Ege Üniversitesi’nde açılan bir bölüm için Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki eşdeğer bölümünün taban puanına ve başarı sırasına bakılabilir.*FEM Yayınları Rehberlik Koordinatörü

19 Eylül 2014 Cuma

Sirius Koleji’nin başarısı Federal Parlementoya taşındı

2013 Eğitim Öğretim yılında Üniversite sınavında rekor kırarak, Avustralya genelindeki ilk 500 öğrencinin arasına üç öğrencisini sokan Sirius Eğitim Kurumları, gerek eyalet gerekse Federal hükümetlerin büyük takdirini kazandı. Victoria Bölge Milletvekili Maria Vamvakinou, Sirius Eğitim Kurumları öğrenilerinin, ilk 500 öğrenci arasına giren Saba Gül, Rıdvan Atlıhan ve Halil Erciyas'in başarı hikayesini Federal Parlamento'nun toplantısına taşıyarak, sözkonusu başarıdan büyük bir gurur duyduğunu söyledi.Avustarlya'nın Melbourne şehrinde uzun yıllardan beri Selimiye Vakfı çatısında eğitim veren Sirius Eğitim Kurumları, önemli bir başarıya daha imza attı. Victoria Eyaleti’nin en iyi ilk 20’si arasına giren Sirius Koleji’nin başarısı başkent Canberra'da gündem oldu. 2013 Eğitim Öğretim yılında Üniversite sınavında rekor kırarak, Avustarlya gelenindeki ilk 500 öğrencinin arasında üç öğrencisini sokan Sirius Eğitim Kurumları, gerek eyalet gerekse Federal hükümetlerin büyük takdirini kazandı. Victoria Bölge Milletvekili Maria Vamvakinou, Sirius Eğitim Kurumları öğrenilerinin, ilk 500 öğrenci arasına giren Saba Gül, Rıdvan Atlıhan ve Halil Erciyas'in başşarı hikayesini Federal Parlamento'nun toplantısına taşıyarak, sözkonusu başarıdan büyük bir gurur duyduğunu söyledi.Ülke tarihinde ilk kez böyle bir okulun sözkonusu başarıyı yakaladığını hatırlatan Milletvekili Vanvakinou, Başkent Canberra’daki Federal Parlementoda yaptığı konuşmada Sirius Koleji’ni, dereceye giren öğrencileri ve ailelerini tebrik ederek başladı. Vanvakinou şöyle konuştu; ‘Öncelikle, Eyaletemizin ülke genelindeki Üniversite sınavında,akademik başarı ile dereceye giren 3 Sirius Koleji öğrencisini tebrik ediyorum. Melborune'nin Broadmeadows bölgesinde bulunan Sirius Koleji’nin öğrencileri olan Saba Gül, Rıdvan Atlıhan ve Halil Erciyas, ülke çapında ilk 500 öğrencinin arasına girerek, 2013 eğitim ve Öğretim yılında harika bir başarıya imza attılar. Bu başarıyla her üç öğrencimiz, önemli bir özelliğe sahip olan 'Avustralya Öğrenci Ödülü’ne sahip oldular. Bildiğiniz gibi, öğrencilerimize layık görülen 'Avustralya Öğrenci Ödülü' akademik olarak üstün başarı sağlamış olan lise öğrencilerine veriliyor. İşte bu nedenle Uzun yıllardan beri seçim bölgem olan Melborune'de bulunan Sirius eğitim kurumları öğrencileri de bu başarıyı elde etmiş oldu.Bundan da son derece büyük bir memnuniyet duydum. Bu güzel başarıyı bugün paralmento'da sizlerle paylaşmak istedim"dedi.Sirius Eğitim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Koca’da, okul olarak üstün başarı sağlamış olan bu öğrencilernin bu başarısını paralmentoya taşıyan Federal Milletvekili Maria Vavakinoua teşekkür etti. Genel Müdür Koca, hem öğrencilerinin 'Avustralya Öğrenci Ödülü’ ödülünü elte etmeleri hem de elde edilen bu başarının federal parlamento çatısının altında dile getirilerek, gurur vesilesi yapılması, okul yöneticileri olarak sevinçlerinin ikiye katlandığını belirtti. Koca "Bu öğrenciler, başta biz okul yöneticilerini başta olmak üzere velileri ve bölge milletvekilllerini çok mutlu ettiler. Bu nedenle başta üç öğrencimiz olan Saba Gül, Rıdvan Atlıhan ve Halil Erciyas'i başta olmak üzere ailelerini ve hiç bir fedakarlıktan sakınmayan öğrentenlerini tebrik etmek istiyorum. Ayrıca her üç öğrencimiz de Melbourne Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitime başladılar. Her üç öğrenci de 3.kuşak Avustralyalı Türklerdir. Özellikle özelde türk topulumunu genelende ise Avustarlya'daki tüm müsülmanların, Federal parlamento'daki adeta gururu oldular. Eemeği geçenleri tebrik ederim." dedi.Göstermiş oldukları yüksek performanstan dolayı Saba, Rıdvan ve Halil isimli öğrenciler Avustralya Federal Hükümeti tarafından verilen 2 bin dolar para ödülü ve özel taktir belgesini almaya hak kazandılar. Saba ve Rıdvan, 2013 eğitim öğretim yılı Üniversite sınavında 100 üzerinden 99.95, 99.90 ve 99.85 puanla ülke genelenideki ilk 500 başarılı öğrencinin arasında yer alırken, Victoria Eyaleti’nin en iyi ilk 21 öğrencisi arasına girdiler. Sözkonusu başarıdan dolayı ise Eyalet Hükümeti adına sözkonusu öğrencilere ‘‘Başbakanlık Özel Ödülü’’nün de sahibi oldular.

