29 Aralık 2015 Salı

Fatih Projesi satılığa çıktı

Milli Eğitim Bakanlığı, Fatih Eğitim Projesi kapsamında öğrencilere 750 bin tablet dağıttı. 10 milyon 600 bin tablet daha dağıtılacak. Bazı öğrenciler ise tabletleri satışa çıkardı. Tabletler, internette 350 ila 500 TL arasında satışa sunuluyor.

Milli Eğitim Bakanlığı,Türkiye'nin bilişimteknolojisinde bir üs olması için Fatih Projesi'ni hayata geçirdi. Proje kapsamında öğrencilere şu ana kadar yaklaşık 750 bin tablet dağıtıldı. 2020 yılına kadar da 10 milyon 600 bin tablet daha dağıtılacak.

MEB'DEN ALDIM, HİÇ KULLANMADIM

Özgür Düşünce'nin haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı'nın dağıttığı tabletler internette satışa çıkarıldı. General Mobile E tab 4 ve E tab 5 modelli tabletler, 350 ila 500 lira arasında satışa sunuluyor. Satıcıların büyük kısmı ilanlarda MEB'in dağıttığı tabletler olduğuna değinmezken, bazı ilanlarda ise bu durum açıkça yer alıyor. İlanlarda şu ibarelerin yer alması dikkat çekti:

“MEB'in dağıttığı tablettir, daha bir yılı bile dolmadı. Tabletin MEB'le hiçbir ilişkisi kalmamıştır. İsterseniz tabletin arkasındaki MEB ve Fatih yazısını sildirebilirsiniz”, “Fatih projesinden okuldan verilen tablettir. Kesinlikle sorunsuz çalışmaktadır. Format atılması gerekiyor. Çünkü açılınca öğrenci no girilmesi isteniyor.”, “Fatih Projesi kapsamında dağıtılan e-tab 4. Tableti hiç kullanmadım. Tablete facebook, instagram gibi bütün uygulamaları yükledim.”

OKULDAN ATILMA GEREKÇESİ

Bakanlık tablet dağıtımında öğrencilere tabletin sorumluluğu ile ilgili uyarılarda bulunuyor. Tabletin güvenliğinden tamamen öğrencinin sorumlu olduğu belirtilen uyarılarda, “Çalınma/ kaybolma durumunda en yakın polis karakoluna giderek işlem yaptırmanız gerekmektedir. Aksi taktirde hakkınızda Ortaöğretim Disiplin Yönetmeliğinin 4. Maddesi ‘Örgün eğitim dışına çıkarma cezasını gerektiren davranışlar' H maddesi gereği ‘Okulun taşınır veya taşınmaz mallarını kasıtlı olarak tahrip etmek' maddesine uygun şekilde işlem yapılacaktır” ifadesi yer alıyor. Disiplin yönetmeliğinin 4/h maddesi gereği öğrencinin örgün eğitimle ilişiğinin kesileceğinin altı çiziliyor.

2014'TE BİTMESİ GEREKİYORDU

Velilerin tablet sattığı Meclis gündemine de geldi. Meclis Genel Kurulu'nda Fatih Projesi'ne değinen MHP Ankara Milletvekili Zuhal Topcu, “Fatih Projesi'ni hatırlayanınız var mı? 2014 yılında FATİH Projesi'nin bitmesi gerekiyordu ama şu anda kimse bahsetmiyor. Ne durumda, biliyor musunuz? Ne kadar para harcandı? O kaynaklar nasıl bölüştürüldü ve şimdi durumu nedir? Ve hani birkaç yıl önce de bitmesi gerekiyordu. Hani içeriğinde 5'inci sınıftan 12'nci sınıfa kadar her öğrenciye bir tablet dağıtılacaktı ve her sınıfa da etkileşimli tahta dağıtılacaktı, ne oldu onlar?” diye sordu.

MÜDÜRLER İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYOR

Öğrenciler dağıtılan tabletlerin internette satıldığını ifade eden Zuhal Topcu, “Şimdi, sahibinden.com sitelerinde çocukların o dağıtılan tabletleri belli bir oranda sattığına şahit oluyoruz. Okul müdürlerinin bunları bizzat takip ettiklerini de biliyoruz. Evet, ne artık okul müdürleri ne de artık öğrenciler işin içinden çıkabiliyor” diye konuştu.

PROJENİN TUTMAYACAĞI BAŞINDAN BELLİYDİ

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, projenin böyle olacağını en başından söylediklerini ifade etti.

