31 Ekim 2015 Cumartesi

YÖK, özel üniversiteleri devletleştirme yetkisi istiyor

Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK), internet sitesinde yayınladığı özel üniversitelerle ilgili yönetmelik değişiklik taslağı, yeni bir tartışma başlattı.

Taslak, kamuoyunda ‘özel üniversitelere el koyma planı' olarak değerlendirildi. Buna göre yeni düzenlemeyle, YÖK'e darbe dönemlerinde bile verilmeyen yetkiler veriliyor. Skandal taslak, üniversitelere gönderilerek görüş istendi. Bu şekilde hayata geçmesi halinde, özel üniversiteler basit gerekçelerle geçici veya tamamen kapatılabilecek. Geçici olarak kapatıldığında rektör ve mütevelli heyeti başkanının görevi sona erecek ve yönetim aynı ildeki bir devlet üniversitenin rektörüne verilecek. Tamamen kapatma durumunda ise adeta vakfın malına el konularak özel üniversite devlete geçecek. Tüm akademisyenler ve idari çalışanların sözleşmesi feshedilecek. Öğrenciler ise aynı ücreti ödeme koşuluyla o ildeki devlet üniversitesinde öğrenimine devam edebilecek. YÖK'ün 3 Kasım 2015 tarihine kadar tartışmaya açtığı ve üniversitelerden görüş istediği taslaktaki düzenlemeler mali, yönetim ve akademik anlamda özerk olan üniversiteleri adeta devlete bağlayacak. YÖK tarafından yapılmak istenen değişiklikler daha önce kanun hükmünde kararname ile Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik yapılarak hayata geçirilmek istenmişti. Ancak CHP'li vekiller, Anayasa'nın ilgili maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne gitmişti. Mahkeme, bu hukuksuz düzenlemeyi iptal etmedi. Bunun üzerine YÖK yeni bir taslak hazırladı.

üniversiteler, yandaş vakıflara devredilebilir

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği

(ÜNİVDER) Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, bu şekilde skandal bir taslak hazırlanmasına sert tepki gösterdi. Taslağın, üniversitelerin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi duracağını belirten Yeşildere, şunları söyledi. “Bu yönetmelik, akademik standartları yükseltmek için yapılmamış. Taslak böyle geçerse, kolayca üniversiteler kapatılabilir. Bu kargaşa döneminde gözden kaçırılmaya çalışılıyor. Ses çıkartılması gerekiyor. Bu yönetmelikle üniversiteleri devletleştiriyorsunuz. Güç sahibi iktidar, ters düştüğü kişilerin üniversitelerine el koyabilir ve kendi yandaş vakıflarına devredebilir.”

İşte skandal taslak:

‘Üniversiteler, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı eylemlerin odağına geldi' bahanesiyle tamamen kapatılabilecek.

Özel üniversiteler akademik, idari, mali ve ekonomik konularda YÖK'ün denetimine tabi olacak, üniversitelerin özerkliği ortadan kalkacak.

Özel üniversiteler yıl içerisinde belirli bir döneme bağlı olmaksızın her zaman denetlenebilecek.

Üniversitenin yönetim organındaki değişiklikler ve mali tablo değişimleri en geç bir ay içinde YÖK'e bildirilmezse, üniversitelere karşı geçici kapatmaya kadar giden önlemler alınabilecek.

Daha önceden YÖK'ün denetim yetkisi olmadığı mali ve ekonomik durum bahane edilerek üniversitelerin program açma, akademik birim kurması 1 yıl süreyle engellenecek.

Denetim ve inceleme sırasında işbirliği yapılmaması, bilgi ve belge verilmemesi halinde üniversitenin öğrenci alımı 2 yıla kadar yüzde 40 oranında azaltılabilecek ya da tamamen durdurulabilecek.

Maliye Bakanlığı'nın da görüşüyle mali durumunun zayıf olduğu iddiasıyla özel üniversitelerin faaliyeti 3 yıla kadar durdurulabilecek.

Kapatılan üniversitenin taşınır ve taşınmaz tüm malları ile tüm ayni ve nakdi hakları devrolduğu üniversiteye geçecek.

Yönetmelikle Bakanlar Kurulu kararıyla Hazine'ye veya kamu tüzel kişilerine ait arazi ve tesisler tahsis edilebilecek. Böylece iktidara yandaş vakıflara arazi verilmesi kolaylaşacak.

