29 Aralık 2015 Salı

Fatih Projesi satılığa çıktı

Milli Eğitim Bakanlığı, Fatih Eğitim Projesi kapsamında öğrencilere 750 bin tablet dağıttı. 10 milyon 600 bin tablet daha dağıtılacak. Bazı öğrenciler ise tabletleri satışa çıkardı. Tabletler, internette 350 ila 500 TL arasında satışa sunuluyor.

Milli Eğitim Bakanlığı,Türkiye'nin bilişimteknolojisinde bir üs olması için Fatih Projesi'ni hayata geçirdi. Proje kapsamında öğrencilere şu ana kadar yaklaşık 750 bin tablet dağıtıldı. 2020 yılına kadar da 10 milyon 600 bin tablet daha dağıtılacak.

MEB'DEN ALDIM, HİÇ KULLANMADIM

Özgür Düşünce'nin haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı'nın dağıttığı tabletler internette satışa çıkarıldı. General Mobile E tab 4 ve E tab 5 modelli tabletler, 350 ila 500 lira arasında satışa sunuluyor. Satıcıların büyük kısmı ilanlarda MEB'in dağıttığı tabletler olduğuna değinmezken, bazı ilanlarda ise bu durum açıkça yer alıyor. İlanlarda şu ibarelerin yer alması dikkat çekti:

“MEB'in dağıttığı tablettir, daha bir yılı bile dolmadı. Tabletin MEB'le hiçbir ilişkisi kalmamıştır. İsterseniz tabletin arkasındaki MEB ve Fatih yazısını sildirebilirsiniz”, “Fatih projesinden okuldan verilen tablettir. Kesinlikle sorunsuz çalışmaktadır. Format atılması gerekiyor. Çünkü açılınca öğrenci no girilmesi isteniyor.”, “Fatih Projesi kapsamında dağıtılan e-tab 4. Tableti hiç kullanmadım. Tablete facebook, instagram gibi bütün uygulamaları yükledim.”

OKULDAN ATILMA GEREKÇESİ

Bakanlık tablet dağıtımında öğrencilere tabletin sorumluluğu ile ilgili uyarılarda bulunuyor. Tabletin güvenliğinden tamamen öğrencinin sorumlu olduğu belirtilen uyarılarda, “Çalınma/ kaybolma durumunda en yakın polis karakoluna giderek işlem yaptırmanız gerekmektedir. Aksi taktirde hakkınızda Ortaöğretim Disiplin Yönetmeliğinin 4. Maddesi ‘Örgün eğitim dışına çıkarma cezasını gerektiren davranışlar' H maddesi gereği ‘Okulun taşınır veya taşınmaz mallarını kasıtlı olarak tahrip etmek' maddesine uygun şekilde işlem yapılacaktır” ifadesi yer alıyor. Disiplin yönetmeliğinin 4/h maddesi gereği öğrencinin örgün eğitimle ilişiğinin kesileceğinin altı çiziliyor.

2014'TE BİTMESİ GEREKİYORDU

Velilerin tablet sattığı Meclis gündemine de geldi. Meclis Genel Kurulu'nda Fatih Projesi'ne değinen MHP Ankara Milletvekili Zuhal Topcu, “Fatih Projesi'ni hatırlayanınız var mı? 2014 yılında FATİH Projesi'nin bitmesi gerekiyordu ama şu anda kimse bahsetmiyor. Ne durumda, biliyor musunuz? Ne kadar para harcandı? O kaynaklar nasıl bölüştürüldü ve şimdi durumu nedir? Ve hani birkaç yıl önce de bitmesi gerekiyordu. Hani içeriğinde 5'inci sınıftan 12'nci sınıfa kadar her öğrenciye bir tablet dağıtılacaktı ve her sınıfa da etkileşimli tahta dağıtılacaktı, ne oldu onlar?” diye sordu.

MÜDÜRLER İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYOR

Öğrenciler dağıtılan tabletlerin internette satıldığını ifade eden Zuhal Topcu, “Şimdi, sahibinden.com sitelerinde çocukların o dağıtılan tabletleri belli bir oranda sattığına şahit oluyoruz. Okul müdürlerinin bunları bizzat takip ettiklerini de biliyoruz. Evet, ne artık okul müdürleri ne de artık öğrenciler işin içinden çıkabiliyor” diye konuştu.

PROJENİN TUTMAYACAĞI BAŞINDAN BELLİYDİ

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, projenin böyle olacağını en başından söylediklerini ifade etti.

Koncuk, “Bilgisayar destekli eğitim yapılsaydı, kimse bu tabletleri satmazdı. Kapısı, camı kırık okullarda bilgisayar altyapısı olur mu? Fatih Projesi miting meydanlarında söylenmiş bir projeydi” dedi.

İŞE YARAMADIĞINI DÜŞÜNEN TABLETLERİ SATIYOR

Fatih Projesi için gerekli altyapının da yapılamadığını aktaran İsmail Koncuk, “Rakamlar meydanda, kaç öğrenciye tablet dağıtılacaktı, kaçına dağıtıldı? Ayrıca akıllı tahtalar bütün sınıflara yapılamadı. Materyalleri oluşturulamadı. Başarısız bir süreç yönetimi oldu. İşe yaramadığını düşünen öğrenci veya veliler de tabletleri sattılar” şeklinde konuştu.

19 Aralık 2015 Cumartesi

El yazısında karar öğretmenin

Veli, öğrenci ve eğitimcilerin şiddetle karşı çıktığı el yazısı tekniğiyle ilgili son kararı öğretmenler verecek. MEB'in öğretmenlere yapacağı anket sonucunda el yazısı konusunda ‘devam' ya da ‘tamam' sonucu çıkacak.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), uygulanmaya başlandığı günden bu yana verimliliği tartışma konusu olan okullardaki bitişik eğik yazı (el yazısı) uygulamasını mercek altına aldı. Yaklaşık 10 yıldır okullarda uygulanan teknikle ilgili velilerden gelen ‘El yazısı kaldırılsın' taleplerini değerlendiren bakanlık, ilkokul ve ortaokul düzeyinde bitişi eğik yazı kullanımının değerlendirilmesi amacıyla ‘Bitişik Eğik Yazı Kullanımının Değerlendirilmesine Yönelik Anket Formu' hazırladı.

ANKETTE 17 SORU VAR

Öğretmenler, anket çalışmasına MEBBİS sistemi üzerinden ulaşıp sorulara cevap verebilecek. 17 sorunun yer aldığı anket formunda öğretmenlere “Ders dışındaki bireysel yazışmalarınızda hangi yazı türünü tercih ediyorsunuz” şeklinde bir soru yönelten bakanlık, bitişik eğik yazıyı mı yoksa dik temel yazıyı mı öğretmenin daha kolay olduğunu sordu. Cevap şıklarında ise ‘hiç katılmıyorum', ‘katılmıyorum', ‘kararsızım', ‘katılıyorum', ‘tamamen katılıyorum' seçenekleri bulunuyor.

UYGULAMANIN DEVAMI AÇISINDAN ÖNEMLİ

Bakanlık ayrıca ‘Ders kitaplarındaki yazılarda bitişik eğik yazı kullanılmalı', ‘Öğrenciler bitişik yazıyla daha kolay yazı yazmaktadır. Öğrenciler bitişik eğik yazıyı severek yazmaktadır', ‘Bitişik eğik yazı uygulamasına diğer eğitim kademelerinde (ortaokul ve lise) devam edilmelidir', ‘Bitişik eğik yazı uygulaması öğrencilere ayrı bir ders kapsamında öğretilmelidir' şeklindeki önerilere öğretmenlerin bakışını sordu. Anket çalışmasında öğretmenlere, ‘uygulamanın devamlılığı açısından vereceğiniz cevap önem arz etmektedir' uyarısı yapıldı.

PRATİKTE KARŞILIĞI YOK

Aktif Eğitim Sen Başkanı Osman Bahçe: MEB'in bitişik eğik yazı tekniğini uygulamadan önce öğretmenlere ‘yapılsın' ya da ‘yapılmasın' diye sorması gerekirdi. Şimdi her şey bitmiş, ortada bir enkaz var ve bu enkazın kaldırılması sorumluluğunu öğretmenlere yıkmak istiyorlar. Bu yazı tipi insan beyninin çalışma sistemiyle uyumlu olduğu tezinden hareketle getirilmişti. Ancak ilkokul 1 ve 2'inci sınıfta eğitim verildikten sonra üst sınıflarda bu yazı tipi zorunlu değildi. Ayrıca hem MEB'in kitaplarında hem de piyasadaki kitaplarda normal yazı kullanılıyor. Yani el yazısının pratikte bir karşılığı yok. Maalesef bu uygulama sebebiyle çok kötü yazısı olan bir nesil yetişti. Ama zararın neresinden dönerseniz kârdır.

17 Aralık 2015 Perşembe

Karar öğretmenin el yazısında

Veli, öğrenci ve eğitimcilerin şiddetle karşı çıktığı el yazısı tekniğiyle ilgili son kararı öğretmenler verecek. MEB'in öğretmenlere yapacağı anket sonucunda el yazısı konusunda ‘devam' ya da ‘tamam' sonucu çıkacak.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), uygulanmaya başlandığı günden bu yana verimliliği tartışma konusu olan okullardaki bitişik eğik yazı (el yazısı) uygulamasını mercek altına aldı. Yaklaşık 10 yıldır okullarda uygulanan teknikle ilgili velilerden gelen ‘El yazısı kaldırılsın' taleplerini değerlendiren bakanlık, ilkokul ve ortaokul düzeyinde bitişi eğik yazı kullanımının değerlendirilmesi amacıyla ‘Bitişik Eğik Yazı Kullanımının Değerlendirilmesine Yönelik Anket Formu' hazırladı.

ANKETTE 17 SORU VAR

Öğretmenler, anket çalışmasına MEBBİS sistemi üzerinden ulaşıp sorulara cevap verebilecek. 17 sorunun yer aldığı anket formunda öğretmenlere “Ders dışındaki bireysel yazışmalarınızda hangi yazı türünü tercih ediyorsunuz” şeklinde bir soru yönelten bakanlık, bitişik eğik yazıyı mı yoksa dik temel yazıyı mı öğretmenin daha kolay olduğunu sordu. Cevap şıklarında ise ‘hiç katılmıyorum', ‘katılmıyorum', ‘kararsızım', ‘katılıyorum', ‘tamamen katılıyorum' seçenekleri bulunuyor.

UYGULAMANIN DEVAMI AÇISINDAN ÖNEMLİ

Bakanlık ayrıca ‘Ders kitaplarındaki yazılarda bitişik eğik yazı kullanılmalı', ‘Öğrenciler bitişik yazıyla daha kolay yazı yazmaktadır. Öğrenciler bitişik eğik yazıyı severek yazmaktadır', ‘Bitişik eğik yazı uygulamasına diğer eğitim kademelerinde (ortaokul ve lise) devam edilmelidir', ‘Bitişik eğik yazı uygulaması öğrencilere ayrı bir ders kapsamında öğretilmelidir' şeklindeki önerilere öğretmenlerin bakışını sordu. Anket çalışmasında öğretmenlere, ‘uygulamanın devamlılığı açısından vereceğiniz cevap önem arz etmektedir' uyarısı yapıldı.

PRATİKTE KARŞILIĞI YOK

Aktif Eğitim Sen Başkanı Osman Bahçe: MEB'in bitişik eğik yazı tekniğini uygulamadan önce öğretmenlere ‘yapılsın' ya da ‘yapılmasın' diye sorması gerekirdi. Şimdi her şey bitmiş, ortada bir enkaz var ve bu enkazın kaldırılması sorumluluğunu öğretmenlere yıkmak istiyorlar. Bu yazı tipi insan beyninin çalışma sistemiyle uyumlu olduğu tezinden hareketle getirilmişti. Ancak ilkokul 1 ve 2'inci sınıfta eğitim verildikten sonra üst sınıflarda bu yazı tipi zorunlu değildi. Ayrıca hem MEB'in kitaplarında hem de piyasadaki kitaplarda normal yazı kullanılıyor. Yani el yazısının pratikte bir karşılığı yok. Maalesef bu uygulama sebebiyle çok kötü yazısı olan bir nesil yetişti. Ama zararın neresinden dönerseniz kârdır.

12 Aralık 2015 Cumartesi

TEOG mazeret sınavları hafta sonu yapılacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında, 7 bin 717 öğrenciyi hafta sonu mazeret sınavına alacak.

MEB, 25-26 Kasım'da gerçekleştirilen ortak sınavlar sonrası okul müdürlükleri aracılığıyla, mazeretlerini önceden bildiren ve sınav günü mazeretli ya da mazeretsiz sınavlara girmeyen öğrencilerin bilgilerini e-Okul sistemine işledi. Buna göre, 12-13 Aralık'ta birinci dönem merkezi ortak mazeret sınavı yapılacak.

Öğrenciler cumartesi 09.00'da Türkçe, 10.10'da matematik, 11.20'de din kültürü ve ahlak bilgisi, pazar günü ise yine aynı saatlerde, fen ve teknoloji, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük ile yabancı dil derslerinin yazılılarına girecek. Sınavlar 12.00'de tamamlanacak. Öğrencilere, her dersten çoktan seçmeli 20 soruyu yanıtlamaları için 40 dakika verilecek.

Sınav yurt içinde 618, yurt dışında 4 merkezde gerçekleştirilecek. Mazeretlerini süresi içerisinde bildirenlerden 4'ü hastanede, 40'ı evde olmak üzere 7 bin 717 öğrenci sınava alınacak. Bu öğrenciler arasında, Mardin'in Nusaybin ve Derik ilçelerinde güvenlik gerçekçesiyle sınava katılamayan 3 bin 845 öğrenci de bulunuyor. Geçerli mazereti olmadan ortak sınavlara katılmayan öğrencilerin, derse ait sınav puanı sıfır olarak değerlendirilecek. E-Okul Sisteminde ortak sınav sonuç hanesinde (G) olarak gösterilecek ve ortalamaya dahil edilecek.

KURALLAR AYNI

Kasım ayında düzenlenen sınavlarda uygulanan kurallar mazeretlilerde de geçerli olacak. Öğrenciler, bilgisayar özelliği bulunan her türlü cihazlar ve saat fonksiyonu dışında özellikleri bulunan saatler ile sözlük, hesap cetveli, hesap makinesi, çağrı cihazı, cep telefonu, telsiz veya radyo gibi iletişim araçları ile sınava alınmayacaklar. Bunları bulundurduğu tespit edilen öğrencinin sınavı, sınav kurallarının ihlali gerekçesiyle salon görevlileri tarafından hazırlanan tutanakla geçersiz sayılacak.

Öğrenciler, sınıf öğrenci yoklama listesinde belirtilen sınıf ve sıra numarasında oturacak. Gerektiğinde öğrencinin yerini değiştirme yetkisi sınıflarda salon görevlisi öğretmenlere ait olacak. Sınav başlamadan önce görevli öğretmenler sınavda uyulacak kuralları hatırlatacak, sınav evrakının bulunduğu güvenlik torbalarını öğrencilerin önünde açarak cevap kâğıtlarını ve soru kitapçıklarını dağıtacak.

Öğrencilerin, cevap kâğıdı üzerindeki kitapçık türü ve cevap bilgileri işaretlemelerini siyah yumuşak uçlu kurşun kalemle yapması gerekiyor. Ancak cevap kâğıdındaki imza bölümüne imzalar silinmeyen bir kalemle atılacak.

Birden fazla cevap seçeneğinin işaretlenmesi soruya verilen cevap, optik okuyucu tarafından yanlış cevap olarak değerlendirilecek. Cevap kâğıdına işaretlenmeyen cevaplar değerlendirmeye alınmayacak. Sınavlar başlamadan önce salon görevlileri öğrencilere, soruların cevaplarının cevap kâğıdına mutlaka işaretlenmesi konusunda uyarılarda bulunacak. Sınav sırasında, görevliler tarafından kopya çektiği tespit edilen öğrencinin sınavı iptal edilecek.