12 Eylül 2014 Cuma

Türkiye’nin ilk Kürtçe ilkokulları eğitime başlıyor

Güneydoğu'da Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği'nin (Kürdi-Der) öncülüğü, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Eğitim-Sen'in desteğiyle üç ilde Kürtçe ilkokul kuruldu. Diyarbakır'ın Bağlar, Şırnak'ın Cizre ve Hakkâri'nin Yüksekova ilçelerindeki okulların müfredatı Kürtçe'nin Kurmanci lehçesinde olacak.Okulların kuruluşu Diyarbakır'da bugün yapılan basın toplantısıyla duyuruldu. Bölgede anadilde eğitime dikkat çekme amacıyla da tüm okulların bir hafta boykot edilmesi çağrısında bulunuldu. Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesindeki Demokratik Toplum Kongresi önünde yapılan ortak basın açıklamasına çok sayıda sivil toplum kuruluşu başkan ve üyeleri destek verdi. Eğitim-Sen, DTK, Eğitim Destek Evleri yöneticilerinin de hazır olduğu basın açıklamasını, Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (Kürdi-Der) Başkanı Sabahattin Gültekin yaptı.Türkiye'de 100 yıla yakın süredir asimilasyon politikalarının uygulandığı öne süren Gültekin, "Birçok halkın dili, kültürü yok edildi. Bunların içinde Kürt halkı hem nüfus olarak fazla ve kendi coğrafyasında oluşu nedeniyle buna rağmen dilini koruyabildi. Ortaya çıkan Kürt isyanları kanla işkenceyle bastırıldı. Ancak son 40 yılda savaşlı mücadelede gelinen noktada artık Kürt halkının savaşla, sürgünle, asimilasyonla yok edilemeyeceğini gösterdi. Öyle bir aşamaya gelindi ki artık Kürt halkı yok sayılmıyor ancak Kürt sorununun temeli olan anadilde eğitim hakkı konusunda Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi hala devam etmektedir." ifadelerini kullandı."ANADİLDE EĞİTİM BAŞLARSA ÜLKE PARÇALANMAZ KARDEŞLİK DAHA DA GELİŞİR"Kürt çocuklarının hala asimilasyona tabi tutulduğunu iddia eden Gültekin, "Şu an yine bu asimilasyon süreci yani okulların başlangıcı aşamasındayız. Kürt halkı artık bu politikayı kabul etmiyor. Sorunun geldiği aşamayı da göz önüne alarak anadilde eğitim adımları atılması gerekiyor. Düşünün, anadilde eğitim yoksa Kürt sorunu nedir ve nasıl adlandıracağız." dedi.Müzakereler sürecinde bu sorunun gündeme gelmesi ve asimilasyona karşı 15 Eylül itibariyle bir hafta okulları boykot edeceklerini anlatan Gültekin, "Halkımız çocuklarını okula göndermeyecektir. Hem anadilde eğitime temel olsun hem de devlete bir uyarı niteliğinde pilot olarak üç yerde Diyarbakır, Yüksekova