27 Ekim 2015 Salı

Takviye kurslarda ‘öğretmen yönlendirme' iddiası

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) genelgeyle yasaklamasına rağmen bazı okullarda takviye kursları için ailelerden hâlâ para istenmeye devam ediyor.

Ayrıca bununla birlikte kurslarda yeni sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. Ankara'da bir Anadolu lisesinde görev yapan eğitimcinin takviye kurslarıyla ilgili şikâyet mektubundaki iddialar bu sorunları gözler önüne serdi. Mektupta, “Kurslarda öğretmene devletin verdiği kurs ders ücreti yanında okulun mezunlar derneğinden de ödeme yapılmaktadır. Kaynak parası adı altında öğrencilerden 2 bin 500 lira para toplanmaktadır. Açılan kurslara öğretmen seçimleri, öğrencilere idareci odalarındaki bilgisayarlarda yönlendirme ile tercih yaptırıldı. Böylece bazı öğretmenler ön plana çıkartıldı. Müdür yardımcısı kurslarda kendine 10 ve 11. sınıflarda hafta içi olmak üzere 15 saat ders aldı. Bu kursları 15.30 ile 17.30 saatleri arasında yapmaktadır.” denildi. Bu iddialar ‘takviye kursları rant kapısına mı dönüşüyor' sorusunu akıllara getirdi. Eğitim sendikaları da bazı okullardan bu yönde şikâyetler alındığını belirtti.

Takviye kurslarıyla ilgili kendilerine çeşitli şikâyetler ulaştığını belirten Aktif Eğitim-Sen Genel Başkanı Osman Bahçe, bakanlığın acilen açtığı yaraları tedavi etmesi gerektiğini kaydetti. Bahçe, böyle bir şeyin iyi öğretmen, kötü öğretmen kavramını ortaya çıkartacağını ve okullar için felaket olacağını söyledi.

20 Ekim 2015 Salı

Dershane anasınıfında!

Dershaneleri bitirme planıyla yola çıkan MEB, sonunda dershaneleri anasınıfına kadar indirdi. İlkokul ve anasınıfında açılacak dershanenin mevzuattaki adı kulüp oldu. Fiyatlar yıllık 900 TL'yi buluyor.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ‘ya dönüş ya kapan' diye baskı yaptığı dershaneler ‘kapanacak' derken kayıtdışı olarak artmaya başladı. MEB'in yayımladığı ‘Kurs ve Çocuk Kulüpleri Yönergesi'yle takviye kurs anasınıfına indi.

BU YIL İLK KEZ UYGULANIYOR

Geçen yılın sonunda yayımlandığı için bu yıl okulların açılmasıyla ilk kez uygulanan yönerge, bir anlamda dershane sistemini anasınıfına kadar indiriyor. Yönerge; ortaokul ve liselerden sonra MEB bünyesinde ilkokul ve anasınıfında da takviye kurs verilmesini öngörüyor.

GÜNDE 1 SAATLE BAŞLADI

Kursun çerçevesi mevzuatta ‘Okul öncesi eğitim kurumları ile ilkokullara devam eden çocukların, eğitim saatleri dışındaki zamanlarda ilgi alanlarına yönelik sosyal, kültürel, sanatsal, sportif ve bilimsel alanlarda' denilerek geniş şekilde çiziliyor. İlkokul ve anasınıfı öğrencilerini kapsayan yönergeye göre, kurs grupları 10'ar kişilik belirlenecek. Kurs her gün en az 2 en fazla 6 saat olabilecek. Öğrenci mevzuatta ‘bilimsel alan' olarak tanımlanan takviye dersi günde 1 saat alabilecek. Devam zorunluluğu bulunan kurslar sadece resmi tatillerde çalışmayacak. Okullar kurslar için dışarıdan hoca da tutabilecek.

YILLIK 900 TL

İlk kez başlayan uygulamada ilk örnekler de İstanbul'da ortaya çıktı. Kursların fiyatları normal dershane fiyatlarını aratmıyor. İstanbul Sarıyer'deki iki ilkokulda öğrenciler aylık 100 TL vererek bu kurslara katılıyor. 9 ay süren kursun toplam fiyatı yıllık 900 TL'yi buluyor.