10 Aralık 2015 Perşembe

Dünyanın en büyük dershanesi MEB'in

Dershaneleri kapatma girişimi eğitime darbe vurdu. Soruna çözüm bulamayınca MEB, dershaneye dönüştü. Milli Eğitim Bakanlığı'nın hayata geçirdiği Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK), kapatılmak istenen dershanelerin yerini aldı. 4 milyonu aşkın öğrencinin devam ettiği bu kursların bazılarında bağış adı altında para talep edilmesi aileleri isyan ettirdi.

Özgür Düşünce'nin haberine göre, Bu yıl faaliyete geçirilen Destekleme ve Yetiştirme Kursları, dünyanın en büyük dershanelerine dönüştü. Sınavlara hazırlanan 8. sınıf, lise 3. ve 4. sınıfta eğitim gören 4 milyon 307 bin 549 öğrenci, bu kurslara devam ediyor. Ancak ücretsiz olarak verilmesi gereken bu kurslarla ilgili para talep edildiği belirtildi. Şikayetler MEB ve Başbakanlığa yapılıyor. Bu şikayetler arasında dışarıdan ücretli öğretmen getirildiği, bağış adı altında kurs parası istendiği, kursa devam eden öğrencilerin anlaşma yapılan test merkezi ya da yayınevlerinin kitaplarını almaya zorlandıkları gibi unsurlar bulunuyor.

AYNI ÖĞRETMENLER DERS VERİYOR

Hafta sonları verilen kursların büyük kısmında hafta içi derslere giren öğretmenler ders veriyor. Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında 291 bin 878 öğretmen görev yapıyor. Bu öğretmenlerden 262 bini MEB'e bağlı okullarda görev yapıyor.

DERSLER ARASINDA ÜCRET FARKI VAR

Milli Eğitim Bakanlığı, Destekleme ve Yetiştirme Kursları için de farklı bir ek ders ücreti veriyor. Hafta içi ek ders ücreti olarak öğ-retmenlere 9.7 lira ödeyen MEB, aynı öğretmenlere hafta sonu girdikleri DYK için yakla-şık 20 TL veriyor.

‘2500 TL'YE KİTAP SATTILAR'

Aktif Eğitim Sen Genel Başkanı Osman Bahçe, velilere piyasada 200 liraya alınacak kitapların, 2500 TL'ye satıldığını söyledi. Böylece kurs parasının kitap parası adı altında alındığına dikkat çekti. Bahçe, hafta sonları kurslarının devlet dershaneciliğine dönüştüğünü belirtti. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise kursların ücretsiz olduğunu hatırlatarak, öğrencilere zorla kaynak kitap aldırılması, ücret istenmesinin MEB'in talimatlarına aykırı bir durum olduğunu söyledi.

‘SADECE ADI DEĞİŞTİ'

GÜVENDER Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı da dershanelerle ilgili düzenlemenin okul dışı eğitim kurumlarını azaltmak için hayata geçirildiğini ancak çalış-maların öyle netice vermediğini söyledi. Eyüp Kılcı, “Bağış adıyla velilerden 4 bin 500 lirayı bulan yüksek rakamlar talep ediliyor” ifadelerini kullandı.

ÜCRET TALEP EDİLEMEZ

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, kursların tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatarak, öğrenci ve velisinden kurs ücreti adı altında bir ücret talep edilmesinin söz konusu olamayacağının altını çizdi. Kurslar için ücret talep edilmesiyle ilgili bakanlığa ulaşan şikayet bulunmadığını belirten yetkili, ulaştığı takdirde ilgili mevzuatlar çerçevesinde gerekenin yapılacağını kaydetti.

8 Aralık 2015 Salı

Sınavda neden yanlış yapıyorum?

Öğrencilerin en çok şikâyet ettiği konulardan biri de, bütün konuları bildiği halde bunu sınava yansıtamamak. Uzmanlara göre yanlış yapmanın tek bir sebebi yok.

Üniversite hayali kuran milyonlarca genç, büyük maraton için geri sayımı sürdürüyor. Öğrencilerin en çok şikayet ettiği konulardan biri de, bütün konuları bildiği halde bunu sınava yansıtamamak. Bütün yıl konuları derinlemesine hatmeden gençler sınavdan büyük bir hayal kırıklığı ile ayrılıyor.

Şu sıralar özellikle üniversite sınavına ya da liselere giriş sınavlarına hazırlanan gençlerin en çok karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri de testlerde ve denemelerde istedikleri performansa ulaşamamak. Uzmanlara göre çalıştığı halde yapamamanın birçok sebebi olabilir.

TEK BİR KAYNAK DOĞRU DEĞİL!

“Bilmek ve öğrenmek göreceli bir kavramdır” diyen FEM Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Faruk Ardıç, öğrencilerin tek bir kaynaktan öğrenerek her şeyi bilmelerinin mümkün olmadığını söylüyor, Öğrencilerin öğrenilen konuları farklı kaynaklarla tekrarlayarak öğrenmesi gerektiğini belirten Ardıç, “Farklı kaynaklardan öğrendikten sonra yeterli miktarda test çözülmeli. Bu çalışmalarının belirli periyotlarla yapılması, söz konusu bilgilerin zihinde kalmasını kolaylaştırır” tespitini yapıyor.

NEDEN YANLIŞ YAPIYORUM?

- Genel olarak sorun pratik eksikliğinden kaynaklanır.

- Çalışmanız etkili ve verimli olmayabilir.

- Test tekniğini bilmiyor olabilirsiniz.

- Yoğun duygusal baskı altında olabilirsiniz.

- Çalışma vaktinizi hep aynı tür konulara veya sorulara ayırmış olabilirsiniz.

- Soruları dikkatli okumanızda veya ipuçlarını değerlendirmenizde sorun olabilir.

SORUNU 3 AŞAMADA ÇÖZÜN!

Bilgilerindoğruluğu kontrol edilmeli, varsa yanlışlıklar düzeltilmeli. Denetleme okulda veya dershanede tutulan notlardan, ana kaynaklardan yapılabilir. Ancak bu kontroller uzun zaman almamalı.

Buaşamada bilgilerin kavranması ve uygulanması gerekir. Burada önce çözümlü sorularla işe başlanmalı. Bunun için çalışılan kaynakta örnek soruların mutlaka çözümleri olmalı.

Son aşamada artık cevaplı testlere geçilebilir. Özellikle son denemelerin analizleri çıkartılarak eksik olunan konulara yönelik tamamlayıcı çalışmalar yapılmalı. Çalışarak giderilemeyecek türden ise bir bilenden yardım alınmalı.

Kaynak:Meydan

5 Aralık 2015 Cumartesi

Altyapısız dağıtılan tabletler öğrencilerin elinde oyuncak oldu

Aktif Eğitimciler Sendikası Samsun Şube Başkanı Sefa Zor, altyapısı hazırlanmadan uygulamaya konulan 'Fatih Projesi'nin okulları teknoloji çöplüğüne çevirdiğini söyledi. Zor, "Altyapısı kurulmadan dağıtılan tabletler öğrencilerin elinde birer oyuncak oldu." dedi.

Zor, yaptığı açıklamada büyük tanıtım çalışmaları ile okullara dağıtılan tabletler, okullardaki altyapı yetersizliğinden dolayı atıl duruma geldiğini anlattı. Projenin topluma 'eğitim sistemimizi bilişim çağının gerektirdiği teknolojik altyapıya kavuşturacağız' diyerek pazarlandığını belirten Zor, şunları kaydetti: "Ancak uygulama böyle olmadı. Siz Türkiye şartlarında eğitimin bilgisayar teknolojisinden yararlanılarak yapılmasını hedefliyorsanız önce okullarımızın altyapısını buna hazır hale getirerek başlamanız lazım. Bugün ülkemizde bırakın elektronik altyapıyı, binlerce okulumuzun daha doğru dürüst ısıtma sistemi, elektriği, suyu, tuvaleti, lavabosu yok. Siz bir bina yaparken önce temelden başlarsınız. Önce çatıyı yaparak bina yapamazsınız. Tablet dağıtmak, okullardaki temel altyapı buna hazır hale getirildikten sonra yapılmalıydı. MEB ise toplumda sanki proje hayata geçiriliyormuş gibi algılanması için işe tablet dağıtarak başladı. Bu tabletlerin amacına uygun kullanılması için uygun bir altyapı olmadığından çocukların elinde sadece bir oyuncağa dönüştü. Ortada ciddi bir proje falan yoktu. Bunun topluma maliyeti ise yüksek oldu."

Teknolojinin her geçen gün yenilendiğine dikkat çeken Zor, "Her elektronik ve teknolojik aracın kısa bir süre sonra daha donanımlı üst versiyonu piyasaya çıkıyor. Şimdi akıllara şu soru geliyor 'madem öyle de, o zaman siz neden eğitim sistemini hazır hale getirmeden yüz binlerce tablet dağıttınız?' Kamu kaynakları, alınan o tabletlerden dolayı çoktan teknoloji çöplüğüne gitti bile." eleştirilerinde bulundu.

Altyapı kurulmadan dağıtılan tabletlerin ülke ekonomisine önemli bir yük getirdiğini ifade eden Zor, "Fatih Projesi'ne ayrılan bütçe okullarımızın diğer ihtiyaçlarına ayrılmış olsaydı, eğitim sistemimizin ve öğrencilerimizin buradan elde edeceği fayda Fatih Projesi'nden kat kat daha fazla olurdu." diye konuştu.

TABLETLER ÖĞRENCİLERİ İNTERNET BAĞIMLISI YAPTI

Ülkede sadece ilköğretimde ortalama bir Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla öğrenci olduğunu hatılatan Zor açıklamalarına şöyle devam etti: "Böylesine devasa bir eğitim sisteminde siz köklü bir adım atacaksanız, bunun hem uygulanabilirliğini hem de fayda-maliyet analizini iyi yapmanız gerekmektedir. Bu konuda kimseyle görüşmeden, eğitimin paydaşlarıyla istişare etmeden ben yaptım oldu mantığıyla yola çıkarsanız, sadece ve sadece bu ülkeye zarar verirsiniz. Kaldı ki, proje, uygulanacağı varsayılan okullarda da hiçbir şekilde amaca hizmet etmemiştir. Ne öğretmenler, ne öğrenciler ne de veliler ortaya çıkan tablodan memnun değildir. Dağıtılan tabletler derslerde hiçbir işe yaramadığı gibi, zaten giderek gençlerimizi tehdit eden çağın hastalığı 'bilgisayar ve internet bağımlılığını' körüklemekten başka bir işe yaramamıştır. Dünyada en ileri ülkeler bile, okullarında bu tür konularda böyle fütursuz adım atmamaktadır. Bu tür projeler sadece maddi maliyet açısından değil, insani ve pedagojik açıdan da iyi analiz edilmeye muhtaçtır. Eğitim uzmanları, bu konularda son derece haklı olarak endişelerini dile getirmektedir. Umarız bu endişeler eğitim sistemine yöne veren bürokratlar ve ülkeyi idare edenler tarafından dikkate alınır ve biran önce yapıcı adımlar atılır."

(CİHAN)

4 Aralık 2015 Cuma

Rusya ile kriz Türk akademisyeni de vurdu

Gerilen Rusya-Türkiye ilişkilerinden etkilenen son sektör de eğitim oldu. Saint Petersburg Üniversitesi Marmara Üniversitesi ile yaptığı "öğretim görevlilerinin karşılıklı misafir edilip, seçtikleri bir konu ile ilgili araştırma yapmasını" içeren anlaşmayı iptal etti.

Bu iptal üzerine birçok kişinin hayalleri yarım kaldı. Onlardan birisi de doktor Figen Algül oldu. Algül, yaşadıklarını CNN TÜRK muhabiri Zeynep Karamustafa ve kameraman Özcan Altıntaş'a anlattı.

Kaynak: CNNTÜRK

28 Kasım 2015 Cumartesi

TEOG'da bir soru iptal edildi

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) kapsamında yapılan ortak sınavlardan Fen sınavında Arşimet konusundan çıkan bir sorunun hatalı olduğu ortaya çıktı.

C kitapçığında 18'inci sırada yer alan üç gen prizma sorusu sınavdan 3 saat sonra MEB tarafından iptal edildi. Soru kurallar gereği, sınava giren tüm öğrenciler için doğru kabul edilecek.

26 Kasım 2015 Perşembe

TEOG maratonu başladı

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı sınav maratonu başladı. Sınavlar bugün ve yarın devam edecek.

Sınav nedeniyle öğrenciler sabahın erken saatlerinde okullarına geldi. Sınava girmek için Bakırköy'deki Gazi Ortaokulu'na gelen birçok öğrenci çok çalıştıklarını belirterek, iyi bir okul kazanmak istediklerini belirtti. Veliler de çocukları için iyi bir gelecek temennisinde bulundu.

Puanları liselere geçişte kullanılacak TEOG sınavları Türkçe sınavı ile başladı. Öğrenciler daha sonra Matematik ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sınavlarına girecek. Öğrenciler yarın ise Fen ve Teknoloji, İnkılap tarihi ve Atatürkçülük ile yabancı dil dersleri sınavlarına katılacak.

TEOG sınavı kapsamında 8. sınıf öğrencilerinin gireceği merkezi ortak sınavlara 1 milyon 174 bin 427 öğrenci girecek. Öğrenciler, yurt içinde 970 merkezde, 16 bin 237 okulda, 91 bin 349 salonda, yurt dışında ise 7 ülkede, 14 merkezde, 22 okulda sınava katılacak.

(CİHAN)

24 Kasım 2015 Salı

Sınav stresi ile nasıl başa çıkılır?

Liv Hospital Ankara Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Ali Bozkurt sınav stresi ile başa çıkmanın 10 pratik yöntemini açıkladı.

Bozkurt, "Sınav kaygısı yaşayan gençler sınavdan fazla onun getirdiği kaygıya odaklanır. Oysa basit planlamalar yaparak kaygının ve dolayısıyla stresin önüne geçilebilir" dedi.

STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

* Öncelikle gerçekçi çalışma planları yapmasını sağlayın: Planın gerçekçi olması önemlidir. Bu planın içerisine dinlenme aralıkları, sosyal aktiviteler mutlaka konulmalıdır.

* Motive olmasını sağlayın: Çoğunlukla okulda, dershanede nasıl ve hangi saatlerde ders çalışacağına dış otorite karar verir. Fakat evde kişi kendi karar verir. Kişi yaşamını kendi kontrol ettiğinde motive olur.

* Sorun alanları ile ilgili yardım almasını öğretin: Aile içi iletişim çeşitli nedenlerle kesintiye uğrayabilir. Sorun alanları ile ilgili yardım arayışlarını kimden ve nasıl yapacaklarını tanımlamak çözüme giden yol için önemlidir. Bu da ebeveynlerin stresi daha da arttırıcı tavır yerine anlayışlı, dinleyen ve destek olan rolünü öğrenmeleri sayesinde olur.

* Stresi azaltabilmek için kullanılacak yöntemleri öğrenmesini sağlayın: Nefes alma ve kas gevşetme egzersizleri gibi basit ve kolay uygulanabilen yöntemler oldukça faydalı olabilir. Çok pratik, kolay uygulanabilen bu yöntemler bir profesyonelden rahatlıkla öğrenilebilir.

* Stresin yoğunlaştığı dönemlerde başka alanlara yönlendirin: Kişinin tüm odak noktası sınav olmaya başladığında, düşüncesini değiştirmeyi ve başka bir aktiviteye yönlenmesini sağlamayı öğretmek kaygıyı azaltmakta yarar sağlayacaktır.

* Boş zamanları spor, sosyal aktivitelerle iyi değerlendirmelerini sağlayın: Boş zaman yönetimi çalışma zamanını yönetmek kadar önemlidir. Egzersizin yararı birçok çalışmada gösterilmiştir. Bir hobi edinmek, sosyal aktivitelere katılmak kaygıyı azaltacaktır.