ve Cizre'de Kürtçe eğitim verecek okullar açılacak. Bunlar sürece sekte değil sürecin daha da geliştirilmesi içindir. Yıllardır Kürtler vardır diyenler ya da Kürt varlığı kabul edilirse bu ülke parçalanacak ajitasyonuyla bu halk uyutuldu. Gelinen aşamada Kürt sorunu kabul ediliyor ve bu konuda küçük adımlar atan hükümetler giderek oylarını yükseltiyor, iktidarlarını sürdürebiliyorlar. Şu an da şöyle bir ajitasyon geliştiriliyor; 'Eğer ana dilde eğitim olursa bu ülke parçalanacak' hayır bu da önceki gibi yalana bir kılıftır. Kürt diliyle anadilde eğitim başlarsa bu ülke parçalanmaz, kardeşlik daha da gelişecek. Birlikte yaşam ve demokratik bir ülke olacak. Bu okullar sürece sekte değil sürecin selameti ve tarafların karşılıklı güven ve kamuoyuna Kürtçe anadilde eğitim yapılması bu ülkeyi bölmeyeceğini göstermek." ifadelerini kullandı."MÜFREDATI KURMANCİ OLACAK"Gültekin, kurulan ilkokulların bildiğimiz ilkokul gibi olduğunu belirterek, "Bildiğimiz ilkokul. Müfredatı Kurmanci olacak. Tabi Türkçe de olacak. Bu, Türkçe'nin reddedilmesi değil. Dersler Kürtçe olacak." dedi. Milli Eğitim'le bağlantısı olacak mı şeklindeki soruya Gültekin, "Milli Eğitim'le herhangi bir bağlantısı yok. Bu, halkın defakto bir girişimidir. Zaten şimdiye kadar hiçbir şey önce başvurularak bu ülkede olmadı. Keşke bunun yasaları hazırlanmış olsaydı ve böyle olsaydı. Ancak bu süreçte devletin de herhangi bir çekincesinin olmayacağı, herhangi bir engelleme girişiminin olmayacağını düşünüyoruz. Bu ülkeyi Kürtçe anadilinde bir okulun açılması ülkeyi bölmeyecek, aksine birleştirecek ve aksine demokratikleştirecek." şeklinde yanıt verdi."MİLLİ EĞİTİM PEDAGOJİK DEĞİL İDEOLOJİK DÜŞÜNÜYOR"Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin, 'Zorunlu eğitim çağındaki çocukların Milli Eğitim okullarına göndermeyen velilelere ceza kesilecek' şeklindeki beyanın hatırlatılması üzerine Gültekin, şunları söyledi: "Kürt sorununun temeli zaten bu kanunlardır. Bizim istediğimiz şey de bu yasaların değişmesidir. Zaten bu yasaya göre konuşacaksak böyle bir şey yapmamıza gerek kalmaz. Milli Eğitim, bu konuda pedagojik değil ideolojik düşünüyor. Eğer pedagojik düşünürse Milli Eğitim, bir çocuğun ruhsal bedensel ve zihinsel gelişiminin temel ölçütü kendi anadiliyle eğitim ve öğretime başlamasıdır. Milli Eğitim, burada büyük bir yanılgı içerisindedir. Kendisi bu konuda düzeltme yapmalıdır."(CİHAN)