Koncuk, “Bilgisayar destekli eğitim yapılsaydı, kimse bu tabletleri satmazdı. Kapısı, camı kırık okullarda bilgisayar altyapısı olur mu? Fatih Projesi miting meydanlarında söylenmiş bir projeydi” dedi.

İŞE YARAMADIĞINI DÜŞÜNEN TABLETLERİ SATIYOR

Fatih Projesi için gerekli altyapının da yapılamadığını aktaran İsmail Koncuk, “Rakamlar meydanda, kaç öğrenciye tablet dağıtılacaktı, kaçına dağıtıldı? Ayrıca akıllı tahtalar bütün sınıflara yapılamadı. Materyalleri oluşturulamadı. Başarısız bir süreç yönetimi oldu. İşe yaramadığını düşünen öğrenci veya veliler de tabletleri sattılar” şeklinde konuştu.

19 Aralık 2015 Cumartesi

El yazısında karar öğretmenin

Veli, öğrenci ve eğitimcilerin şiddetle karşı çıktığı el yazısı tekniğiyle ilgili son kararı öğretmenler verecek. MEB'in öğretmenlere yapacağı anket sonucunda el yazısı konusunda ‘devam' ya da ‘tamam' sonucu çıkacak.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), uygulanmaya başlandığı günden bu yana verimliliği tartışma konusu olan okullardaki bitişik eğik yazı (el yazısı) uygulamasını mercek altına aldı. Yaklaşık 10 yıldır okullarda uygulanan teknikle ilgili velilerden gelen ‘El yazısı kaldırılsın' taleplerini değerlendiren bakanlık, ilkokul ve ortaokul düzeyinde bitişi eğik yazı kullanımının değerlendirilmesi amacıyla ‘Bitişik Eğik Yazı Kullanımının Değerlendirilmesine Yönelik Anket Formu' hazırladı.

ANKETTE 17 SORU VAR

Öğretmenler, anket çalışmasına MEBBİS sistemi üzerinden ulaşıp sorulara cevap verebilecek. 17 sorunun yer aldığı anket formunda öğretmenlere “Ders dışındaki bireysel yazışmalarınızda hangi yazı türünü tercih ediyorsunuz” şeklinde bir soru yönelten bakanlık, bitişik eğik yazıyı mı yoksa dik temel yazıyı mı öğretmenin daha kolay olduğunu sordu. Cevap şıklarında ise ‘hiç katılmıyorum', ‘katılmıyorum', ‘kararsızım', ‘katılıyorum', ‘tamamen katılıyorum' seçenekleri bulunuyor.

UYGULAMANIN DEVAMI AÇISINDAN ÖNEMLİ

Bakanlık ayrıca ‘Ders kitaplarındaki yazılarda bitişik eğik yazı kullanılmalı', ‘Öğrenciler bitişik yazıyla daha kolay yazı yazmaktadır. Öğrenciler bitişik eğik yazıyı severek yazmaktadır', ‘Bitişik eğik yazı uygulamasına diğer eğitim kademelerinde (ortaokul ve lise) devam edilmelidir', ‘Bitişik eğik yazı uygulaması öğrencilere ayrı bir ders kapsamında öğretilmelidir' şeklindeki önerilere öğretmenlerin bakışını sordu. Anket çalışmasında öğretmenlere, ‘uygulamanın devamlılığı açısından vereceğiniz cevap önem arz etmektedir' uyarısı yapıldı.

PRATİKTE KARŞILIĞI YOK

Aktif Eğitim Sen Başkanı Osman Bahçe: MEB'in bitişik eğik yazı tekniğini uygulamadan önce öğretmenlere ‘yapılsın' ya da ‘yapılmasın' diye sorması gerekirdi. Şimdi her şey bitmiş, ortada bir enkaz var ve bu enkazın kaldırılması sorumluluğunu öğretmenlere yıkmak istiyorlar. Bu yazı tipi insan beyninin çalışma sistemiyle uyumlu olduğu tezinden hareketle getirilmişti. Ancak ilkokul 1 ve 2'inci sınıfta eğitim verildikten sonra üst sınıflarda bu yazı tipi zorunlu değildi. Ayrıca hem MEB'in kitaplarında hem de piyasadaki kitaplarda normal yazı kullanılıyor. Yani el yazısının pratikte bir karşılığı yok. Maalesef bu uygulama sebebiyle çok kötü yazısı olan bir nesil yetişti. Ama zararın neresinden dönerseniz kârdır.

17 Aralık 2015 Perşembe

Karar öğretmenin el yazısında

Veli, öğrenci ve eğitimcilerin şiddetle karşı çıktığı el yazısı tekniğiyle ilgili son kararı öğretmenler verecek. MEB'in öğretmenlere yapacağı anket sonucunda el yazısı konusunda ‘devam' ya da ‘tamam' sonucu çıkacak.