* Olası tüm sosyal destekleri kullanmalarını sağlayın: Stresle başa çıkmakta rol model bazen bir öğretmen, bazen bir akran ya da aileden biri olabilir. Tüm olasılıkları gözden geçirmekte fayda olacaktır.

* Olumlu düşünceleri destekleyip bunlarla ilgili diyalogları öğretin: Sınav kaygısı çoğunlukla sonunda başaramamak ile ilgili olduğundan olumsuz düşünceler otomatik hale gelmeye başlamakta ve gittikçe kaygıyı arttırmaktadır. Oysa aday elinden geleni yapmaktadır. "Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Elimden geleni yaptım" gibi olumlu düşünceler desteklenmelidir.

* Kaygının arttığı dönemlerde bunu sınırlandırmayı öğretin: Kaygının olabileceğini, doğal olduğunu, bir süre kaygılanmaya izin verilmesi ve süre tutarak bunu sonlandırmayı öğretmek başa çıkmayı kolaylaştıracaktır.

* Bir profesyonelden yardım alınmasını sağlayın: Bütün bunlar dışında korkmadan, çekinmeden profesyonelden yardım alınması stresle başa çıkabilmek için yapılabilecek yararlı işlerden biridir.

(CİHAN)

13 Kasım 2015 Cuma

YÖK'ten bütünleme sınavı kararı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK),bütünleme sınavı yapılıp yapılmaması kararının yükseköğretim kurumlarının senatoları tarafından karara bağlanmasına dair kararı iptal etti.

YÖK, 28 Ekim'de yapılan toplantıda, yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretim dönemi başlamadan önce öğrencilerin bilgilendirilmesinin sağlanması şartıyla bütünleme sınavı yapılıp yapılmaması hususunun yükseköğretim kurumlarının senatoları tarafından karara bağlanması ve 19 Haziran 2012 tarih ve 2012.19.3877 sayılı Yükseköğretim Yürütme Kurulu kararının iptal edilmesine karar verildi.

YÖK, 19 Haziran 2012 tarihli toplantısında yıllık veya yarıyıllık sınav takvimi uygulayan tüm yükseköğretim kurumlarında, yaz okulu uygulaması olup olmadığına bakılmaksızın, 2011-2012 eğitim-öğretim yılından itibaren geçerli olmak üzere bütünleme sınavı hakkı tanınmasına karar vermişti.

5 Kasım 2015 Perşembe

Planlı çalışmanın altın kuralı 'kendini tanımak'

Birçok öğrenci, “Bu kadar dersi nasıl yetiştireceğim?”, “Okul dersleriyle birlikte sınavı nasıl birlikte götürebilirim?”, “Çalışmaya nereden başlamalıyım?”, “Konuları hangi sırayla çalışmalıyım?”, “Günde kaç saat ders çalışmalıyım?”, “Hazırladığım ders çalışma programına bir türlü uyamıyorum, hep aksatıyorum. Ne yapmalıyım?” sorularına cevap bulamadığı için ders çalışma isteğinden uzaklaşıyor.

Plan yapmak, programlı ders çalışmak birçok öğrencinin en büyük problemi arasında yer alıyor. Ne yazık ki birçok öğrenci vaktini plana uymak yerine plan yaparak geçirmektedir diyen Zirve Yayınları Rehberlik Koordinatörü Hakan Baykal, “Kendini doğru tanıyan öğrenci başarılı bir çalışma planı hazırlayarak ona uyabilir, öncelikle kendinizi doğru tanıyın” tavsiyesinde bulundu.

Birçok öğrencinin çalışma planına uymakta zorluk yaşadığını belirten Baykal, “Özellikle dershanelerin ve okulların başlamasıyla birlikte öğrencilerin ‘Hocam, ders çalışma programı hazırlar mısınız?' tarzında sipariş üzere çalışma programı talebi çok fazla” diye konuştu.

Descartes'in ‘Plansız çalışan bir kimse, ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir insana benzer.' sözünü hatırlatan Baykal şöyle devam etti; “Plansızlık dikkatsizliğe, yorgunluğa, bitkinliğe, isteksizliğe ve dalgınlığa neden olur. Bu durum öğrencilerde psikolojik baskı, kararsızlık, çalışmaya motive olamama ve verimsiz çalışma gibi olumsuz birçok sonuca yol açar. Başarılı olan insanların hayatlarını incelediğimizde karşımıza çıkan temel nokta belli bir plan ve program dâhilinde çalışmış olmalarıdır. Neye, ne kadar zaman harcayacağını bilmek, hem zamanı planlamak hem enerjiyi doğru kullanmak hem de hedefe konsantrasyonu devam ettirmek açısından çok önemlidir.”

Programlı çalışanların zihinsel dağınıklığının ortadan kalkacağının altını çizen Baykal, “Çok çalıştığını, ama bu çalışmanın sonucunu alamadığını söyleyen birçok öğrenci bulunmaktadır. Bu tipteki öğrencilerin genel özelliği kendilerini yeterince tanımamalarıdır. Doğru bir çalışma programı oluşturulabilmesinin asgari şartı kişinin kendini tanıyor olmasıdır. Çünkü öğrencilerin çalışma alışkanlıkları, bilgi birikimi, hedefleri, zayıf ya da güçlü yönleri, zekâ potansiyeli, çalışma koşulları birbirinden farklı. Dolayısıyla herkes için genel geçer bir çalışma programından bahsetmek de doğru olmaz.” dedi.

Program kim tarafından, nasıl hazırlanmalı?

Öğrenciyi yakından tanıyan, potansiyelini, çalışma alışkanlıklarınızı bilen, tecrübeli eğitimcilerin programı hazırlamasının doğru olacağını ifade eden Baykal şöyle dedi, “Programın ana iskeletini siz belirlemelisiniz. Bünyeniz ne kadarını kaldırabilecekse o kadar saat çalışacak şekilde programınızı düzenlemelisiniz. Daha sonra çalışma saatlerinizi bir süreç dâhilinde artırmalısınız. Hazırlanan program, hedeflenen belli bir döneme ait olmalıdır. Durumunuza göre bu dönem 1 ay ya da daha fazla bir zaman dilimini kapsayabilir. Bünye alıştıkça ders çalışma saatinizi artıracağınızdan dolayı planlamanızda bir takım düzenlemelere gitmeniz gerekecektir.”

Baykal, şubat tatili, bayram tatili gibi tatil dönemlerinde de çalışma programlarının revize edilmesi gerektiğini ifade etti.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Asli Öğretmenliğe Geçiş Sınavı sonuçları açıklandı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Asli Öğretmenliğe Geçiş Sınavı sonuçlarını açıkladı.

Sınav sonuçları MEB'in internet sitesi üzerinden TC kimlik numarası ile öğrenilebiliyor.

(CİHAN)

31 Ekim 2015 Cumartesi

YÖK, özel üniversiteleri devletleştirme yetkisi istiyor

Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK), internet sitesinde yayınladığı özel üniversitelerle ilgili yönetmelik değişiklik taslağı, yeni bir tartışma başlattı.

Taslak, kamuoyunda ‘özel üniversitelere el koyma planı' olarak değerlendirildi. Buna göre yeni düzenlemeyle, YÖK'e darbe dönemlerinde bile verilmeyen yetkiler veriliyor. Skandal taslak, üniversitelere gönderilerek görüş istendi. Bu şekilde hayata geçmesi halinde, özel üniversiteler basit gerekçelerle geçici veya tamamen kapatılabilecek. Geçici olarak kapatıldığında rektör ve mütevelli heyeti başkanının görevi sona erecek ve yönetim aynı ildeki bir devlet üniversitenin rektörüne verilecek. Tamamen kapatma durumunda ise adeta vakfın malına el konularak özel üniversite devlete geçecek. Tüm akademisyenler ve idari çalışanların sözleşmesi feshedilecek. Öğrenciler ise aynı ücreti ödeme koşuluyla o ildeki devlet üniversitesinde öğrenimine devam edebilecek. YÖK'ün 3 Kasım 2015 tarihine kadar tartışmaya açtığı ve üniversitelerden görüş istediği taslaktaki düzenlemeler mali, yönetim ve akademik anlamda özerk olan üniversiteleri adeta devlete bağlayacak. YÖK tarafından yapılmak istenen değişiklikler daha önce kanun hükmünde kararname ile Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik yapılarak hayata geçirilmek istenmişti. Ancak CHP'li vekiller, Anayasa'nın ilgili maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne gitmişti. Mahkeme, bu hukuksuz düzenlemeyi iptal etmedi. Bunun üzerine YÖK yeni bir taslak hazırladı.

üniversiteler, yandaş vakıflara devredilebilir

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği

(ÜNİVDER) Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, bu şekilde skandal bir taslak hazırlanmasına sert tepki gösterdi. Taslağın, üniversitelerin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi duracağını belirten Yeşildere, şunları söyledi. “Bu yönetmelik, akademik standartları yükseltmek için yapılmamış. Taslak böyle geçerse, kolayca üniversiteler kapatılabilir. Bu kargaşa döneminde gözden kaçırılmaya çalışılıyor. Ses çıkartılması gerekiyor. Bu yönetmelikle üniversiteleri devletleştiriyorsunuz. Güç sahibi iktidar, ters düştüğü kişilerin üniversitelerine el koyabilir ve kendi yandaş vakıflarına devredebilir.”

İşte skandal taslak:

‘Üniversiteler, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı eylemlerin odağına geldi' bahanesiyle tamamen kapatılabilecek.

Özel üniversiteler akademik, idari, mali ve ekonomik konularda YÖK'ün denetimine tabi olacak, üniversitelerin özerkliği ortadan kalkacak.

Özel üniversiteler yıl içerisinde belirli bir döneme bağlı olmaksızın her zaman denetlenebilecek.

Üniversitenin yönetim organındaki değişiklikler ve mali tablo değişimleri en geç bir ay içinde YÖK'e bildirilmezse, üniversitelere karşı geçici kapatmaya kadar giden önlemler alınabilecek.

Daha önceden YÖK'ün denetim yetkisi olmadığı mali ve ekonomik durum bahane edilerek üniversitelerin program açma, akademik birim kurması 1 yıl süreyle engellenecek.

Denetim ve inceleme sırasında işbirliği yapılmaması, bilgi ve belge verilmemesi halinde üniversitenin öğrenci alımı 2 yıla kadar yüzde 40 oranında azaltılabilecek ya da tamamen durdurulabilecek.

Maliye Bakanlığı'nın da görüşüyle mali durumunun zayıf olduğu iddiasıyla özel üniversitelerin faaliyeti 3 yıla kadar durdurulabilecek.

Kapatılan üniversitenin taşınır ve taşınmaz tüm malları ile tüm ayni ve nakdi hakları devrolduğu üniversiteye geçecek.

Yönetmelikle Bakanlar Kurulu kararıyla Hazine'ye veya kamu tüzel kişilerine ait arazi ve tesisler tahsis edilebilecek. Böylece iktidara yandaş vakıflara arazi verilmesi kolaylaşacak.

27 Ekim 2015 Salı

Takviye kurslarda ‘öğretmen yönlendirme' iddiası

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) genelgeyle yasaklamasına rağmen bazı okullarda takviye kursları için ailelerden hâlâ para istenmeye devam ediyor.

Ayrıca bununla birlikte kurslarda yeni sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. Ankara'da bir Anadolu lisesinde görev yapan eğitimcinin takviye kurslarıyla ilgili şikâyet mektubundaki iddialar bu sorunları gözler önüne serdi. Mektupta, “Kurslarda öğretmene devletin verdiği kurs ders ücreti yanında okulun mezunlar derneğinden de ödeme yapılmaktadır. Kaynak parası adı altında öğrencilerden 2 bin 500 lira para toplanmaktadır. Açılan kurslara öğretmen seçimleri, öğrencilere idareci odalarındaki bilgisayarlarda yönlendirme ile tercih yaptırıldı. Böylece bazı öğretmenler ön plana çıkartıldı. Müdür yardımcısı kurslarda kendine 10 ve 11. sınıflarda hafta içi olmak üzere 15 saat ders aldı. Bu kursları 15.30 ile 17.30 saatleri arasında yapmaktadır.” denildi. Bu iddialar ‘takviye kursları rant kapısına mı dönüşüyor' sorusunu akıllara getirdi. Eğitim sendikaları da bazı okullardan bu yönde şikâyetler alındığını belirtti.

Takviye kurslarıyla ilgili kendilerine çeşitli şikâyetler ulaştığını belirten Aktif Eğitim-Sen Genel Başkanı Osman Bahçe, bakanlığın acilen açtığı yaraları tedavi etmesi gerektiğini kaydetti. Bahçe, böyle bir şeyin iyi öğretmen, kötü öğretmen kavramını ortaya çıkartacağını ve okullar için felaket olacağını söyledi.

20 Ekim 2015 Salı

Dershane anasınıfında!

Dershaneleri bitirme planıyla yola çıkan MEB, sonunda dershaneleri anasınıfına kadar indirdi. İlkokul ve anasınıfında açılacak dershanenin mevzuattaki adı kulüp oldu. Fiyatlar yıllık 900 TL'yi buluyor.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ‘ya dönüş ya kapan' diye baskı yaptığı dershaneler ‘kapanacak' derken kayıtdışı olarak artmaya başladı. MEB'in yayımladığı ‘Kurs ve Çocuk Kulüpleri Yönergesi'yle takviye kurs anasınıfına indi.

BU YIL İLK KEZ UYGULANIYOR

Geçen yılın sonunda yayımlandığı için bu yıl okulların açılmasıyla ilk kez uygulanan yönerge, bir anlamda dershane sistemini anasınıfına kadar indiriyor. Yönerge; ortaokul ve liselerden sonra MEB bünyesinde ilkokul ve anasınıfında da takviye kurs verilmesini öngörüyor.

GÜNDE 1 SAATLE BAŞLADI

Kursun çerçevesi mevzuatta ‘Okul öncesi eğitim kurumları ile ilkokullara devam eden çocukların, eğitim saatleri dışındaki zamanlarda ilgi alanlarına yönelik sosyal, kültürel, sanatsal, sportif ve bilimsel alanlarda' denilerek geniş şekilde çiziliyor. İlkokul ve anasınıfı öğrencilerini kapsayan yönergeye göre, kurs grupları 10'ar kişilik belirlenecek. Kurs her gün en az 2 en fazla 6 saat olabilecek. Öğrenci mevzuatta ‘bilimsel alan' olarak tanımlanan takviye dersi günde 1 saat alabilecek. Devam zorunluluğu bulunan kurslar sadece resmi tatillerde çalışmayacak. Okullar kurslar için dışarıdan hoca da tutabilecek.

YILLIK 900 TL

İlk kez başlayan uygulamada ilk örnekler de İstanbul'da ortaya çıktı. Kursların fiyatları normal dershane fiyatlarını aratmıyor. İstanbul Sarıyer'deki iki ilkokulda öğrenciler aylık 100 TL vererek bu kurslara katılıyor. 9 ay süren kursun toplam fiyatı yıllık 900 TL'yi buluyor.

OKUL KURSU MU DERSHANE Mİ?

MEB'in dershaneyle imtihanı sürüyor. Dershaneleri bitirme planıyla yola çıkan bakanlığın orta okul ve liselerde okul kursu adıyla dershaneler kurduğu ortaya çıkmıştı. MEB'in kurduğu dershanelerin normal dershanelerden en önemli farkı kayıt dışı olması. Yani bu kurslar her hangi bir vergi vermiyor. Meslek liselerinde ücretsiz olduğu için okul öğretmenlerinin verdiği kurslar Anadolu ve fen liselerinde dışarıdan tutulan özel hocalar tarafından veriliyor. Ancak fiyatları da bu ölçüde yüksek oluyor. Kurslarda fiyatlar 500-3000 TL arasında değişiyor.

15 Ekim 2015 Perşembe

E-YDS sınava giriş belgeleri hazırlandı

17 Ekim'de yapılacak Elektronik Yabancı Dil Sınavına (e-YDS) başvuran adayların, sınava girecekleri bina ve salonlara atanma işlemleri tamamlandı.