OKUL KURSU MU DERSHANE Mİ?

MEB'in dershaneyle imtihanı sürüyor. Dershaneleri bitirme planıyla yola çıkan bakanlığın orta okul ve liselerde okul kursu adıyla dershaneler kurduğu ortaya çıkmıştı. MEB'in kurduğu dershanelerin normal dershanelerden en önemli farkı kayıt dışı olması. Yani bu kurslar her hangi bir vergi vermiyor. Meslek liselerinde ücretsiz olduğu için okul öğretmenlerinin verdiği kurslar Anadolu ve fen liselerinde dışarıdan tutulan özel hocalar tarafından veriliyor. Ancak fiyatları da bu ölçüde yüksek oluyor. Kurslarda fiyatlar 500-3000 TL arasında değişiyor.

15 Ekim 2015 Perşembe

E-YDS sınava giriş belgeleri hazırlandı

17 Ekim'de yapılacak Elektronik Yabancı Dil Sınavına (e-YDS) başvuran adayların, sınava girecekleri bina ve salonlara atanma işlemleri tamamlandı.

Adaylara Sınava Giriş Belgesi gönderilmeyecek. Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren Sınava Giriş Belgesini, T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) "https://ais.osym.gov.tr" internet adresinden edinecekler. Belgenin üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacak. Adayın fotoğrafının bulunması zorunlu olan giriş belgelerinin yazıcıdan dökümünü alınırken belge üzerinde fotoğrafların görünür olması gerekiyor. Adaylar, internetten edinecekleri bu belgelerinin renkli ya da siyah-beyaz çıktılarını sınav günü yanlarında bulundurmak zorunda.

Adayların sınava girebilmeleri için Sınava Giriş Belgesinden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları zorunlu olacak.

e-YDS elektronik ortamda yapılacağından, adaylar sınavda uygulanacak ara yüzleri sınav öncesinde tanımak ve sisteme aşinalık kazanmak için ÖSYM'nin internet adresinden e-sınav uygulamasından yararlanabilecek.

(ANKA)

13 Ekim 2015 Salı

MEB ile temel liseler arasında kriz çıktı: Bakanlıktan temel liselere tehdit

MEB ile temel liseler arasında kriz çıktı. Temel liseler, 3 ders sınırının kaldırılmasını istedi ve “Öğrenci yok” diye bakanlığa tepki gösterdi. Bakanlık bürokratları ise “Kimleri kaydettiğinizi, ne iş yaptığınızı biliyoruz” diye tehditler savurdu.

Bugün'ün haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), geçtiğimiz hafta dershaneden temel liseye dönüşen kurumların sahipleriyle bir araya geldi. MEB Şura Salonu'nda gerçekleşen toplantıda yaşananlar gün yüzüne çıktı. Sektör temsilcilerinin sıkıntılarını anlattığını söyleyen GÜVENDER Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı, Bakanlık bürokratları ile kurum sahipleri arasında tartışmalar yaşandığını kaydetti.

Kılcı, “Temel liseler 3 ders sınırının kaldırılmasını istedi. İnsanlar zorda. ‘Temel lise diye tutturdunuz. Öğrenci yok' diye kişiler yapılanlara tepki gösterdi.

Bakanlıktakilerin de ‘Kimleri kaydettiğinizi, ne iş yaptığınızı biliyoruz' demesi ciddi tartışmalara neden oldu” dedi.

TEK UMUTLARI MEZUNLAR

Dönüşen kurumların ayakta kalmakta zorlandığını belirten Kılcı, sektörün mezun gruplarına umut bağladığını anlattı. Kılcı, “Kredi çekenler var. İnsanlar yetiştiremiyorlar. Bazıları mezun gruplarla ayakta kalacak. Onlar da giderse en güçlü kurumlar bile çok zorlanır” ifadesini kullandı.

KAYITLAR DA DENETİMDE

Bakanlığın özel eğitimi defterden silmeye çalıştığını söyleyen Kılcı şöyle konuştu: “Kurslar öğrenci bulamıyor. Müfettişler sürekli denetim yapıyor. Toplantıda ‘Kurslarla ilgili açıktan kayıt yaptığınızı biliyoruz' dediler. Hem dershane isteme, temel liseye dönüştür. Sonra da ‘Ne iş yaptığınızı biliyoruz' diye konuştular.”