8 Eylül 2014 Pazartesi

Teşvik ayrımcılığını veliler mahkemeye taşıyor

Devletin teşvik kontenjanı verdiği birçok başarılı kolejin aniden liste dışı bırakılmasına okullardan sonra veliler de tepki gösterdi. Hakkını yargıda aramaya hazırlanan Alaattin Çankaya, çocuğunun zorla istemediği okullara yönlendirildiğini söyledi. Osman Aykut da, “TEOG’daki yerleştirme skandalından sonra ayrımcılıkla karşı karşıya kaldık.” dedi.Eğitim sezonunun başlamasına bir hafta kalmasına rağmen okul tercihlerinde yaşanan kaos sürüyor. TEOG yerleştirmelerindeki hayal kırıklığından sonra binlerce veli özel okul teşviklerinde ayrımcılık şoku yaşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl başlattığı özel okulda okumak isteyenlere sağlanacak devlet desteği konusunda skandal bir karar aldı. Teşvik listesinde ilan ettiği birçok başarılı koleji, hükümete yakın medyanın tepkisi üzerine çıkardı. Liste dışı kalan okullar, bunun ayrımcılık ve hak ihlali olduğunu savunarak bakanlık yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Şimdi de veliler hukuksuz uygulamayı yargıya taşımak için harekete geçti. İki kızına teşvik çıkan Alaattin Çankaya, Milli Eğitim’e dava açmaya hazırlanan velilerden. Çankaya, “Tercih ettiğimiz okul teşvik listesindeydi, ancak ne olduysa çıkarıldı. Hak etmeyen onca okul destek alırken biz hakkımızı kullanamıyoruz.” dedi. Osman Aykut ise çocuğu TEOG sınavı sonrası istemediği uzak bir okula yerleştirildiği için özel okula yönelmiş. Fakat bu kez de tercih etmek istediği okul liste dışı bırakılmış. TEOG yüzünden çifte mağduriyet yaşadığını dile getiren Aykut, “Teşviğe umut bağladık, ama devlet bunu da elimizden aldı. Hakkımızı kullanamıyoruz?” diye konuştu.İki haftadır eğitim alanında tam bir kaos yaşanıyor. Önce Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında yapılan yerleştirmeler öğrenci ve velileri hayal kırıklığına uğrattı. Sonra özel okul teşviklerinde binlerce veliyi mağdur edecek bir karar alındı. Listelerin güncellenmesiyle bazı okullar teşvik kapsamından çıkarıldı. Teşvik kazandığı halde evine yakın okullara kayıt yaptırmak isteyen veliler şimdi sorunu yargıya taşımaya hazırlanıyor. Hukukçular, mağdur ailelerin Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yanlı tavrına aldırmaksızın o okullara kayıt yaptırması, Anayasa