Adaylara Sınava Giriş Belgesi gönderilmeyecek. Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren Sınava Giriş Belgesini, T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) "https://ais.osym.gov.tr" internet adresinden edinecekler. Belgenin üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacak. Adayın fotoğrafının bulunması zorunlu olan giriş belgelerinin yazıcıdan dökümünü alınırken belge üzerinde fotoğrafların görünür olması gerekiyor. Adaylar, internetten edinecekleri bu belgelerinin renkli ya da siyah-beyaz çıktılarını sınav günü yanlarında bulundurmak zorunda.

Adayların sınava girebilmeleri için Sınava Giriş Belgesinden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları zorunlu olacak.

e-YDS elektronik ortamda yapılacağından, adaylar sınavda uygulanacak ara yüzleri sınav öncesinde tanımak ve sisteme aşinalık kazanmak için ÖSYM'nin internet adresinden e-sınav uygulamasından yararlanabilecek.

(ANKA)

13 Ekim 2015 Salı

MEB ile temel liseler arasında kriz çıktı: Bakanlıktan temel liselere tehdit

MEB ile temel liseler arasında kriz çıktı. Temel liseler, 3 ders sınırının kaldırılmasını istedi ve “Öğrenci yok” diye bakanlığa tepki gösterdi. Bakanlık bürokratları ise “Kimleri kaydettiğinizi, ne iş yaptığınızı biliyoruz” diye tehditler savurdu.

Bugün'ün haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), geçtiğimiz hafta dershaneden temel liseye dönüşen kurumların sahipleriyle bir araya geldi. MEB Şura Salonu'nda gerçekleşen toplantıda yaşananlar gün yüzüne çıktı. Sektör temsilcilerinin sıkıntılarını anlattığını söyleyen GÜVENDER Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı, Bakanlık bürokratları ile kurum sahipleri arasında tartışmalar yaşandığını kaydetti.

Kılcı, “Temel liseler 3 ders sınırının kaldırılmasını istedi. İnsanlar zorda. ‘Temel lise diye tutturdunuz. Öğrenci yok' diye kişiler yapılanlara tepki gösterdi.

Bakanlıktakilerin de ‘Kimleri kaydettiğinizi, ne iş yaptığınızı biliyoruz' demesi ciddi tartışmalara neden oldu” dedi.

TEK UMUTLARI MEZUNLAR

Dönüşen kurumların ayakta kalmakta zorlandığını belirten Kılcı, sektörün mezun gruplarına umut bağladığını anlattı. Kılcı, “Kredi çekenler var. İnsanlar yetiştiremiyorlar. Bazıları mezun gruplarla ayakta kalacak. Onlar da giderse en güçlü kurumlar bile çok zorlanır” ifadesini kullandı.

KAYITLAR DA DENETİMDE

Bakanlığın özel eğitimi defterden silmeye çalıştığını söyleyen Kılcı şöyle konuştu: “Kurslar öğrenci bulamıyor. Müfettişler sürekli denetim yapıyor. Toplantıda ‘Kurslarla ilgili açıktan kayıt yaptığınızı biliyoruz' dediler. Hem dershane isteme, temel liseye dönüştür. Sonra da ‘Ne iş yaptığınızı biliyoruz' diye konuştular.”

YARDIM İSTEDİLER

PAK Eği­tim İş Sen­di­ka­sı Ge­nel Baş­ka­nı Ab­dul­lah Ka­yış­kı­ran “Bi­zim üye­miz de­ğil­ler ama bi­zi ara­yıp ne ya­pa­ca­ğı­mı­zı şa­şır­dık. Bi­ze ‘Ne iş yap­tı­ğı­nı­zı bi­li­yo­ruz. On­lar bu­nu is­te­di­le­r' di­ye dert yan­dı­lar. Ül­ke ge­ne­lin­den gel­miş­le­r” di­ye ko­nuş­tu.

10 Ekim 2015 Cumartesi

Radyocu olmak isteyenlere müjde!

Fatih Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FÜSEM) Samanyolu Yayın Grubu ile ortaklaşa Uygulamalı Radyo Programcılığı kursu açtı. Kursta sesine ve yeteneğine güvenen geleceğin radyocu adaylarına mesleğin incelikleri sektörün uzman isimleri tarafından öğretilecek.

“Ulusal kültür için pek lüzumlu olduğu gibi, arsıulusal ilgiler bakımından da yüksek değeri belli olan radyo işine önem vermeniz çok yerinde olur. “ Mustafa Kemal Atatürk'ün 1935 yılının 1 Kasım günü TBMM, 5. Dönem 1. Toplanma Yılını Açarken söylediği bu söz bugün de geçerliliğini koruyor. Gelişen teknolojiler her ne kadar hayatımıza yeni alışkanlıklar getirmiş olsa da radyo geçmişte olduğu gibi günümüzde de insanlara hitap etmeyi sürdürüyor. Yapılan araştırmalar, Türkiye'de her 5 kişiden 3'ünün (yüzde 60) radyo dinlediğini gösteriyor. Radyo dinleyicileri hafta içinde günde ortalama 4, hafta sonlarında ise günde 3 saat süreyle radyo başında kalıyor. Hafta içinde radyo dinlemenin en yoğun olduğu saatler 09.00-12.00, hafta sonları ise 12.00 ile 15.00 arası oluyor.

SAMANYOLU YAYIN GRUBU İLE ORTAK PROJE

Fatih Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FÜSEM) Samanyolu Yayın Grubu ile ortaklaşa Uygulamalı Radyo Programcılığı kursunu faaliyete geçirdi. Mesut Baran, Asım Yıldırım ve Kemal Gülen'in seminer vereceği kurs kapsamında öğrenciler Samanyolu Yayın Grubunun stüdyolarında teknik imkanları inceleyip bunlardan faydalanabilecek. Haftalık 5 saat eğitimin planlandığı kurslar 24 Ekim Cumartesi günü başlayacak. Programla ilgili detaylı bilgiye http://fusem.fatih.edu.tr sayfasından ulaşılabiliyor.

3 Ekim 2015 Cumartesi

Herkes eve onlar okula

Okulların açılmasıyla birlikte Suriyeli öğrenciler de ders başı yaptı. Türkiye'de okul çağındaki Suriyeli çocuklar, Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullarda eğitim alıyor.

Hürriyet'in haberine göre, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki çocuk ve gençler, Suriyeli ve Türkiye'den öğretmenler eşliğinde, 15.30-20.30 saatleri arasında derslere devam edecek. Fakat uzmanlara göre, Suriyeli öğrencilere böyle bir imkân tanınması olumlu olsa da belirlenen saatler özellikle ilkokul öğrencileri için uygun değil. Öğrenme açısından zihnin ve bilincin en açık olduğu zaman daha çok öğleden önce olduğu için, 15.30-20.30 saatlerinde okula gitmek bazı riskler doğurabilir. Çocuğa günlük faaliyetlerini yapmasında zorluk yaşatabilir.

Saat 20.30 küçükler için geç

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın, “Okula devam etme imkânının verilmesi doğru. Ancak ders saatleri riskler doğurabilir. Öğrenme açısından zihnin ve bilincin en açık olduğu zaman, daha çok öğleden öncedir. Geç saatlerde eğitim, dikkati toplama ve verimli öğrenme konusunda sorun yaratabilir.” diyor.

Fırsat eşitliği sağlamıyor

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Ekber Şahin de, çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin eğitim hakkına ilişkin 28 ve 29'uncu maddelerine göre sınırlarımız içindeki çocukların, T.C vatandaşı olanlarla aynı haklara sahip olduğunu vurguluyor. “Yani kendi çocuklarımız için bu saatler uygun değilse, diğerlerine de uymayabileceği düşünülmeli.” İfadelerini kullanıyor

Psikolog Prof. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu, ilkokulların akşam saatinde ders yapmaması gerektiğinin altını çizerken, Klinik Psikolog Ece Oral Albayrak da, zaten verilen iki saatlik eğitimden göçmen çocukların okullarda normal eğitim alanlar kadar faydalanmalarını beklememek gerektiğini belirtiyor. “Bunu, sistematik bir eğitimden ziyade yaşadıkları travmadan sonra hayata yeniden uyum sağlamaları için gösterilen bir çaba olarak görmek daha iyi olabilir.” ifadelerini kullanıyor.

1 Ekim 2015 Perşembe

MEB, savaşa hazırlanıyor!

Ardı ardına hukuk skandallarına imza atan Milli Eğitim Bakanlığı, birçok davayı kaybedince strateji değiştirdi. Bakanlık bünyesinde avukatların da görev alacağı hukuk büroları kurularak hukuksuzluklara kılıf aranacak.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) il ve ilçe müdürlükleri yönetmeliğinde yaptığı değişiklikler Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelik değişikliği ile il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde hukuk büroları kurulacak.

HUKUK SKANDALLARI MECBUR BIRAKTI

Peki, bakanlık neden aniden böyle bir karar aldı? Her yıl yapılan sistem değişiklikleri, öğretmenlere yönelik hak ihlalleri, hatalı sorulara açılan davalar, okul müdürlerini atamada yandaş kriterler ve son olarak dershane ve okul baskınları ile birçok hukuk skandalına imza atıldı. Hukuk skandalları başta Anayasa Mahkemesi (AYM) olmak üzere, Danıştay ve idare mahkemelerinden dönünce zor durumda kalan bakanlık strateji değiştirme kararı aldı.

AVUKATLAR DA GÖREV YAPACAK

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliği ile bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde hukuk büroları kurulacak. Değişikli ile daha önce sadece il milli eğitim müdürlüklerinin bünyesinde müfettişlerin eğitim soruşturmalarını yürüttüğü ve öğretmenlerin ifadelerini aldığı hukuk bürolarına artık avukatlar da alınacak. İl müdürlüklerindeki bürolarda birden fazla avukat olacak.

DEĞİŞİKLİK NE ANLAMA GELİYOR?

MEB'in hukuk büroları hamlesinin iki sebebi var. Birincisi eski davalardan alınan mağlubiyetlerin tekrarlanmasını engellemek. İkincisi ise bundan sonraki hukuksuzluklarda MEB'in elini güçlendirecek argümanlar toplamak. Son yıllarda milli eğitim yöneticilerinin tamamını iktidara yakın isimler atayarak birçok hukuk ihlali yapan bakanlık, özellikle dershanelere uygulayacağı hukuksuz baskınların kılıfını bürolarda hazırlamayı planlıyor.

Hukuksuzluğun boyutu çok büyük

“Hukuk bürosu açılması demek yapılan hukuksuzlukların boyutunun büyüdüğünü, içinden çıkılmaz hale geldiğini gösteriyor. Yapılan hukuksuzların bir yansımasıdır bu. Önümüzdeki süreçte hukuk büroları da kurtaramayacak bakanlığı.”

Topu il müdürlerine atmak istiyorlar

“Merkez teşkilatı hukuka uymayan bakanlığın taşrada hukuk bürosu kurmasının bir anlamı yok. Bakanlık hukukun neresinde ki? MEB uygulamadığı binlerce dava sebebiyle hukuk özürlü bir bakanlık haline gelmiştir. Bakanlık, topu merkez teşkilatlardan il ve ilçe teşkilatlarına atmak istiyor.”

65 BİN DAVA VAR

Eğitim uzmanlarının verdiği bilgiye göre; okul müdürlerinin hukuksuz görevden alınması, atamalar, görevden almalar başta olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı hakkında açılmış 65 bin dava halen devam ediyor.

24 Eylül 2015 Perşembe

Tablet geldi, kitap bitti!

Eğitimde büyük umutlarla başlatılan Fatih Projesi'nin hayata geçtiği liselerde kitaplar raflarda unutuldu. Projenin hayata geçtiği 2014'te kişi başına kitap okuma oranları 2.94'ten 2.77'ye düştü.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, eğitimi teknolojiyle daha iyi seviyelere çıkarmayı amaçlayan ve büyük hayallerle hayata geçirilen Fatih Projesi'nin öğrencileri kitaptan uzaklaştırdığı ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda kitap okuma oranları, projenin başlamasıyla düşmeye başladı.

LİSELERİN 3'TE 1'İNE YAYILDI

Büyük umutlarla 2013 yılında başlatılan ve 2014 yılında birçok devlet lisesinde aktif hale gelen Fatih Projesi'nde bugüne kadar; 9061 devlet lisesinden 3657'sinde 84 bin 921 sınıfa etkileşimli tahta yerleştirildi. Yine aynı okullarda yerel alan ağı kurulum çalışmaları tamamlandı ve 737 bin 800 tablet bilgisayar liselerdeki öğrencilere dağıtıldı.

KİTAP OKUMA ORANLARI DÜŞTÜ

MEB'in geçen yılı içeren istatistikleri yayımlamasıyla liselerdeki Fatih etkisi de iyice ortaya çıktı. MEB'in stratejik hedeflerini anlattığı raporunda verdiği bilgilere göre, özellikle Fatih'in hayata geçtiği 2013 yılında kitap okuma oranlarının artmadığı aksine gözle görülür biçimde düştüğü görülüyor.

FATİH GELDİ KİTAP UNUTULDU

İstatistiklere göre Fatih Projesi'nin uygulanmadığı ortaokullarda 2012'de kişi başına düşen kitap okuma oranı 8.51'di. Bu oran 2013'te 7.09'a düşmüştü 2014'te ise 7.26'ya yükseldi. Liselerde ise tam tersi bir durum yaşandı. Liselerde 2012'de kişi başına 2.78 olan kitap okuma oranı 2013'te 2.94'e çıkmıştı. Ancak Fatih projesinin liselerin yüzde 35'ine yayıldığı 2014'te oranlar 2.77'ye düştü.

OECD: OKULDA BİLGİSAYAR KULLANIMI BAŞARIYI DÜŞÜRÜYOR

Türkiye'nin de üyesi olduğu OECD'nin (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) 70 ülkede araştırma yaparak bu ay yayımladığı raporun sonuçları da Türkiye'deki durumu doğrular nitelikte. Okullarda kullanılmaya başlanan bilgisayar, tablet ve akıllı tahta gibi uygulamaların öğrencilerin başarısını düşürdüğünü açıklayan OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher, okul teknolojilerinin ‘Birçok yanlış umutlarla' ortaya atıldığı görüşünde. Araştırmaya göre uluslararası testlerde en başarılı olan Asya ülkelerinin eğitim sisteminde çok az teknoloji kullanıldığına dikkat çekildi. En çok teknoloji kullanan ülkeler arasında Avustralya, Yeni Zelanda ve İsveç'teki öğrencilerin okuma performanslarında ‘önemli düşüşler yaşandığı' görülürken Güney Kore ve Çin gibi bilgisayarı haftada 1 ya da 2 kez kullanan okullar ise sıklıkla kullananlara kıyasla daha iyi sonuçlar alıyor.

22 Eylül 2015 Salı

Hadi hep birlikte kapatın okulları

Maarif Nazırı Emrullah Efendi “Şu okullar olmasaydı milli eğitimi ne güzel idare ederdim” derken şaka yapmıştı. Şaka, AKP'yle gerçek oluyor. Doğuda PKK terörü, batıda polis baskınıyla eğitim bitiriliyor.

DOĞU'DA ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 32'Sİ MESLEĞİ BIRAKMAK İSTİYOR

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Doğu'da artan terör olayları en çok eğitimi vurdu. Bölgede görev yapan öğretmenlerin yüzde 32'si “Mesleği bırakmayı düşünüyor musunuz” sorusuna “Evet” cevabı verdi.

7 Haziran sonrası artan terör olayları Doğu'da hayatı durma noktasına getirirken eğitim ortamı da olaylar sebebiyle büyük zarar gördü. Eğitim Sen tarafından bölgede görev yapan 1087 öğretmen üzerinde yapılan ‘Çatışmaların Eğitime ve Öğretmenlere Etkileri Araştırması'ndan çarpıcı sonuçlar çıktı.