YARDIM İSTEDİLER

PAK Eği­tim İş Sen­di­ka­sı Ge­nel Baş­ka­nı Ab­dul­lah Ka­yış­kı­ran “Bi­zim üye­miz de­ğil­ler ama bi­zi ara­yıp ne ya­pa­ca­ğı­mı­zı şa­şır­dık. Bi­ze ‘Ne iş yap­tı­ğı­nı­zı bi­li­yo­ruz. On­lar bu­nu is­te­di­le­r' di­ye dert yan­dı­lar. Ül­ke ge­ne­lin­den gel­miş­le­r” di­ye ko­nuş­tu.

10 Ekim 2015 Cumartesi

Radyocu olmak isteyenlere müjde!

Fatih Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FÜSEM) Samanyolu Yayın Grubu ile ortaklaşa Uygulamalı Radyo Programcılığı kursu açtı. Kursta sesine ve yeteneğine güvenen geleceğin radyocu adaylarına mesleğin incelikleri sektörün uzman isimleri tarafından öğretilecek.

“Ulusal kültür için pek lüzumlu olduğu gibi, arsıulusal ilgiler bakımından da yüksek değeri belli olan radyo işine önem vermeniz çok yerinde olur. “ Mustafa Kemal Atatürk'ün 1935 yılının 1 Kasım günü TBMM, 5. Dönem 1. Toplanma Yılını Açarken söylediği bu söz bugün de geçerliliğini koruyor. Gelişen teknolojiler her ne kadar hayatımıza yeni alışkanlıklar getirmiş olsa da radyo geçmişte olduğu gibi günümüzde de insanlara hitap etmeyi sürdürüyor. Yapılan araştırmalar, Türkiye'de her 5 kişiden 3'ünün (yüzde 60) radyo dinlediğini gösteriyor. Radyo dinleyicileri hafta içinde günde ortalama 4, hafta sonlarında ise günde 3 saat süreyle radyo başında kalıyor. Hafta içinde radyo dinlemenin en yoğun olduğu saatler 09.00-12.00, hafta sonları ise 12.00 ile 15.00 arası oluyor.

SAMANYOLU YAYIN GRUBU İLE ORTAK PROJE

Fatih Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FÜSEM) Samanyolu Yayın Grubu ile ortaklaşa Uygulamalı Radyo Programcılığı kursunu faaliyete geçirdi. Mesut Baran, Asım Yıldırım ve Kemal Gülen'in seminer vereceği kurs kapsamında öğrenciler Samanyolu Yayın Grubunun stüdyolarında teknik imkanları inceleyip bunlardan faydalanabilecek. Haftalık 5 saat eğitimin planlandığı kurslar 24 Ekim Cumartesi günü başlayacak. Programla ilgili detaylı bilgiye http://fusem.fatih.edu.tr sayfasından ulaşılabiliyor.

3 Ekim 2015 Cumartesi

Herkes eve onlar okula

Okulların açılmasıyla birlikte Suriyeli öğrenciler de ders başı yaptı. Türkiye'de okul çağındaki Suriyeli çocuklar, Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullarda eğitim alıyor.

Hürriyet'in haberine göre, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki çocuk ve gençler, Suriyeli ve Türkiye'den öğretmenler eşliğinde, 15.30-20.30 saatleri arasında derslere devam edecek. Fakat uzmanlara göre, Suriyeli öğrencilere böyle bir imkân tanınması olumlu olsa da belirlenen saatler özellikle ilkokul öğrencileri için uygun değil. Öğrenme açısından zihnin ve bilincin en açık olduğu zaman daha çok öğleden önce olduğu için, 15.30-20.30 saatlerinde okula gitmek bazı riskler doğurabilir. Çocuğa günlük faaliyetlerini yapmasında zorluk yaşatabilir.

Saat 20.30 küçükler için geç

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın, “Okula devam etme imkânının verilmesi doğru. Ancak ders saatleri riskler doğurabilir. Öğrenme açısından zihnin ve bilincin en açık olduğu zaman, daha çok öğleden öncedir. Geç saatlerde eğitim, dikkati toplama ve verimli öğrenme konusunda sorun yaratabilir.” diyor.