Meydan Gazetesi'nden Burak Kılıç'ın haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), uygulanmaya başlandığı günden bu yana verimliliği tartışma konusu olan okullardaki bitişik eğik yazı (el yazısı) uygulamasını mercek altına aldı. Yaklaşık 10 yıldır okullarda uygulanan teknikle ilgili velilerden gelen ‘El yazısı kaldırılsın' taleplerini değerlendiren bakanlık, ilkokul ve ortaokul düzeyinde bitişi eğik yazı kullanımının değerlendirilmesi amacıyla ‘Bitişik Eğik Yazı Kullanımının Değerlendirilmesine Yönelik Anket Formu' hazırladı.

ANKETTE 17 SORU VAR

Öğretmenler, anket çalışmasına MEBBİS sistemi üzerinden ulaşıp sorulara cevap verebilecek. 17 sorunun yer aldığı anket formunda öğretmenlere “Ders dışındaki bireysel yazışmalarınızda hangi yazı türünü tercih ediyorsunuz” şeklinde bir soru yönelten bakanlık, bitişik eğik yazıyı mı yoksa dik temel yazıyı mı öğretmenin daha kolay olduğunu sordu. Cevap şıklarında ise ‘hiç katılmıyorum', ‘katılmıyorum', ‘kararsızım', ‘katılıyorum', ‘tamamen katılıyorum' seçenekleri bulunuyor.

UYGULAMANIN DEVAMI AÇISINDAN ÖNEMLİ

Bakanlık ayrıca ‘Ders kitaplarındaki yazılarda bitişik eğik yazı kullanılmalı', ‘Öğrenciler bitişik yazıyla daha kolay yazı yazmaktadır. Öğrenciler bitişik eğik yazıyı severek yazmaktadır', ‘Bitişik eğik yazı uygulamasına diğer eğitim kademelerinde (ortaokul ve lise) devam edilmelidir', ‘Bitişik eğik yazı uygulaması öğrencilere ayrı bir ders kapsamında öğretilmelidir' şeklindeki önerilere öğretmenlerin bakışını sordu. Anket çalışmasında öğretmenlere, ‘uygulamanın devamlılığı açısından vereceğiniz cevap önem arz etmektedir' uyarısı yapıldı.

PRATİKTE KARŞILIĞI YOK

Aktif Eğitim Sen Başkanı Osman Bahçe: MEB'in bitişik eğik yazı tekniğini uygulamadan önce öğretmenlere ‘yapılsın' ya da ‘yapılmasın' diye sorması gerekirdi. Şimdi her şey bitmiş, ortada bir enkaz var ve bu enkazın kaldırılması sorumluluğunu öğretmenlere yıkmak istiyorlar. Bu yazı tipi insan beyninin çalışma sistemiyle uyumlu olduğu tezinden hareketle getirilmişti. Ancak ilkokul 1 ve 2'inci sınıfta eğitim verildikten sonra üst sınıflarda bu yazı tipi zorunlu değildi. Ayrıca hem MEB'in kitaplarında hem de piyasadaki kitaplarda normal yazı kullanılıyor. Yani el yazısının pratikte bir karşılığı yok. Maalesef bu uygulama sebebiyle çok kötü yazısı olan bir nesil yetişti. Ama zararın neresinden dönerseniz kârdır.

12 Aralık 2015 Cumartesi

TEOG mazeret sınavları hafta sonu yapılacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında, 7 bin 717 öğrenciyi hafta sonu mazeret sınavına alacak.

MEB, 25-26 Kasım'da gerçekleştirilen ortak sınavlar sonrası okul müdürlükleri aracılığıyla, mazeretlerini önceden bildiren ve sınav günü mazeretli ya da mazeretsiz sınavlara girmeyen öğrencilerin bilgilerini e-Okul sistemine işledi. Buna göre, 12-13 Aralık'ta birinci dönem merkezi ortak mazeret sınavı yapılacak.

Öğrenciler cumartesi 09.00'da Türkçe, 10.10'da matematik, 11.20'de din kültürü ve ahlak bilgisi, pazar günü ise yine aynı saatlerde, fen ve teknoloji, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük ile yabancı dil derslerinin yazılılarına girecek. Sınavlar 12.00'de tamamlanacak. Öğrencilere, her dersten çoktan seçmeli 20 soruyu yanıtlamaları için 40 dakika verilecek.