SİLAHLARIN GÖLGESİNDE EĞİTİM HAYAL

10 ilde yapılan araştırmaya katılan öğretmenler yaşanan olayların en çok eğitimi vurduğunu ve çatışma ortamında psikolojilerinin bozulduğunu anlattı. Öğretmenlerin yüzde 89'u “Eğitim öğretimin sağlıklı yapılabilmesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz” sorusuna “Hayır” cevabı verdi. Bu oran çatışmaların yoğunlaştığı Hakkâri ve Şırnak'ta yüzde 97'ye çıktı.

ÖĞRETMENLER KALMAK İSTİYOR AMA…

“Tayin istiyor musunuz” sorusuna öğretmenlerin da yüzde 59'u “Hayır” cevabı verirken tayin isteyenlerin oranı yüzde 41'de kaldı. Hakkâri ve Şırnak'ta tayin isteyenlerin oranı ise yüzde 80'i buldu. “Mesleği bırakmak istiyor musunuz” sorusuna “Evet” diyen öğretmenlerin oranı ise yüzde 32 oldu. Bu durum, bölgeyi ve öğrencilerini terk etmek istememesine rağmen yaşanan olumsuzluklar sebebiyle öğretmenlerin meslekten soğuduğu şeklinde yorumlandı.

EĞİTİMİ ENGELLEYEN ÜÇ SORUN

“Eğitimi engelleyen en temel ilk üç sorun nedir” sorusuna ise öğretmenlerin yüzde 38'i can güvenliğinin olmaması, yüzde 24'ü okulların fiziki koşullarının uygun olmaması, yüzde 16'sı ise öğretmen açıklarını ilk üç neden olarak sıralıyor.

SİLAHLAR BİR AN ÖNCE SUSMALI

Eğitim-Sen, mevcut durumun bir an önce normale dönmesi için silahların susmasının şart olduğunu vurguladı. Can güvenliğinin olmadığı bir ortamda eğitim hakkından bahsedilemeyeceğine dikkat çekilen araştırmada “Sağlıklı bir eğitim ve öğretim yapılabilmesi için silahlar derhal susmalı, öğrencilerin, öğretmenlerin ve halkın günlük yaşamını alt üst eden tüm şiddet eylemlerine derhal son verilmeli, AKP'nin 1 Kasım seçimlerinde istediği sonucu almak için fiilen uyguladığı sıkıyönetim uygulamalarına, anti-demokratik ve baskıcı yöntemlere derhal son verilerek yaşamın normale dönmesi için bir an önce barış ortamına geçilmelidir” ifadeleri dikkat çekti.

İŞTE EĞİTİMİN TEMEL SORUNU: MEB'İN SİYASET YAPMASI

Öğretmenlere göre eğitimde diğer sorunlar ise şöyle sıralandı:

- Çatışmalı ortamın olumsuz etkileri,

- Anadilde eğitimin olmaması,

- Eğitimin bilimsel olmaması,

- Siyasi kadrolaşma ve baskılar

- Sınıfların kalabalık olması

- Kaynak ve bütçe yetersizliği

- MEB'in eğitim değil, siyaset yapması

- Eğitim sisteminin sürekli değişmesi

- Eğitimin içeriğinin öğrencilere uygun olmaması

- Velilerin sosyo-ekonomik durumu

- Tekçi, milliyetçi, anti-demokratik eğitim sistemi

- Öğretmene değer verilmemesi

- Öğretmen sirkülasyonunun fazla olması

- Bölgeler arası eşitsizlik

BATIDA: KAMERALAR KAPATILDI; KOLTUKLAR, BEŞİKLER, ÇOCUK PARKLARI DİDİK DİDİK ARANDI

AK Parti hükümetinin okul basma politikası hız kesmeden devam ediyor. Ankara'da 100'ü aşkın polis dün Samanyolu Koleji'ndeydi.

Türkiye'nin iftihar vesilesi okullara polis baskını zulmü devam ediyor. Dünkü adres, ülkenin şampiyon okullarından Ankara Samanyolu Eğitim Kurumları'na bağlı Nurettin Topçu İlköğretim Okulu ve Ankara Atlantik Eğitim Kurumları'na bağlı Ahmet Ulusoy Liseleri'ydi.

100 POLİSLE BASKIN

Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimi Yunus Süer tarafından verilen arama kararı üzerine yapılan baskına; Terörle Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele, Narkotik, Asayiş, Siber Suçlar, Çevik Kuvvet şubelerinden 100'ü aşkın polis katıldı.

RÖGARA DA BAKILDI

Özel Samanyolu Eğitim Kurumları ve Kültür Merkezi Kampüsü'ndeki aramada okul içinde ve dışındaki toplam 16 kamera kapatıldı. Okuldaki rögar kapakları ve koltuk yüzleri sökülüp arama yapıldı!

DUVARLARDA GİZLİ BÖLME ARADILAR!

Atlantik Çukurambar İlkokulu Müdürü Cevdet Çelik ise polislerin, okul duvarlarını vurarak kontrol ettiğini, gizli bölme aradığını söyledi. Sınıfların didik didik arandığını belirten Çelik, “Küçük çocukların sınıfında bebek bezleri dahi kontrol edildi. Hatta buzdolabının içine bile baktılar. Polisler, sınıfların birinde var olan kemanı dahi alıp sökmeye çalıştı. Bunların yanında duvardaki pano ve tablolar da zorlanarak arandı” dedi.

‘HAYIRDIR PKK'LI FİLAN MI VARDI?

Baskına tepki amaçlı gelen velilerden birinin ağzından, “Güneydoğu'da verilen şehitlere yüreğimiz nasıl yanıyorsa, burada da öyle yanıyor” sözleri döküldü. Bir vatandaşsa “Hayırdır, PKK'lı filan mı vardı?” sorusunu gelen polislere yöneltti. Soruya cevap vermeyen ya da veremeyen polis memuru aracına hışımla binerek olay yerinden ayrılmayı tercih etti.

19 Eylül 2015 Cumartesi

2015-ÖSYS ek yerleştirmede yeni kayıt hakkı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı, 2015-ÖSYS ek yerleştirme sonucunda yerleşip sağlık nedeniyle kayıt yaptıramayanlara kayıt hakkı tanıdı.

YÖK'ten konu hakkında yapılan yazılı duyuru şöyle: "2015 ÖSYS ek yerleştirme sonuçlarına göre yükseköğretim kurumlarına yerleşme hakkı kazanarak sağlık nedeniyle kayıt yaptıramayan öğrencilerin kayıt hakkı verilmesine ilişkin dilekçeleri 17 Eylül 2015 tarihli Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında incelenmiş ve 2015 ÖSYS ek yerleştirme sonucunda yükseköğretim kurumlarına kayıt hakkı kazanan ortaöğretim kurumlarından mezun olan ancak sağlık nedeni ile kayıt yaptıramayan öğrencilerin ilgili yükseköğretim kurumlarına sağlık durumlarını ibraz etmeleri durumunda 01 Ekim 2015 Perşembe günü mesai bitimine kadar 2015 ÖSYS sonucunda kayıt hakkı kazandıkları ilgili yükseköğretim kurumlarına başvurmaları halinde kayıtlarının yapılmasına, bu tarihten sonra başvuran adaylara işlem yapılmamasına karar verilmiştir."

(CİHAN)

17 Eylül 2015 Perşembe

Atandılar ama sevinemediler!

Bu dönem öğretmen atamalarının yüzde 70'i öğretmenlerin kaçtığı doğu illerine yapıldı. Güvenlik endişesi taşıyan yeni öğretmenler atandıklarına sevinemezken Eğitim-Sen Başkanı Kamuran Karaca “Bölgede can güvenliği sebebiyle istifa edip göç eden öğretmenler var” diyor.

Meydan Gazetesi'nin haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 105 branşa öğretmen atamalarını dün gerçekleştirdi. Bakan Nabi Avcı'nın katılımıyla gerçekleşen atamalar Ankara'daki MEB'in merkez binasında saat 11.00'de gerçekleştirilen işlemlerde ilk atama, yeniden atama, kurumlar arası yeniden atama ve milli sporcuların ataması kapsamında 37 bin öğretmen atandı.

ASLAN PAYI DOĞUYA

MEB, 37 bin öğretmen atamasında aslan payını, çok sık öğretmen kaybeden doğuya ayırdı. Doğu illerine 26 bin civarında öğretmen atandığı tahmin ediliyor. 4640 öğretmen kadrosunun ayrıldığı Şanlıurfa ilk sırada bulunurken Karabük'te tüm branşlarda sadece 12 kadroya öğretmen ataması yapılacak. Onu Van ve Ağrı takip ediyor. Van'a ayrılan kadro 3207, Ağrı'nın kadrosu ise 2239.

SEVİNÇLERİ KURSAKLARINDA KALDI

Öğretmen adaylarının yüzde 90'ı, 41'inci tercih olan ve Türkiye'nin her yerine atanmak istediğini kabul eden tercihi işaretledi. Ancak seçim sürecinden sonra başlayan terör olayları, öğretmenlerin gözünü korkutmuş durumda. Dün yapılan atamalarda doğu illerine görevlendirilen öğretmenlerin sevinemediği gözlendi. Can güvenliklerinden endişe eden öğretmenlerin sevinçleri kursaklarında kaldı.

162 BİN BAŞVURU

Atanacak 36 bin 512 öğretmen kontenjanı için 161 bin 975 aday başvurdu. İlk atamada en çok başvurulan branş, 13 bin 317 kişiyle sınıf öğretmenliği oldu. Ancak bu öğretmenlerden 4157'si atanabildi.

DOĞUYA ATANAN ÖĞRETMENLER İSTİFA EDİYOR

Bu yıl özür grubu atamalarında doğu ve güneydoğudan binlerce öğretmenin tayin istediğini kaydeden Kamuran Karaca, “Hakkâri'de 2500 öğretmen var. 760 öğretmen bu yıl özür grubundan tayin istedi. Oran 3'te 1'e yakın. Bu, önemli bir sorun. Birkaç ay sonra da yeni atanan bu çocuklar rapor alıp özür grubundan tayin isteyeceklerdir. Tayin istemek, emeklilik, ücretsiz izin, rapor gibi birçok yol denenebilir. Tabii bunlar geçici çözümler, önemli olan barışın ve sükûnetin sağlanması” bilgisini veriyor. “Okulların 28'inde açılması ve eğitimin başlaması da merak konusu. Seçimlerin ertelenmesini bile tartışırken eğitimi nasıl konuşabiliriz?” diye soran Karaca, bir an önce hükümetin çatışma ortamını sona erdirmek için gerekli çalışmayı yapması ve öğretmenlerin kaygılarını gidermesi çağrısını yapıyor.

CAN GÜVENLİĞİ YOK!

Hem yeni atanan öğretmenlerin hem de bölgede görev yapanların endişe içinde olduğunu belirten Eğitim Sen Başkanı Kamuran Karaca, yeni öğretmenlerin büyük kısmının göreve başlayıp başlamama konusunda tereddüt yaşadığını söylüyor: “Ancak başka çareleri de yok. Yıllardır atanmayı bekleyen öğretmen adayları var çünkü. 330 bin öğretmen adayı bekliyor. Can güvenliklerini de riske ederek gideceklerdir. Ancak daha ilk görev yerlerinde orada yaşayacakları her şey onların üzerinde travmalar yaratabilir. Bu büyük bir problem. Motivasyonlarını olumsuz etkiler. Bu ortamda eğitimin kalitesi daha da düşer.” Doğuda öğretmenlerin durumuyla ilgili bir anket çalışması yaptıklarını, sonuçlarını bu hafta içinde açıklayacaklarını vurgulayan Karaca, şu çarpıcı tespitlere yer veriyor: “Bölgede istifa eden öğretmenler var. Etmeyi düşünenler var. Bölge halkından olan öğretmenlerimiz bile bölgeden kaçmak istiyor. Bu durumda yeni atanan öğretmenlerimiz haliyle can güvenliği olmadığını düşünüyor. Çatışmanın olduğu yerde bölge halkı da endişeli. Kimden nasıl bir tehlike geleceğini kimse kestiremiyor.”

Coğrafyada 2 soru iptal

KPSS coğrafya sorularıyla ilgili mahkeme devam ettiği için coğrafya ve sosyal bilgiler ataması dün yapılamadı. Günün ilerleyen saatlerinde mahkemeden karar çıktı. Ankara 11. İdare Mahkemesi, 12 Temmuz 2015'te yapılan KPSS öğretmenlik alan bilgisi testindeki, 25 ve 33'üncü soruları iptal etti. Coğrafya atamalarının da bugün yapılması bekleniyor.

10 Eylül 2015 Perşembe

Danıştay, ÖSYM'nin soru yayınlamama kararını iptal etti

Danıştay 8. Dairesi, Ankara Barosu'nun açtığı dava kapsamında, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) üniversite sınavında sorulan soruların sadece yüzde 20'sinin yayınlanmasına ilişkin kararını iptali etti.

ÖSYM Yönetim Kurulu, 2014 yılında yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) sorulan soruların sadece yüzde 20'sinin yayınlanmasına karar vermişti.

Ankara Barosu Başkanlığı, ÖSYM Yönetim Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay'da dava açmış; davayı gören Danıştay 8. Dairesi, söz konusu kararın yürütmesini 8 Aralık 2014 tarihinde oyçokluğuyla durdurmuştu. Danıştay 8. Dairesi, söz konusu davayı 30 Nisan 2015 tarihinde karara bağladı ve ÖSYM Yönetim Kurulu'nun 2014 yılında yapılan YGS'de sorulan soruların sadece yüzde 20'sinin yayınlanmasına ilişkin kararını oyçokluğuyla iptal etti.

İptal kararında, "Davalı idarece hukuki güvenlik, açıklık ve şeffaflık ilkelerine aykırı olarak tesis edilen ve 2014 YGS'de sorulacak soruların belli bir kısmının yayınlanmaması niteliğinde bulunan dava konusu işlemin, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ve 'hukuk devletinin' vazgeçilmez ilkelerinden olan 'hak arama özgürlüğü', 'adil yargılanma hakkı' ve 'mahkemeye başvuru hakkını' doğrudan ve dolaylı olarak ihlal ettiği sonucuna varılmıştır" denildi.

Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, Danıştay'ın verdiği iptal karıyla önemli bir yanlıştan dönüldüğünü söyledi. Üniversite sınavlarına her yıl yüzbinlerce gencin girdiğini anımsatan Hakan Canduran, "Soruların yayınlamaması, hatalı soru ve yanıtların düzeltilmesini engellediği gibi sınava giren gençlerin sınav sonucuna itiraz hakkını da fiilen ortadan kaldırıyordu. Bu da hak arama özgürlüğünün sınırlanması anlamına geliyordu. Ankara Barosu'nun açtığı dava sayesinde tüm bu olumsuzluklar ortadan kalkacak" dedi.

29 Ağustos 2015 Cumartesi

Üniversite ek yerleştirme sonuçları açıklandı

2015-ÖSYS Ek Yerleştirme Sonuçları açıklandı. Sonuçlar saat 16:15'ten itibaren ÖSYM'nin internet sitesinden açıklandı.

Sonuçları öğrenmek için tıklayın

Öğrenciler .C. Kimlik numaraları ve şifreleri ile sonuçları öğrenebilecek. Bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri ilgili üniversite tarafından 31 Ağustos-4 Eylül 2015 tarihleri arasında yapılacak.

ÖSYM TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMA

2015-ÖSYS Ek Yerleştirme Sonuçlarının Açıklanması, 2015-ÖSYS Ek Yerleştirme işlemleri tamamlanmıştır.

2015-ÖSYS Ek Yerleştirme sonuçları, 28 Ağustos 2015 tarihinde saat 16:15'den itibaren ÖSYM'nin https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden açıklanacaktır.

Adaylar, Ek Yerleştirme sonuçlarını yukarıda belirtilen internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebileceklerdir. Ek Yerleştirme Sonuç Belgesi basılmayacak ve adayların adreslerine gönderilmeyecektir.

Bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri ilgili Üniversite tarafından 31 Ağustos-4 Eylül 2015 tarihleri arasında yapılacaktır. Adayların kayıt olmak için, yerleştirildikleri yükseköğretim programının bağlı bulunduğu Üniversiteye kayıt için gerekli belgeler ile başvurmaları gerekmektedir. Ek Yerleştirme sonuçlarına ilişkin sayısal bilgiler ekte verilmiştir.

Adaylara ve kamuoyuna duyurulur.

22 Ağustos 2015 Cumartesi

2015-ÖSYS ek yerleştirme tercih süresi uzatıldı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversitelere ek yerleştirme tarihinin 23 Ağustos'a kadar uzatıldığını bildirdi.

YÖK, üniversitelere ek yerleştirme tarihinin 23 Ağustos'a kadar uzatıldığını duyurdu. Buna göre; 2015-ÖSYS Ek Yerleştirme tercih işlemleri 23 Ağustos 2015 Pazar günü saat 23.59'a kadar uzatıldı.

Tercih sonuçlarının açıklanmasının ardından tercihlerde açıkta kalanlar ve ek tercihleri bekleyen adaylar, 2015-2016 öğretim yılı için merkezi yerleştirmede boş kalan veya yerleştirilen adayların kayıt yaptırmaması nedeniyle boşalan yükseköğretim programlarının kontenjanlarınatercihlerini 23 Ağustos'a kadar internet üzerinden bireysel olarak yapacaklar.

20 Ağustos 2015 Perşembe

EK yerleştirme sizin için fırsat olabilir

2015 ÖSYM sonuçlarına göre 38 bin 789 kontenjan boş kalmıştı. Kazanıp da kayıt yaptırmayanlarla birlikte bu rakamın 50 bini geçmesi bekleniyor. Bu da merkezî; yerleştirmede herhangi bir programı kazanamayan 50 bin aday için yeni bir şans demek.

-Üniversiteye yerleşen öğrencilerin açıklanması ve kayıt işlemlerinin sona ermesinden sonra üniversitelerin bildirdikleri boş kontenjanlar için ek yerleştirme 17-21 Ağustos tarihleri arasında yapılıyor. Yükseköğretim programlarının 2015-ÖSYS sonuçlarına göre (sınavsız geçiş dâhil) yapılan genel yerleştirme sonunda boş kalan veya kaydolmama nedeniyle dolmayan kontenjanlarına ve varsa yeni açılan yükseköğretim programlarına ÖSYM tarafından merkezî; olarak ek yerleştirme yapılacak.

Sınavsız geçiş dâhil merkezî; yerleştirmede açık öğretimin kontenjansız programları dışında bir yükseköğretim programına yerleştirilen adaylar, ek yerleştirme için başvuru yapamayacak. Yerleştirmede Tablo 4'teki lisans programları ile Tablo 3B'deki ön lisans programlarına, merkezî; genel yerleştirmedeki en küçük puanlarının altında aday yerleştirilmeyecek.

Bütün bu bilgilere bakıldığında adayların ek yerleştirmede de o bölümün minimum puanını alması gerektiği görülmektedir. Peki, o zaman ek yerleştirme kimler için bir fırsattır? Adaylar değişik nedenlerle ek yerleştirmede başvuru yaptıkları görülmektedir. Özellikle bir bölümü kazanacağını umarak az tercih yapan ve açıkta kalan öğrenciler için ek tercih dönemi değerlendirilmesi gereken bir fırsata dönüşüyor. Ayrıca tercih döneminde bu olursa olsun yoksa hiçbir bölüm olmasın deyip, gerçekle yüzleşince biraz daha makul düşünüp, aslında şu okulun şu bölümü de neden olmasın ki diyenler için de ek yerleştirme bir fırsattır.

Yine de şunu hatırlatmakta fayda var. Normal tercih döneminde belli gerekçelerle belli bölümleri neden yazmadıysanız o gerekçeleri de tekrar gözden geçirmek doğru olacaktır. Okumayacağınız bölümü yazarsanız önümüzdeki yıl sınavda puanınızın kırılacağını ve kazanma ihtimalinizin zorlaşacağını unutmayın.

Okumuş olmak için tercih yapmayın!

Okuduğunuz üniversitesin hayatınızın bütününe etki edeceği düşünüldüğünde üniversite adaylarının sadece üniversitede okumuş olmak için tercih yapmaması gerekliliği hemen ortaya çıkıyor. Kişiler, donanımlarına, ilgi ve ihtiyaçlarına uygun eğitimi aldıkları sürece mesleklerinde de başarılı olacaklarını unutmamalılar. Ömür boyu severek yapacakları meslek için öğrenciler fakülte ve bölüm seçilmeli. Ek kontenjan döneminde tercih yapacak olmanın adaylara daha iyi düşünme fırsatı sağladığı kesin. Ek kontenjan dönemi, dezavantajı avantaja çevirmek için kullanılacak bir fırsat. Uzmanlar ile görüşülerek yapılacak tercihler adaylara iyi bir gelecek sağlar.

Uzman Psikolojik Danışman*

18 Ağustos 2015 Salı

Mevlana Üniversitesi, LYS'de yüzde 100'ü hedefliyor

Mevlana Üniversitesi, Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)'ndaki yüzde 96`lık başarısını ek yerleştirmede yüzde 100`e yükseltmeyi hedefliyor.

İşletme, Uluslararası Ticaret, İş Sağlığı ve Güvenliği MYO, Adalet MYO, Sağlık Hizmetleri, Hukuk, Eğitim ve Mühendislik Fakültesi bölümlerinde öğrencilerine çeşitli burs imkanları sunuyor. Bölümlere göre 10'u tam burslu, 10'u yüzde 75 burslu, 77'si yüzde 50 burslu, 46'sı yüzde 25 burslu olmak üzere ek yerleştirmede başarılı öğrenciyi kazanmak istiyor ve bu bursları 7 yıl kesmiyor. Bölümlere ait ücret artışı ise her yıl yüzde 5'i geçmeyecek şekilde yapılıyor. Son yıllarda oldukça popüler olan İş sağlığı ve Güvenliği bölümünde ise kazanan her öğrenci uzaktan eğitim fırsatıyla hem çalışıp hem de okuyabilecek. Bölümlerinde sınırlı kontenjanı bulunan Mevlana Üniversitesi, puanlarını mevlana.edu.tr internet adresinden yayınladı. Öğrenciler ek yerleştirme tercihlerini, 17-21 Ağustos tarihleri arasında ÖSYM'nin internet sitesinden gerçekleştirilecek.

(CİHAN)

15 Ağustos 2015 Cumartesi

ÖSYM'den ek kontenjan açıklaması

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) üniversite yerleştirme ek kontenjanlarını açıkladı.

ÖSYM tarafından yapılan açıklama şöyle:

EK YERLEŞTİRME KLAVUZLARI İÇİN TIKLAYIN

2015-ÖSYS Ek Yerleştirme: Tercih İşlemleri

2015-2016 öğretim yılı için merkezi yerleştirmede boş kalan ve/veya yerleştirilen adayların kayıt yaptırmaması nedeniyle boşalan yükseköğretim programlarının kontenjanlarına, ÖSYM tarafından ek yerleştirme yapılacaktır.

Adaylar, 2015-ÖSYS Ek Yerleştirme tercihlerini, 17-21 Ağustos 2015 tarihleri arasında İnternet üzerinden bireysel olarak kendileri yapacaklardır. 2015-ÖSYS Ek Yerleştirme için tercih bildirim işlemi, 21 Ağustos 2015 tarihinde saat 23.59'da sona erecektir. Başvuru merkezlerinden/ÖSYM Sınav Koordinatörlüklerinden tercih işlemi yapılmayacaktır. Sadece elektronik ortamda yapılan tercihler işleme alınacaktır. Posta ile Merkezimize gönderilen veya elden verilmek istenen Tercih Formları işleme alınmayacaktır.

Ek yerleştirme için tercih ücreti 15,00 TL olacaktır. Ek yerleştirme için tercih ücretinin, tercih işlemi yapıldıktan sonra 17-24 Ağustos 2015 tarihleri arasında yatırılmış olması gerekmektedir. Bankadan ödeme işlemleri resmî; iş günlerinde ve mesai saatleri içinde yapılabilecektir. Ek yerleştirme tercih ücreti ödeme işlemleri, bankadan ödeme yapacak adaylar için 24 Ağustos 2015 tarihinde mesai saati bitiminde; ÖSYM'nin İnternet sayfasında yer alan “ÖDEMELER” alanından kredi kartı/banka kartı ile ödeme yapacak adaylar için 24 Ağustos 2015 tarihinde saat 23.59'da sona erecektir. Bu süre tamamlandıktan sonra ek yerleştirme ücreti yatırılamayacaktır. Ek yerleştirme ücretini yatırmayan adayların ek yerleştirme için yapmış oldukları sistemde kayıtlı tercihleri geçersiz sayılacak, yerleştirme işlemine alınmayacaktır.

2015-ÖSYS Ek Yerleştirmeye ilişkin bilgiler, 2015-ÖSYS Yükseköğretim Programlarına Ek Yerleştirme Kılavuzunda yer alacaktır. Adaylar, 2015-ÖSYS Ek Yerleştirme Kılavuzuna aşağıdaki bağlantıdan erişebileceklerdir. Kılavuz dağıtımı ve satışı yapılmayacaktır. Ek yerleştirme için başvuracak adayların bu kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir. Kılavuz basılı olarak dağıtılmayacağından adayların ÖSYM'den yapılan duyuruları takip etmeleri yararlarına olacaktır.

Ek yerleştirme işlemleri, 2015 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Kılavuzu, 2015-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu ile 2015-ÖSYS Yükseköğretim Programlarına Ek Yerleştirme Kılavuzunda belirtilen esaslara göre yapılacaktır.

Adaylara ve kamuoyuna duyurulur.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Üniversite kayıtları başladı

Üniversitelerin lisans ve önlisans programına yerleşmeye hak kazanan 784 bin 950 aday için kayıtlar başladı. Kayıtlar 7 Ağustos'a kadar sürecek. e-Devlet sistemi üzerinden kayıtlar için ise son gün 5 Ağustos olacak.

Devlet ve vakıf üniversiteleri için bugün başlayan kayıtlar bizzat başvuracak adaylar için 7 Ağustos'ta sona erecek. e-Devlet kapısı üzerinden kayıt başvurusu yapacaklar için ise 5 Ağustos son gün olacak. Bu tarihleri kaçırıp başvuru yapamayan adaylar haklarını kaybetmiş sayılacak.

KAYIT İÇİN GEREKLİ BELGELER

Kayıt için öğrencilerden ÖSYS Sonuç Belgesi, nüfus cüzdanının onaylı örneği, ikametgah, mezun olunan okulun diplomasının aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesi, askerlik şubesinden alınacak belge, 12 adet fotoğraf, katkı payının ödenmesi ile ilgili belge ve üniversite tarafından ilan edilen diğer belgelerin aslı veya üniversite onaylı sureti istenecek. Kayıt için istenen belgelerin onaysız suretleri veya fotokopisi kabul edilmeyecek.

ÖSYM: KESİNTİLER YAŞANABİLİR

ÖSYM, sistem altyapısında bakım ve onarım çalışması yapılacağını belirtirken, "İnternet üzerinden sağladığımız servislerde ara ara kesintiler yaşanabilecektir" açıklamasında bulundu. ÖSYM açıklamasında, "3 Ağustos Pazartesi gününü 4 Ağustos Salı gününe bağlayan gece saat 00:00 ile 03:00 arası, sistem altyapısında bakım ve onarım çalışmaları yapılacaktır. Belirtilen zaman aralığında internet üzerinden sağladığımız servislerde ara ara kesintiler yaşanabilecektir" denildi.

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Bakan Avcı: Öğrenci ve velilerin beklentilerini karşılayacağımızı ümit ediyorum

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin dönüşüm programı çerçevesinde Anayasa Mahkemesi'nin kararının gerekçelerinde yapılması gerekenler doğrultuda yönetmelikleri hazırladıklarını söyledi. Bakan Avcı, "Yönetmelikle ikincil mevzuatta yapılması gerekenler yapılmış olacak. Böylece velilerimizin öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, girişimcilerimizin, eğitimcilerimizin beklentilerini, hedeflerini en uygun şekilde karşılayacağımızı ümit ediyorum." dedi.

Bakan Avcı dershanelerin dönüşüm programı çerçevesinde sektör temsilcileriyle Validebağ Öğretmenevi'nde bir araya geldi. Yaklaşık 2 saat süren toplantının ardından basın açıklaması yapan Bakan Avcı, dershanelerin dönüşüm programı çerçevesinde yapılan işlemlerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nde bir karar alındığını hatırlattı. Gerekçeli kararın açıklandığını ifade eden Bakan Avcı, "Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı doğrultusunda ikincil mevzuatta yapacağımız düzenlemelerle ortaya çıkması muhtemel yasal boşluğun nasıl giderebileceğimizi başından beri yaptığımız gibi sektör temsilcisi arkadaşlarımızla istişare ederek belli bir noktaya getirdik. Bununla ilgili ikincil mevzuat çalışmalarımız olgunlaştı. İkincil mevzuat derken şunu kastediyoruz; yönetmelikte ve yönergelerde yapılacak değişikliklerle bundan böyle dönüşüm sürecine girmiş olan kurumlar, henüz girmemiş olanlar nasıl bir yol haritası izleyecekler bunu belirlemiş olduk." diye konuştu.

'GİRİŞİMCİLERİMİZİN, EĞİTİMCİLERİMİZİN BEKLENTİLERİNİ EN UYGUN ŞEKİLDE KARŞILAYACAĞIMIZI ÜMİT EDİYORUM'

Varılan son noktayı bugün bir kere sektör temsilcileriyle enine boyuna gözden geçirdiklerini kaydeden Avcı, "Onların bu durumla ilgili son görüşlerini önerilerini, eleştirilerini, değerlendirmelerini aldık. Bizim için çok verimli bir toplantı oldu Milli Eğitim Bakanlığı olarak. Başından beri bu danışmalardan istifade ettik. Bugün de aynı şekilde çok verimli bir istişare toplantısı gerçekleştirdik. Bunun sonuçlarını hafta sonunda bakanlık olarak değerlendireceğiz. İnşallah önümüzdeki hafta içerisinde yayınlayacağımız yönetmelikle ikincil mevzuatta bununla ilgili yapılması gerekenler yapılmış olacak. Böylece velilerimizin öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, girişimcilerimizin, eğitimcilerimizin beklentilerini, hedeflerini en uygun şekilde karşılayacağımızı ümit ediyorum. İnşallah önümüzdeki hafta yönetmelik yayınlandıktan sonra daha ayrıntılı olarak yaptığımız düzenlemelerin anlamını ve sonuçlarını konuşma fırsatı bulacağız. Anayasa Mahkemesi'nin kararının gerekçelerinde yapılması gerekenler, yapılanlar ve yapılması gerekenler net şekilde ortada. Bizde o doğrultuda yönetmeliğimizi hazırladık. Önümüzdeki hafta içerisinde ayrıntılarını zaten konuşacağız." ifadesini kullandı.

'ÖĞRENCİLERİN EĞİTİM ALMA ARZU VE İSTEĞİ ENGELLENMEMELİ'

Özel Dershaneler ve Özel Öğretim Kurumları Birliği (ÖZ-DE-BİR) Başkanı Faruk Köprülü,

bakanlığın birkaç gündür toplantılar yaparak kendi içerisinde yönetmelik çalışmalarını hazırladığını ifade etti. Bugün sektör temsilcisi olarak kendileriyle paylaştıklarını dile getiren Köprülü, "Bizim baştan beri hep talebimiz öğrencilerin eğitim almak arzu ve isteğini engellenmemesi yönündeki duygu ve düşünceleri dün dile getirmiştik. Bugün de bunu dile getirdik. Bakanlık bu yapmış olduğu düzenlemelerle bunlara cevap verebilecek çalışmalarını ifade ettiler. Bizlerden istek ve arzularımızı ilettik. Sanırım birkaç gün bu isteklere göre düzenlemeler olacak. Önümüzdeki hafta bakanımızın ifade ettiği gibi yol haritası öğrencilerin ve kurumların belirsizlik içerisinden kurtulmasıyla ilgili sayın bakanımız açıklayacaklar." şeklinde konuştu.