Mahkemesi, Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsman) ve İdare Mahkemeleri kanalıyla haklarını aramaları tavsiyesinde bulunuyor. Ayrımcılığa takılan velilerden biri de Alaattin Çankaya. İki kızını teşvik hakkıyla okutma hazırlığı yaparken MEB’in ayrımcılığıyla büyük hüsran yaşayan baba, “Hak etmeyen onca okul destek alırken biz niye mağdur ediliyoruz?” diye sordu ve ekledi: “Tercih ettiğimiz okul ilk başta teşvik kapsamındaydı. Ancak yapılan değişiklikle listeden çıkarıldı. Özel Yeşilköy Ermeni İlkokulu var yakınımızda ve ona teşvik çıkmış. Yakınımdaki koleji bırakıp başkasını seçmek zorunda bırakıyorlar bizi.”‘Görevi kötüye kullanma söz konusu’C.B. adlı diğer bir veli ise istemedikleri okulları tercih etmeye zorlandıklarını ifade etti. Eşitliği ayaklar altına alan karara karşı hukuki yollara başvuracaklarını dile getiren C.B., “Hem çocuklarımızın hem de ailelerin bu kadar yıpratılmaya hakkı yok. Hakkımı hem kendi çocuğum hem de yüzlerce insanın çocuğu için arayacağım.” diye konuştu.‘Hakkımı helal etmiyorum!’Tercih ettiği özel okul, teşvik listesinden çıkarılan öğrencilerden biri de Taha Aykut. Onun liseye geçme süreci tam bir savaşa dönmüş. Zira öğrenci TEOG’dan 317 puan almasına ve Bağcılar’da oturmasına rağmen 64 kilometre uzağa, Tuzla’daki bir okula yerleştirilmiş. Hem de taban puanı 140 olan çok programlı bir Anadolu lisesine. Taha ve ailesi, tek umutları olan nakiller için başvuru gününü beklemiş. İlk nakil haftasında, dilekçe vererek başka bir okula yerleşme talebinde bulunmuşlar. Ancak ilk hafta sadece devletten özel okula geçenler nakledildiği için sistemde boş kontenjan oluşmamış ve verilen dilekçe çöpe gitmiş. Sonrasını anne Habibe Aykut, şu sözlerle anlatıyor: “Çaresiz, oğlumuzu özel okula yazdırmak istedik. Teşvik hakkından yararlanmak için başvurduk. Hem Taha’ya hem de tercih edeceğimiz koleje teşvik çıktı. Ama daha sonra kurum teşvik listesinden çıkarıldı.” Çocuklara ve ailelere büyük stres yaşatan devletin eğitim sistemine artık güvenlerinin kalmadığını belirten anne, yaşadıkları üzücü bir olayı örnek veriyor: “Oğlum bir sabah bizden gizli İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne giderek yardım istemiş. Oğlumu ağlatanlara, bu haksızlığı yapanlara hakkımı helal etmiyorum. Allah kimseyi bu ülkede hak arama mücadelesine düşürmesin.”