Sınav yurt içinde 618, yurt dışında 4 merkezde gerçekleştirilecek. Mazeretlerini süresi içerisinde bildirenlerden 4'ü hastanede, 40'ı evde olmak üzere 7 bin 717 öğrenci sınava alınacak. Bu öğrenciler arasında, Mardin'in Nusaybin ve Derik ilçelerinde güvenlik gerçekçesiyle sınava katılamayan 3 bin 845 öğrenci de bulunuyor. Geçerli mazereti olmadan ortak sınavlara katılmayan öğrencilerin, derse ait sınav puanı sıfır olarak değerlendirilecek. E-Okul Sisteminde ortak sınav sonuç hanesinde (G) olarak gösterilecek ve ortalamaya dahil edilecek.

KURALLAR AYNI

Kasım ayında düzenlenen sınavlarda uygulanan kurallar mazeretlilerde de geçerli olacak. Öğrenciler, bilgisayar özelliği bulunan her türlü cihazlar ve saat fonksiyonu dışında özellikleri bulunan saatler ile sözlük, hesap cetveli, hesap makinesi, çağrı cihazı, cep telefonu, telsiz veya radyo gibi iletişim araçları ile sınava alınmayacaklar. Bunları bulundurduğu tespit edilen öğrencinin sınavı, sınav kurallarının ihlali gerekçesiyle salon görevlileri tarafından hazırlanan tutanakla geçersiz sayılacak.

Öğrenciler, sınıf öğrenci yoklama listesinde belirtilen sınıf ve sıra numarasında oturacak. Gerektiğinde öğrencinin yerini değiştirme yetkisi sınıflarda salon görevlisi öğretmenlere ait olacak. Sınav başlamadan önce görevli öğretmenler sınavda uyulacak kuralları hatırlatacak, sınav evrakının bulunduğu güvenlik torbalarını öğrencilerin önünde açarak cevap kâğıtlarını ve soru kitapçıklarını dağıtacak.

Öğrencilerin, cevap kâğıdı üzerindeki kitapçık türü ve cevap bilgileri işaretlemelerini siyah yumuşak uçlu kurşun kalemle yapması gerekiyor. Ancak cevap kâğıdındaki imza bölümüne imzalar silinmeyen bir kalemle atılacak.

Birden fazla cevap seçeneğinin işaretlenmesi soruya verilen cevap, optik okuyucu tarafından yanlış cevap olarak değerlendirilecek. Cevap kâğıdına işaretlenmeyen cevaplar değerlendirmeye alınmayacak. Sınavlar başlamadan önce salon görevlileri öğrencilere, soruların cevaplarının cevap kâğıdına mutlaka işaretlenmesi konusunda uyarılarda bulunacak. Sınav sırasında, görevliler tarafından kopya çektiği tespit edilen öğrencinin sınavı iptal edilecek.

10 Aralık 2015 Perşembe

Dünyanın en büyük dershanesi MEB'in

Dershaneleri kapatma girişimi eğitime darbe vurdu. Soruna çözüm bulamayınca MEB, dershaneye dönüştü. Milli Eğitim Bakanlığı'nın hayata geçirdiği Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK), kapatılmak istenen dershanelerin yerini aldı. 4 milyonu aşkın öğrencinin devam ettiği bu kursların bazılarında bağış adı altında para talep edilmesi aileleri isyan ettirdi.

Özgür Düşünce'nin haberine göre, Bu yıl faaliyete geçirilen Destekleme ve Yetiştirme Kursları, dünyanın en büyük dershanelerine dönüştü. Sınavlara hazırlanan 8. sınıf, lise 3. ve 4. sınıfta eğitim gören 4 milyon 307 bin 549 öğrenci, bu kurslara devam ediyor. Ancak ücretsiz olarak verilmesi gereken bu kurslarla ilgili para talep edildiği belirtildi. Şikayetler MEB ve Başbakanlığa yapılıyor. Bu şikayetler arasında dışarıdan ücretli öğretmen getirildiği, bağış adı altında kurs parası istendiği, kursa devam eden öğrencilerin anlaşma yapılan test merkezi ya da yayınevlerinin kitaplarını almaya zorlandıkları gibi unsurlar bulunuyor.

AYNI ÖĞRETMENLER DERS VERİYOR

Hafta sonları verilen kursların büyük kısmında hafta içi derslere giren öğretmenler ders veriyor. Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında 291 bin 878 öğretmen görev yapıyor. Bu öğretmenlerden 262 bini MEB'e bağlı okullarda görev yapıyor.