'ÇOK MUTLU AYRILIYORUZ'

Özel Öğretim Kurumları Birliği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Hami Koç, velilerin ve öğrencilerin hiçbir şekilde endişe etmemelerini söyledi. Bakanla yaptıkları toplantıda çok mutlu bir şekilde ayrıldıklarını kaydeden Hami Koç, "Güvenimiz fazlasıyla artmıştır. Zaten çalışmalar yerindedir. Önümüzdeki hafta yapılacak açıklamalardan sonra her şey ortaya çıkacaktır. Herkes rahat olsun, bakanlığımız gerekli tedbirleri alıyor. Öğrencilerimiz ve velilerimiz endişe etmesinler. Gelecek süreçte kendileri daha yetiştirecek zemin ve zamanı değerlendirsinler." dedi.

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel de, dönüşüm sürecinin devam edeceğini belirtti. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı çerçevesinde de orada istenen özellikler dikkate alınarak bazı düzenlemelerin yapılacağını kaydeden Taşel, önümüzdeki haftalarda bununla ilgili daha alt başlıklar ele alınacağını sözlerine ekledi.

Özel Öğretim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı Ahmet Akça ise Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararının tüm ayrıntılarıyla incelendiğini dile getirdi. Bu konuyla ilgili sektörün en büyük endişesi olan belirsizliğin sürmesi olduğunu aktaran Akça, bu belirsizlik bugün dernek başkanlarının zihninden gittiğini ifade etti. Önümüzdeki hafta yönetmelik açıklandığında tüm kamuoyunda belirsizlik ortadan kalkacağını söyleyen Akça sözlerini şöyle tamamladı: "Bu süreçte dönüşüm kapsamına giren temel liseler ve dönüşüm okulları güçlenerek çıkmıştır. Bir yola girdik. Dershanelerin dönüşüm süreci, bunu geriye döndürmek ne velilerimize ne öğrencilerimize nede eğitim camiasına yarar sağlamayacaktır. Yeni getirilen düzenlemelerle temel liselerin ve öğrencilerin ihtiyaç duyduğu ek ders kurslarının okul sistemi içerisinde legal bir zeminde çözülmesi sağlanacaktır. Biz bunu bugün gördük. İnşallah önümüzdeki hafta halkımızda bunu görecektir."

30 Temmuz 2015 Perşembe

KPSS sonuçları açıklandı

2015 Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) A Grubu ve Öğretmenlik ile Öğretmenlik Alan Bilgisi (ÖABT) sınav sonuçları açıklandı. Fakat, sınavın Coğrafya Öğretmenliği ile Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Testlerinde yer alan bazı sorulara iptal davası açılmış olması sebebiyle bu iki alanla ilgili değerlendirme işlemi idari yargı kararı sonrasında yapılacak.

ÖSYM Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, 4-5 Temmuz'da yapılan 2015-KPSS A Grubu ve Öğretmenlik Sınavı (13 test, 500 soru) ile 12 Temmuz 2015 tarihinde yapılan 2015 Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (16 alan, 800 soru) değerlendirme işlemleri tamamlandı.

SINAV SONUCUNU BU LİNKTEN ÖĞRENEBİLİRSİNİZ

Sınav sonuçlarının ÖSYM'nin https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden açıklandığı belirtilen açıklamada, adayların, sınav sonuçlarını belirtilen internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebilecekleri kaydedildi. Sınav Sonuç Belgesi basılmayacağı ve adayların adreslerine gönderilmeyeceği aktarıldı.

Açıklamada, ÖSYM Yönetim Kurulu tarafından alınan kararlar da paylaşıldı. Kararlar şu şekilde:

"2015-KPSS A Grubu ve Öğretmenlik Sınavının Eğitim Bilimleri Testinin Temel Soru Kitapçığındaki 52.sorunun iptal edilmesine, Muhasebe Testinin Temel Soru Kitapçığındaki 5.sorunun "C" olarak girilmiş cevabının "D" olarak değiştirilmesine;

2015-ÖABT Sınavında ise; Coğrafya Öğretmenliği Testindeki 7. ve 18. soruların, Almanca Öğretmenliği Testindeki 9. ve 35. soruların, Fizik Öğretmenliği Testindeki 13. sorunun, İngilizce Öğretmenliği Testindeki 6. sorunun, Kimya Öğretmenliği Testindeki 42. sorunun, Rehber Öğretmenliği Testindeki 21. ve 29. soruların, Tarih Öğretmenliği Testindeki 21. sorunun, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Testindeki 48. sorunun iptal edilmesine ve Coğrafya Öğretmenliği Testindeki 24. sorunun "D" olarak girilmiş olan cevabının "E" olarak, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Testinde "A" olarak girilmiş olan 1. sorunun cevabının "B" olarak değiştirilmesine karar verilmiştir.

Sınavın Coğrafya Öğretmenliği ile Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Testlerinde yer alan bazı sorulara iptal davası açılmış olması sebebiyle bu iki alanla ilgili değerlendirme işlemi idari yargı kararı sonrasında yapılacaktır."

14 Temmuz 2015 Salı

AYM hukuksuzluğa 'DUR' dedi, dersaneler kapatılmayacak

Anayasa Mahkemesi (AYM), onbinlerce öğretmeni, milyonlarca öğrenciyi ve öğretim kurumunu yakından ilgilendiren 1 Eylül'de dershanelerin kapatılmasını öngören yasayı dün oyçokluğu ile iptal etti. AYM'nin iptal kararını yarın Resmi Gazete'de yayımlayarak açıklaması bekleniyor.

Anayasa Mahkemesi (AYM) dershanelerin kaldırılmasını düzenleyen kanun hükmünü iptal etti. Dershanelerin bundan sonra da eğitime devam etmesini sağlayan kararı AYM üyeleri 12'ye 5 oy çokluğuyla aldı. Böylece ‘kapatılacak' denen dershaneler bundan sonra da eğitim vermeye devam edecek. AYM verdiği kararla dershanelerin kapatılmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu tescil etmiş oldu. Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 13, 42 ve 48. maddelerinde yer alan eğitim ve öğretim hakkı ile çalışma hürriyetinin ihlal edildiğini vurguladı.

AKP hükümeti 6528 sayılı Millî; Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la tüm dershaneleri kapatmıştı. 14 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe giren kanunla dershanelerin 1 Eylül 2015'te kapatılması öngörülmüştü. Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa'nın birçok maddesine aykırı olan Kanun'un iptali için AYM'ye iptal başvurusunda bulunmuştu. Kanunun iptali için AYM'ye taşınmasından sonra Mayıs 2014'te başvuru kılavuz ve genelgesi yayımlandı. Bakanlık temmuz ayında dönüşüm başvurularını almaya başladı. İlk grupta dönüşüme başvuran dershane sayısı toplam dershanelerin yüzde 10'unu bulmadı. Okula dönüşen ise sadece 54 kurum oldu. Dershanelerin dönüştürülmesi sürecinde Milli Eğitim Bakanlığı, istemediği kurumları elemek için özel şartlar oluşturmaya başladı.

Rapor tartışma konusu oldu

Geçtiğimiz hafta konuyu gündemine alan Yüksek Mahkeme, tarihte ilk defa AYM Kanunu'nun 43. maddesine dayanarak önündeki bir konu için tarafların görüşünü aldı. Dershanelerle ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı, dershane sahiplerinin oluşturduğu GÜVENDER ve ÖZDEBİR ile dershane öğretmenlerinin kurduğu Pak-Eğitim-İş Sendikası temsilcileri AYM'de sunum yaptı. AYM'de yapılan sunumda, MEB Bakanı Nabi Avcı'nın sorulan sorulara tatmin edici cevaplar veremediği öğrenildi. Avcı'nın özellikle liseden mezun öğrencilerin nerede eğitim göreceğine ilişkin soruları cevaplamakta zorlandığı belirtildi. Sunumun ardından, AYM raportörünün dershanelerin kapatılabileceği yönünde hazırladığı rapor, tartışma konusu oldu. Raportörün, dershanelerin de kumarhaneler gibi kapatılabileceği yönünde belirttiği görüşün kararla birlikte Anayasa'ya uygun olmadığı da tescillenmiş oldu.

ZÜHTÜ ARSLAN DA ‘İPTAL' DEDİ

Geçtiğimiz perşembe yapılması beklenen nihai toplantı ise üyelerden Engin Yıldırım'ın vefatı nedeniyle ertelendi. Dün sabah saatlerinde başlayan toplantı akşam geç saatlere kadar sürdü. Toplantıda, AYM üyeleri 12'ye 5 oy çokluğuyla 17 aydır yürürlükte olan yasanın iptaline karar verdi. Yüksek Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan da iptal yönünde oy kullandı. Mahkeme, değişikliğin Anayasa'nın 13, 42 ve 48. maddelerine aykırı olduğunu vurguladı. Anayasa'nın 13. maddesinde hak ihlallerinin hangi durumlarda sınırlanacağının belirtildiğini kaydeden AYM, söz konusu yasanın bu sınırlara uymadığını belirtti. Yasayla, Anayasa'nın 42. maddesinde düzenlenen eğitim ve öğretim hakkı ile 48. maddede düzenlenen çalışma hürriyetinin ihlal edildiğini ifade etti. Yapılan müdahalede toplum yararı ile doğacak zarar arasında dengenin oluşmadığı ifade edildi. Serbest teşebbüs hürriyeti ve eğitim-öğretim hakkının yasayla engellenemeyeceği kaydedildi. İptal kararı, gerekçe ve muhalefet şerhlerinin yazılmasının ardından Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Kararın ardından, dönüşümü tamamlamayan dershaneler faaliyetine devam edebilecek. Dönüşümü tamamlanan dershaneler ise yeni başvuru yaparak tekrar dersane statüsüne dönebilecek. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin yaşanan süreçte maddi açıdan zarar gören dershane sahipleri ile öğretmenlerinin yaşanan zararın tazmini için dava açacakları öğrenildi.

İptal kararı haklı ve doğal

Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Anayasa Mahkemesi'nin dershaneleri kapatan yasayı iptal kararını Twitter üzerinden şöyle değerlendirdi: “Dershaneleri kapatan yasa, girişim özgürlüğüne açıkça aykırı olduğundan AYM'nin iptal kararı haklı ve doğaldır. Bu yeni dönemde dershanelerin kaliteyi, başarıyı ve dar imkanlı öğrenciye yardımı daha yüksekte tutması haksız tartışmaları azaltacaktır. Eğitimde asıl amaç, öğrencinin dershane desteğine ihtiyaç duymayacağı kalitenin ve başarı grafiğinin okulda sağlanması olmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı dershanelerle uğraşmak yerine okulların eğitim kalitesini yükseltmeyi ve dershane ihtiyacını sonlandırmayı amaçlamalıdır.”

‘Dershane kapatmakla kumarhane kapatmak aynı şey değilmiş'

Dershane yasasını iptal kararı Twitter'da dün gündem oldu. Gazeteci, yazar ve siyasetçilerin karara ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

Aslı Aydıntaşbaş: Bence hukuken doğru karar. Dershaneler, çarpık bir eğitim sisteminin yan ürünü ama... Devletin “pat” diye bir kararla dershane, kurs ya da herhangi bir eğitim girişimini engelleme hakkı yok. Mesele paralel değil demokrasi. Halkı dershanelere mecbur bırakan bu fecaat eğitim sistemini savunmuyorum. Ama sistemi düzeltmeden dershaneyi kapatamazsın.

Sezgin Tanrıkulu: AYM'ye başvurumuzun dersane yasasının iptaliyle sonuçlanması demokrasi adına iyi haber! Hukuk ihlallerine karşı CHP görevini yapıyor, yapacak.

Hakan Şükür: Hukuk ve normalleşme adına önemli bir adım. AYM'nin dershaneleri kapatmaması da sevindirici. Dershane konusunu toplumu bölme adına bir çatışma unsuru olarak kullananlar ne geçmiş oldu elinize? Dershanelerin kapatılma girişimiyle başlayıp sonuçlanan istifa sürecimde bir kez daha Anayasa'ya bağlılığımın haklılığını görmenin mutluluğu.

Yavuz Semerci: Neymiş, kumarhane kapatmak ile dershane kapatmak aynı şey değilmiş...

Deniz Ülke Arıboğan: Eğitimle ilgili kararların güç eksenli gündelik siyasetin dışında ve özerk bir şekilde alındığı bir ülke hayal etmek çok mu zor?

Erdal Türkkan: Anayasa Mahkemesi'nin dershanelerin kapatılması yasasını iptali, bizzat devletin yaptığı önemli bir rekabet ihlalinin sonlandırılmasıdır.

Sedat Laçiner: AYM'nin kararı doğru, çünkü düzenleme müteşebbislik haklarını çiğniyordu ve yasağın nedeni hukuk değil, siyasi düşmanlıklardı.

Dershane Avukatlarından Mehmet Kasap: Bugüne kadar binlerce personel ve dershane mağdur oldu. Hepsi için tazminat davası açacağız. AYM'deki sunumlar sırasında üyeler çok dikkatli şekilde dinlediler. Açıkçası hakperest davrandıkları görülüyor. Teşekkürler. Bu yasakçı yasayı AYM'ye taşıyan CHP'ye teşekkürler. 145 sayfalık müthiş bir dilekçe hazırlamışlar.

11 Temmuz 2015 Cumartesi

MEB'ten 960 liraya yan dal sınavı adayları şoke etti

Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­'nın, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı Yan Dal Uz­man­lık Sı­na­vı için be­lir­le­di­ği 960 li­ra sı­nav üc­re­ti aday­la­rı şo­ke et­ti. Ay­rı­ca sı­na­vı ME­B'­in yap­ma­sı ve kı­la­vuz­da han­gi aday­la­rın gi­re­ce­ği­nin yaz­ma­ma­sı akıl­lar­da so­ru işa­re­ti bı­rak­tı.

Bugün'ün haberine göre, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, Yan Dal Sı­na­vı'nın 22 Ağus­tos'ta ya­pı­la­ca­ğı­nı du­yur­du. Cu­mar­te­si gü­nü sa­at 10.00'da An­ka­ra'da ya­pı­la­cak Yan Dal Uzmanlık Sı­nav baş­vu­ru­la­rı Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­'nın res­mi in­ter­net si­te­sin­den du­yu­ru­la­ca­ğı be­lir­til­di. Aday­lar yi­ne sı­nav bel­ge­si­ni ay­nı sis­tem üze­rin­den te­min ede­bi­le­cek.

Aday­la­ra so­rul­ma­sı bek­le­nen so­ru­lar seç­me­li 100 so­ru ola­rak yö­nel­ti­le­cek. Sı­nav tek otu­rum ola­rak uy­gu­la­na­cak ve 110 da­ki­ka sü­re­cek. So­nuç­lar ise 17 Ey­lül 2015 ta­ri­hin­de açık­la­na­cak.

AS­TRO­NO­MİK RA­KAM

Sı­na­va gir­mek is­te­yen aday­lar ise mad­di açı­dan ol­duk­ça zor­la­na­cak. Aday­lar sı­nav kar­şı­lı­ğın­da Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­'na öde­me­si ge­rek üc­ret 960 li­ra ola­rak be­lir­len­di. Aday­lar bu ra­ka­mı MEB Des­tek Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­'nün an­laş­ma­lı ol­du­ğu ban­ka­la­ra ya­tı­ra­cak.