6 Eylül 2014 Cumartesi

İşte okul fobisini aşmanın 3 adımı

Uzmanlar, okul hayatına yeni başlayacak öğrencilerin uyumu için aileye büyük görev düştüğünü belirterek, okul fobisinin 3 adımda aşılabileceğini söylüyor. Bu adımları da şöyle sıralıyor: "ilki okul fobisini dile getirmeyin, kaygılı olduğunuzu belli etmeyin, çocuklarla etkili zaman geçirin ve son olarak eğlenceli eğitim ortam oluşturun."Geçtiğimiz yıllarda sadece ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin okullar açılmadan bir hafta önce aldığı oryantasyon eğitimini bu yıl ortaokul ve lise birinci sınıf öğrencileri de alacak. Uzmanlar, yeni bir hayata atılacak öğrencilerin okul fobisi yaşayabileceğini hatırlatarak aileleri sorun oluşmadan tedbir alınması konusunda uyarıyor.Zambak Kültür Kitapları Yayın Yönetmeni Eğitimci Yazar Mehmet Azim, okul fobisi ile ilgili başta anne-babalar olmak üzere öğretmen ve öğrencilere çok önemli uyarılarda bulundu. Azim, genellikle ilkokul birinci sınıf öğrencilerinde başlayan okul fobisinin eğitim öğretim hayatının her aşamasında karşımıza çıkabileceğini belirtti.İlkokul birinci sınıfa başlayan bazı öğrencilerde okula gitmekte isteksizlik, zorlanma hatta direnme görülebildiğini söyleyen Azim, "Bu konuda hem veliler hem öğretmenler hem de rehber öğretmenler dikkatli olmalı ve sorun büyümeden gerekli önlemler alınmalı." dedi.Özellikle kaygı bozukluğu olan çocuklarda, okul fobisinin daha sık görüldüğünün altını çizen Azim, kaygı bozukluklarının temelinde ise biyolojik etkenlerin olabileceğini söyledi. Sorunun çözümünde profesyonel bir destek alınması gerektiği hatırlatan Azim, "Ancak eğitim-öğretim faaliyetlerine bakan yönüyle ailelerin ve öğretmenlerin, öğrenciye pozitif yaklaşımı, problemi azaltacak ve çözümü hızlandıracaktır." şeklinde konuştu. 'HEM ANNE HEM DE BABA İLGİLİ OLMALI'Çocuğun, okul dışında farklı nedenlerle de olsa sık sık ayrı kalması, ömür boyu taşınacak etkilere neden olabileceğinin önemine işaret eden Mehmet Azim, anneleri uyardı: "Anneler, zorunlu olmadıkça çocuklarından uzun süre ayrılmamalıdırlar. Ayrı kalma durumlarında, annenin yerini alacak yetkin aile bireylerine ihtiyaç vardır. Onlar, annenin yokluğunu mümkün mertebe hissettirmemeye çalışmalıdırlar. Zira okul fobisi olan çocukların çoğunda, anneden ayrılma kaygısının olduğu araştırmalarla belirlenmiştir."Aile içinde güven duygusunun gelişmesi için bir diğer nedenin uygun baba modeli olduğunu anlatan Azim, babalara önemli tavsiyelerde bulundu: "Çocuk, her zaman babanın varlığını, sıcak nefesini, yakın ilgisini ister. Dolayısıyla iş yoğunluğu, yorgunluk bahanesiyle çocuklardan uzak duran babalar, okul fobisi, başarısızlık, disiplinsizlik gibi birçok sıkıntının oluşmasına istemeden de olsa zemin hazırlamaktadırlar. Küçük zihinsel engelleri olmasına rağmen, bazı çocukların, ailenin ilgisi ve yetkililerin hassasiyeti sayesinde normal öğrenciler gibi öğrenebildiğinin birçok örneği vardır. İlgisiz aileler nedeniyle kaybedilmiş, birçok öğrenciden bahsetmek de mümkündür."ÖĞRETMEN İLGİSİ ÇOK ÖNEMLİ"Çocuğun, okulda sıcacık bir öğretmen ilgisiyle karşılaşması, fobi riskini azaltacaktır. Daha okulun ilk günlerinde öğretmenin iyi bir gözlem yapması, öğrencileri tanımaya çalışması ve çocuklarla tek tek ilgilenmesi, öğrencilerle öğretmen arasında sıcak ilişkilere vesile olacaktır." diyen Azim, İlkokul birinci sınıf seviyesinde fazla verilen ödevlerin, çocukta başarısızlık duygusu oluşturabileceğini ve telafi edilemeyecek performans kaybına sebep olabileceği konusunda öğretmenleri uyardı.Okul fobisi tedavisinin çözümünde zamanlamanın çok önemli olduğunun altını çizen Azim, bunun için öğretmenin, velinin ve diğer paydaşların hassas olması gerektiğini belirterek "Okul fobisi için üç adım çok önemli, ilki okul fobisini dile getirmeyin, kaygılı olduğunuzu belli etmeyin, çocuklarla etkili zaman geçirin ve son olarak eğlenceli eğitim ortam oluşturun. Bu üç adım okul fobisini aşmada çok önemli." dedi.

4 Eylül 2014 Perşembe

KYK yurt kayıtları ne zaman? (2014 Kredi ve Yutlar Kurumu yurt başvuru sonuçları açıklandı)

Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurt başvuru sonuçları açıklandı. Üniversite öğrenimi sırasında KYK yurtlarında kalmak isteyen binlerce öğrenci Kredi ve Yurtlar Kurumu'na başvuruda bulunmuştu. Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarına herhangi bir yüksek öğretim kurumunu yeni kazanan ya da öğrenimine devam eden öğrenciler başvurmuştu.Kredi ve Yurtlar Kurumu yurt başvuru sonuçları, KYK'nın resmi sitesinde yayınlandı. 2014-2015 öğretim yılında Lisans Yerleştirme Sınavına girerek ilk defa herhangi bir yükseköğretim programına girmeye hak kazanan hazırlık ve 1. sınıf öğrencileri ile herhangi bir yükseköğretim kurumunda eğitimine devam eden ara sınıf öğrencilerininKYK yurtubaşvuru sonuçları öğrenmek için aşağıdaki kinke tıklayabilir.>>2014-2015 ÖĞRETİM YILI YURT BAŞVURU SONUÇLARI İÇİN TIKLAYINIZKYK yurtlarındakalan öğrenciler yurt ücretlerini düzenli olarak yatırmak zorunda. Herhangi bir usulsüzlük ya da ücret yatmadığı zaman öğrenci, yurttan ihraç ediliyor.KYK Yurt başvuruları esnasında ayrıca depozito ücreti de alınıyor.KYK Yurtücretleri yaz aylarında da yatırılmaya devam ediliyor. KYK yurtlarındakalan öğrencilere barınmanın yanı sıra yemek yardımı da yapılıyor. Öğrenciler yemek ücretlerini kendileri öderken devletin kahvaltı ve akşam yemekleri için verdiği maddi destekten de yararlanıyor. KYK yurt kayıtları ne zaman?Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK), kayıtlar 1 - 5 Eylül 2014 tarihleri arasında yapılacak. Bu tarihler arasında kayıt yaptırmayanlar kayıt hakkını kaybedecek.KYK yurt kayıtlarında istenen belegeler nelerdir?Önceliği olanlar için öncelik belgesi, Son 6 ay içinde çekilmiş 4 adet vesikalık fotoğraf, Ebeveyni %40 ve üzeri engelli olanların tam teşekküllü hastaneden alacakları rapor, Kayıt, kimlik, yurt ücreti ve depozito ücreti makbuz/dekontu, 18 yaşından küçükler için Aile İzin Onay Belgesi, Aynı öğrenim döneminde yüksek öğrenime başlayan kardeşe ait öğrenci belgesi (Kayıt tarihinden itibaren 1 ay içinde ibraz edilmesi gerekiyor.)

1 Eylül 2014 Pazartesi

2014 KPSS Ön Lisans ve Lise sınav tarihleri

KPSS sınav takvimi yayınlandı. Adaylar KPSS’ye ne zaman başvuracak. 2014 Kamu Personeli Seçme sınavı ne zaman yapılacak? Ön Lisans düzeyi ve ortaöğretim (lise mezunu) düzeyi KPSS’nin başvuru ve sınav tarihleri belli oldu. 2014 KPSS Ortaöğretim/Ön Lisans hakkındaki bütün bilgilere haberimizden ulaşabilirsiniz. ÖSYM, KPSS sınav takvimini yayınladı. 2014 KPSS’ye girmek isteyen adayların sınav tarihleri belli oldu. Ön Lisans düzeyi KPSS 27 Eylül 2014 tarihinde yapılacak. Lise KPSS’si olarak da bilinen Ortaöğretim düzeyi KPSS ise 28 Eylül 2014 tarihinde yapılacak.>>ÖSYM 2014 SINAV TAKVİMİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ<<Kimler lise KPSS'ye, kimler önlisans KPSS'ye girebilir?Lise 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile daha üst düzeyde eğitim almış bütün herkes lise KPSS'ye girebilir. Ön Lisans KPSS'ye girebilmek için ise 2 yıllık herhangi bir üniversite bitirmiş olmak ya da 4 yıllık bir üniversitenin en az 3. sınıfında olmak koşulu aranmaktadır.2014 KPSS Ortaöğretim/Ön Lisans, ortaöğretim okullarından veya ön lisans programlarından (lise, meslek lisesi, iki yıllık meslek yüksekokulları ve dengi açıköğretim) mezun olanlar ile sınavın geçerlilik süresi içerisinde (iki yıl) mezun olabilecek durumda bulunanlar içindir. Bu kılavuz sadece bu sınavın kural ve işlemlerini kapsamaktadır.Sınava, ortaöğretim okullarından, ön lisans programlarından mezun olanlar ile sınava başvuru sırasında mezun durumda olmayan ancak sınavın geçerlik süresi (iki yıl) içinde ortaöğretim / ön lisans düzeyinde mezun olabilecek durumda olan adaylar başvurabilecektir. 5-14 Mayıs 2014 tarihlerinde 2014-KPSS Lisans başvuruları alınmış olduğundan, 14 Mayıs 2014 tarihi ve öncesinde bir lisans diploması almaya hak kazanan adaylar 2014-KPSS Ortaöğretim/Ön Lisans'a başvuramazlar. Başvuru koşullarından herhangi birine durumunun uymadığı tespit edilen adaylar, sınava alınmış olsalar bile bu sınav sonucu ile elde ettikleri hiçbir haktan yararlandırılmazlar.