Fırsat eşitliği sağlamıyor

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Ekber Şahin de, çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin eğitim hakkına ilişkin 28 ve 29'uncu maddelerine göre sınırlarımız içindeki çocukların, T.C vatandaşı olanlarla aynı haklara sahip olduğunu vurguluyor. “Yani kendi çocuklarımız için bu saatler uygun değilse, diğerlerine de uymayabileceği düşünülmeli.” İfadelerini kullanıyor

Psikolog Prof. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu, ilkokulların akşam saatinde ders yapmaması gerektiğinin altını çizerken, Klinik Psikolog Ece Oral Albayrak da, zaten verilen iki saatlik eğitimden göçmen çocukların okullarda normal eğitim alanlar kadar faydalanmalarını beklememek gerektiğini belirtiyor. “Bunu, sistematik bir eğitimden ziyade yaşadıkları travmadan sonra hayata yeniden uyum sağlamaları için gösterilen bir çaba olarak görmek daha iyi olabilir.” ifadelerini kullanıyor.

1 Ekim 2015 Perşembe

MEB, savaşa hazırlanıyor!

Ardı ardına hukuk skandallarına imza atan Milli Eğitim Bakanlığı, birçok davayı kaybedince strateji değiştirdi. Bakanlık bünyesinde avukatların da görev alacağı hukuk büroları kurularak hukuksuzluklara kılıf aranacak.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) il ve ilçe müdürlükleri yönetmeliğinde yaptığı değişiklikler Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelik değişikliği ile il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde hukuk büroları kurulacak.

HUKUK SKANDALLARI MECBUR BIRAKTI

Peki, bakanlık neden aniden böyle bir karar aldı? Her yıl yapılan sistem değişiklikleri, öğretmenlere yönelik hak ihlalleri, hatalı sorulara açılan davalar, okul müdürlerini atamada yandaş kriterler ve son olarak dershane ve okul baskınları ile birçok hukuk skandalına imza atıldı. Hukuk skandalları başta Anayasa Mahkemesi (AYM) olmak üzere, Danıştay ve idare mahkemelerinden dönünce zor durumda kalan bakanlık strateji değiştirme kararı aldı.

AVUKATLAR DA GÖREV YAPACAK

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliği ile bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde hukuk büroları kurulacak. Değişikli ile daha önce sadece il milli eğitim müdürlüklerinin bünyesinde müfettişlerin eğitim soruşturmalarını yürüttüğü ve öğretmenlerin ifadelerini aldığı hukuk bürolarına artık avukatlar da alınacak. İl müdürlüklerindeki bürolarda birden fazla avukat olacak.

DEĞİŞİKLİK NE ANLAMA GELİYOR?

MEB'in hukuk büroları hamlesinin iki sebebi var. Birincisi eski davalardan alınan mağlubiyetlerin tekrarlanmasını engellemek. İkincisi ise bundan sonraki hukuksuzluklarda MEB'in elini güçlendirecek argümanlar toplamak. Son yıllarda milli eğitim yöneticilerinin tamamını iktidara yakın isimler atayarak birçok hukuk ihlali yapan bakanlık, özellikle dershanelere uygulayacağı hukuksuz baskınların kılıfını bürolarda hazırlamayı planlıyor.

Hukuksuzluğun boyutu çok büyük

“Hukuk bürosu açılması demek yapılan hukuksuzlukların boyutunun büyüdüğünü, içinden çıkılmaz hale geldiğini gösteriyor. Yapılan hukuksuzların bir yansımasıdır bu. Önümüzdeki süreçte hukuk büroları da kurtaramayacak bakanlığı.”

Topu il müdürlerine atmak istiyorlar

“Merkez teşkilatı hukuka uymayan bakanlığın taşrada hukuk bürosu kurmasının bir anlamı yok. Bakanlık hukukun neresinde ki? MEB uygulamadığı binlerce dava sebebiyle hukuk özürlü bir bakanlık haline gelmiştir. Bakanlık, topu merkez teşkilatlardan il ve ilçe teşkilatlarına atmak istiyor.”

65 BİN DAVA VAR

Eğitim uzmanlarının verdiği bilgiye göre; okul müdürlerinin hukuksuz görevden alınması, atamalar, görevden almalar başta olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı hakkında açılmış 65 bin dava halen devam ediyor.