HE­KİM MA­AŞI­NIN YA­RI­SI

He­kim Ha­re­ke­ti Der­ne­ği Baş­ka­nı Dr. Öz­gür Nif­li­oğ­lu, “Sı­na­va kim­le­rin gi­re­bi­le­ce­ği­ni an­la­mak zor. Ni­te­kim kı­la­vuz­da bu be­lir­til­me­di. Ya­ni kı­la­vuz­da şu aday­lar gi­re­cek di­ye bir ifa­de yok. Bu Yan Dal Uz­man­lık Sı­na­vı'y­sa eğer ne­den ÖSYM'­den Mil­li Eği­ti­m'­e ge­çil­me ka­ra­rı alın­dı? Bu­nu an­la­mak ol­duk­ça gü­ç” di­ye ko­nuş­tu.

Öte yan­dan üc­re­tin 960 li­ra ol­ma­sı­na an­lam ve­re­me­dik­le­ri­ni ifa­de eden Dr. Nif­li­oğ­lu şöy­le de­vam et­ti: “As­ga­ri üc­ret ka­dar sı­nav üc­re­ti mi olur? Bir ha­ta mı var so­ru­su akıl­la­ra ge­li­yor. Çün­kü ger­çek­ten an­la­şı­la­bi­lir bir du­rum de­ğil. He­kim­le­rin al­dı­ğı ma­aş­la­rı or­ta­da. Bu­gün bir he­ki­min sa­bit ma­aşı­nın ne­re­dey­se ya­rı­sı. Bu­nun­la il­gi­li ba­kan­lık­tan açık­la­ma bek­li­yo­ruz.”

SI­NAV­DAN KÂR MI EDi­LE­CEK?

Kı­la­vuz­da sı­na­va han­gi aday­la­rın gi­re­ce­ği yer al­ma­dı. Sı­na­vı ME­B'­in ya­pı­yor ol­ma­sı da akıl­la­ra so­ru işa­ret­le­ri bı­rak­tı. Öte yan­dan sı­nav üc­re­ti­nin 960 li­ra ol­ma­sı aday­la­rı zo­ra sok­tu. Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği (TTB) Mer­kez Kon­se­yi Baş­ka­nı Dr. Be­ya­zıt İl­han, sı­nav be­de­li­nin 960 li­ra ol­ma­sı­nın ol­duk­ça faz­la ol­du­ğu­nu kay­de­de­rek, “Bu ka­dar yük­sek bir olur mu? Üc­re­tin bu ka­dar yük­sek ol­ma­sı­nı ge­rek­ti­re­cek bir du­rum yok or­ta­da. Ha­ki­ka­ten an­la­şıl­ma­sı güç bir du­rum. An­lam ve­re­me­di­ği­miz gi­bi can sı­kı­cı. İn­san­la­rın gir­di­ği sı­nav üze­rin­den kar mı ede­cek­ler” di­ye sordu.

2 Temmuz 2015 Perşembe

Eğitimde tehlike çanları çalıyor: Temel bilimlerde kontenjan dibe vurdu

Temel bilimlerde okuyan öğrenci sayısı dibe vurdu. 2010-2014 arasında öğrenci sayıları biyolojide yüzde 83, fizikte yüzde 86,7 kimyada yüzde 80,7 ve matematikte yüzde 62 oranında düştü.

Bugün'ün haberine göre, Türkiye'de fen fakülteleri bünyesinde yer alan matematik, kimya, biyoloji ve fizik bölümleri adeta alarm veriyor. Son yıllarda bu bölümleri tercih eden öğrenci sayıları neredeyse dibe vurdu.

2010-2014 yılları arasında biyolojide yerleştirilen öğrenci sayısı yüzde 83 oranında düştü. Fizikte yüzde 86,7, kimyada yüzde 80,7 ve matematikte de yüzde 62 oranında düşüş yaşandı.

EN BÜYÜK DÜŞÜŞ FİZİKTE

Biyoloji dalında 2010'da 8 bin 885 olan kontenjan sayısı 2014'te bin 557'ye düştü. Yerleşen öğrenci sayısı ise 7 bin 324'ten bin 242'ye geriledi. En büyük düşüş fizik bölümünde oldu. 2010'da 8 bin 266 olan kontenjan sayısı 2014'te 834'e geriledi. Yerleştirilen öğrenci sayısı 3 bin 611'den 482'ye düştü.

ÖĞRENCİLER YÜZDE 76 AZALDI

Temel bilimlerin 2010'da 35 bin 567 olan kontenjan sayısı, yüzde 78 oranında düşerek 2014'te 7 bin 974'e geriledi. Aynı dönemde yerleştirilen öğrenci sayısı da yüzde 76 oranında azalarak 27 bin 366'dan 6 bin 637'ye düştü.

PROGRAM SAYISI GERİLEDİ

2015 yılında 36 üniversitenin kimya, 31 üniversitenin fizik, 22 üniversitenin biyoloji, 7 üniversitenin de matematik bölümüne öğrenci alınmayacak. Üniversitelerde temel bilimler programlarının sayısı da 241'den 145'e düşecek.

ENDİŞE VERİCİ

Trakya Üniversitesi'nden Prof. Dr. İlker Alp, Türkiye'de bilimin gelişmesi açısından son derece endişe verici bir durumun ortaya çıktığını belirtti. “Bunun sebebi formasyonun kaldırılıp yeniden getirilmesi ve çok sayıda fen fakültesinin açılması” diyen Prof. Dr. Alp, ihtiyaçtan daha fazla öğrenci yetiştiğini, iş sahası olmayınca bu durumun patlak verdiğini kaydetti.

ÖNLEM ALINMALI

Prof. Alp, “Bilimin gelişmesi açısından temel bilimler olmazsa olmaz. Fen gelişmezse de teknoloji gelişmez. Bu anlamda gelişmiş ülkelere bağlı kalmış oluruz. Tedbirleri alarak eğitim ve öğretimin kalitesini artırmalıyız. Bir an önce önlem alınmalı” dedi.

BİLİMİN GELİŞMESİ İMKANSIZ

Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. İrfan Yılmaz öğrencilerin bu bölümlere rağbet göstermediğine dikkat çekti. Yılmaz şunları söyledi: “Dershanede çalışamayacaklar bu da öğrenci sayısını daha da düşürecek. Milli Eğitim öğretmen atamadığı için burada okuyanların öğretmen olma şansı da kalmadı.

SON DERECE KAYGI VERİCİ VE KÖTÜ BİR DURUM

Türkiye'de bilimin gelişmesi açısından son derece kaygı verici ve kötü bir durum. YÖK hata yaptı. Her üniversiteye fen fakültesi açma açma zorunluluğu nedeniyle kalite kalmadı. Bu durumda bilimin gelişmesi imkansız.”

30 Haziran 2015 Salı

Devlet okulları, kurs için özel liselerden öğretmen topluyor

Dershaneler kapatılıyor ancak ihtiyaç bitmedi. Öğrenciler, dershanelerin yerine açılan temel liselere kaçıyor. Devlet okulları ise bunun önüne geçmek için çözüm arıyor: Siparişle öğretmen getiriliyor, hazırlık kursları açılıyor, yayınevleriyle anlaşılıyor. Liselerde merdivenaltı dershaneciliğin maliyeti bin 500 lira.

Dershanelerin kapısına 2 ay sonra kilit vurulacak, zorla kapatılan bu kurumların yerini ise temel liseler alacak. Ancak dershanelere ihtiyaç bitmedi. Üniversite sınavlarında takviye derse ihtiyaç duyan öğrenciler, devlet liselerindeki kayıtlarını bu özel kurumlara aldırmaya başladı. Devlet liseleri ise bu kaçışın önüne geçmek için harekete geçti. Öğrencilerin okulda tutulması için liseler dershanecilik yapacak. İstanbul'da bir lisede eski dershane öğretmenleri öğrencilere kurs verecek, bir başka lise ile anlaşarak öğrencilerine test usulü eğitim verecek, bir başka okulda ise YGS-LYS üniversite hazırlık kulübü açacak.

Dershaneler hâlâ dönüşüm sürecinde, birçoğu temel lise olmayı tercih etti. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılında 12. sınıfa gidecek öğrenciler, dershaneden dönüşen temel liselere adeta akın etmiş durumda. Devlet liselerinde giderek boşalan 12. sınıf sıralarını doldurmak ve öğrencileri kaçırmamak için okul müdürleri farklı yollar deniyor. Henüz resmiyete dökülmemiş ve yasallığı tartışmalı olan bu alternatif yollardan biri İstanbul Kadıköy'de uygulanacak. Okuldaki öğretmenler ders ücreti düşük olduğu için takviye kurs açmak istemedi. Bunun üzerine okul, dershaneden temel liseye dönüşen bir okulla anlaşma yapma yoluna gitti. Temel liseden öğretmenler okulda kurs verecek ve dokümanlar buradan karşılanacak. Okul aile birliği aracılığıyla velilerle fiyat anlaşması yapılacak. Ailelere maddi yük getiriyor diye kapatılan dershanelere karşılık, devlet okullarında bu kurslar adeta merdiven altı faaliyet gösterecek.

VELİLERİN CEBİNDEN BİN 500 LİRA ÇIKACAK!

Beşiktaş'taki bir lisenin okul müdürü de, bir yayıneviyle anlaşma yaptığını söylüyor. Velilerle bin 500 TL'ye anlaşan okul, yayınevinden test ve dokümanlar temin edecek. Öğretmenler de kurs verecek. Okul kursu talep görmediği için öğretmenleri ücretle tutmaya çalışan okul müdürü, velilere “Kaydınızı aldırmayın, seneye bu işi çözeceğiz.” diyor. Kağıthane'de bir imam hatip lisesinin okul müdürü ise YGS-LYS hazırlık kulübü açmayı planlıyor. Öğrencileri bu kulüp üzerinden sınava hazırlamayı düşündüklerini söyleyen okul müdürü, öğrencilerin temel liselere nakil krizini bu yöntemle çözmeyi amaçlıyor. Yine Kağıthane'de bir başka okulun müdürü, kursa ilgi çekmek için ‘öğretmenini seç' kampanyasıyla kaçışı engellemeyi amaçladığını belirtiyor. Şişli'de bir lisede devlet okulundaki kurslar ağustosta başlayacak. Okul müdürü ağustosta ders başı yapmaları için öğretmenleri ikna etmeye çalışıyor. Öğretmenlere devletin ders başına vereceği 19 liraya ek olarak, okul aile birliğinin desteğiyle 12 lira destek sözü veriyor. Böylece bir ders ücreti 31 liraya çıkacak.

22 Haziran 2015 Pazartesi

LYS'de fizik kolaydı biyoloji zorladı

Üniversiteye girişte ikinci adım olan Lisans Yerleştirme Sınavları'nın (LYS) son oturumlarından LYS-2 Fen Bilimleri sınavı dün gerçekleşti.

420 bin 732 kişinin ter döktüğü sınavda adaylar fizik, kimya ve biyoloji testlerinden sınav oldu. Adaylar, biyolojinin geçmiş yıllarda çıkan sorulara nazaran zor olduğunu söylerken fizik testini kolay buldu. FEM Yayınları Kimya Yayın Kurulu, öğrencilerden aldıkları bilgiye göre kimyasal türler arasındaki etkileşim sorusunun 2 cevaplı ve çözünürlülük dengesiyle ilgili soruda da cevabın olmadığı için 2 sorunun hatalı olduğunu söyledi.

15 Mart'ta başlayan sınav maratonu bugün yapılacak LYS-3 Edebiyat-Coğrafya sınavı ile sona erecek. 772 bin 734 adayın gireceği sınav, saat 10.00'da başlayacak. LYS-3'te, Türk Dili ve Edebiyatı testi ile Coğrafya-1 testi yer alacak. Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) LYS-2 ve LYS-3 sorularını bugün saat 16.00'da açıklayacak. Soruların sadece yüzde 20'si kamuoyu ile paylaşılacak. Ancak adaylar soruların tamamını şifreleri ve TC kimlik numaraları ile girdikleri sınavların soru kitapçıklarını ve cevap kâğıtlarını görebilecek.

Bu yıl tercihler 6-14 Temmuz arasında yapılacak. Kayıtlar ise 3-7 Ağustos arasında gerçekleştirilecek. Geçen yıl bazı üniversitelerde uygulanan e-kayıt sistemi, bu yıl tüm devlet üniversitelerinde kullanılacak. Bu kayıt şeklini adaylar isterlerse yapabilecek.

15 Haziran 2015 Pazartesi

LYS soru ve cevapları açıklandı

ÖSYM, LYS-4 ve matematik sınavı (LYS-1) sorularının yüzde 20'sini "Temel Soru Kitapçıkları" adı altında internet adresinden paylaştı.

Yabancı dil sınavı (LYS- 5) sorularının yüzde 20'si ise bugün saat 19.00'da duyurulacak. ÖSYM'nin internet sitesinden "2015-LYS: Sosyal Bilimler Sınavı, Matematik Sınavı ve Yabancı Dil Sınavının Temel Soru kitapçıklarında yer alan soruların yüzde 20'sinin yayımlanması ve ÖSYM Aday İşlemleri Sisteminden adayların erişimine açılması" başlığıyla açıklama yapıldı.

Açıklamada, 2015-LYS kapsamında uygulanan sosyal bilimler sınavı (LYS-4) ile matematik sınavının (LYS-1) tamamlandığı belirtildi.

"Sosyal bilimler sınavı (LYS-4), matematik sınavı (LYS-1) ve yabancı dil sınavında (LYS-5) yer alan her bir test için soruların tamamından rastgele seçilen yüzde 20'sinin "Temel Soru Kitapçıkları" adı altında, hiçbir telif bedeli talep edilmeksizin ÖSYM'nin internet sitesinden kamuoyunun erişimine açılacak" ifadesine yer verilen açıklamada, LYS-4 ve LYS-1 sorularının yüzde 20'si paylaşıldı.

SORU VE CEVAPLAR İÇİN TIKLAYINIZ

12 Haziran 2015 Cuma

LYS'de bunlara dikkat!

Üniversiteye giriş sınavlarının ikincisi önümüzdeki hafta sonu başlıyor. Psikolojik danışman ve rehberlik uzmanı Osman Gültekin, sahip olduğu bilgi birikimini, doğru şekilde ve belirlenen zaman diliminde kullanabilmesi için öğrencilere sınav stratejileri sunuyor.

Gültekin, sınav sürecinde rakiplerine fark atmak isteyen öğrencilere şunları öneriyor: “Sınava en iyi bildiğiniz ve en çok sevdiğiniz bölümden başlayın. Soruyu anlamadan çözüm geliştirmeyin. Soruyu cevaplarken doğru cevap olmayacak şıkları eleyin. Birden fazla şık arasında tereddütte kalırsanız size en yakın gelen cevabı işaretleyin. Soruyu okuduğunuzda cevap bilinçaltında hemen beliriverir. Gelen ilk cevap genellikle doğrudur. Soruların cevaplarını kontrol ederken mümkün oldukça cevap şıklarınızı değiştirmeyin. Yapamadığınız soru ile karşılaşınca paniklemeyin. Sınavın kontrolünü elinizden kaçırmayın. Mantıklı hareket edin ve yapamadığınız sorulara işaret koyun. Yapamadığınız sorulara sonradan tekrar döndüğünüzde daha kolay cevaplandıracağınızı göreceksiniz. Sınav sırasında gereksiz düşüncelere dalmayın. Sınav sonucu ile ilgili olumsuz yorumlamalar yapmayın. Soruyu anlayıp çözüme odaklanın. Sorularla savaşmayın. Kodlama yöntemini kullanarak sınavlarda yüksek verim alabilirsiniz. Çözmüş olduğunuz soruları gruplar halinde optiğe kodlayın. Sınavda zamanı dengeli bir şekilde kullanın. Bölüm bölüm tahmini ne kadar zaman ayıracaksanız onu önceden planlayın ve o zaman diliminde o bölümleri bitirmeye çalışın. Zamanı sonuna kadar kullanın. Soruları daha rahat muhakeme etmek, olaylar arasında bağlantılar kurmak için sınav esnasında zihninizi dinlendirin. Ara sıra düzenli bir derin nefes uygulaması yapın.”