DERSLER ARASINDA ÜCRET FARKI VAR

Milli Eğitim Bakanlığı, Destekleme ve Yetiştirme Kursları için de farklı bir ek ders ücreti veriyor. Hafta içi ek ders ücreti olarak öğ-retmenlere 9.7 lira ödeyen MEB, aynı öğretmenlere hafta sonu girdikleri DYK için yakla-şık 20 TL veriyor.

‘2500 TL'YE KİTAP SATTILAR'

Aktif Eğitim Sen Genel Başkanı Osman Bahçe, velilere piyasada 200 liraya alınacak kitapların, 2500 TL'ye satıldığını söyledi. Böylece kurs parasının kitap parası adı altında alındığına dikkat çekti. Bahçe, hafta sonları kurslarının devlet dershaneciliğine dönüştüğünü belirtti. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise kursların ücretsiz olduğunu hatırlatarak, öğrencilere zorla kaynak kitap aldırılması, ücret istenmesinin MEB'in talimatlarına aykırı bir durum olduğunu söyledi.

‘SADECE ADI DEĞİŞTİ'

GÜVENDER Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı da dershanelerle ilgili düzenlemenin okul dışı eğitim kurumlarını azaltmak için hayata geçirildiğini ancak çalış-maların öyle netice vermediğini söyledi. Eyüp Kılcı, “Bağış adıyla velilerden 4 bin 500 lirayı bulan yüksek rakamlar talep ediliyor” ifadelerini kullandı.

ÜCRET TALEP EDİLEMEZ

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, kursların tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatarak, öğrenci ve velisinden kurs ücreti adı altında bir ücret talep edilmesinin söz konusu olamayacağının altını çizdi. Kurslar için ücret talep edilmesiyle ilgili bakanlığa ulaşan şikayet bulunmadığını belirten yetkili, ulaştığı takdirde ilgili mevzuatlar çerçevesinde gerekenin yapılacağını kaydetti.

8 Aralık 2015 Salı

Sınavda neden yanlış yapıyorum?

Öğrencilerin en çok şikâyet ettiği konulardan biri de, bütün konuları bildiği halde bunu sınava yansıtamamak. Uzmanlara göre yanlış yapmanın tek bir sebebi yok.

Üniversite hayali kuran milyonlarca genç, büyük maraton için geri sayımı sürdürüyor. Öğrencilerin en çok şikayet ettiği konulardan biri de, bütün konuları bildiği halde bunu sınava yansıtamamak. Bütün yıl konuları derinlemesine hatmeden gençler sınavdan büyük bir hayal kırıklığı ile ayrılıyor.

Şu sıralar özellikle üniversite sınavına ya da liselere giriş sınavlarına hazırlanan gençlerin en çok karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri de testlerde ve denemelerde istedikleri performansa ulaşamamak. Uzmanlara göre çalıştığı halde yapamamanın birçok sebebi olabilir.

TEK BİR KAYNAK DOĞRU DEĞİL!

“Bilmek ve öğrenmek göreceli bir kavramdır” diyen FEM Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Faruk Ardıç, öğrencilerin tek bir kaynaktan öğrenerek her şeyi bilmelerinin mümkün olmadığını söylüyor, Öğrencilerin öğrenilen konuları farklı kaynaklarla tekrarlayarak öğrenmesi gerektiğini belirten Ardıç, “Farklı kaynaklardan öğrendikten sonra yeterli miktarda test çözülmeli. Bu çalışmalarının belirli periyotlarla yapılması, söz konusu bilgilerin zihinde kalmasını kolaylaştırır” tespitini yapıyor.

NEDEN YANLIŞ YAPIYORUM?

- Genel olarak sorun pratik eksikliğinden kaynaklanır.

- Çalışmanız etkili ve verimli olmayabilir.

- Test tekniğini bilmiyor olabilirsiniz.

- Yoğun duygusal baskı altında olabilirsiniz.

- Çalışma vaktinizi hep aynı tür konulara veya sorulara ayırmış olabilirsiniz.

- Soruları dikkatli okumanızda veya ipuçlarını değerlendirmenizde sorun olabilir.

SORUNU 3 AŞAMADA ÇÖZÜN!

Bilgilerindoğruluğu kontrol edilmeli, varsa yanlışlıklar düzeltilmeli. Denetleme okulda veya dershanede tutulan notlardan, ana kaynaklardan yapılabilir. Ancak bu kontroller uzun zaman almamalı.

Buaşamada bilgilerin kavranması ve uygulanması gerekir. Burada önce çözümlü sorularla işe başlanmalı. Bunun için çalışılan kaynakta örnek soruların mutlaka çözümleri olmalı.

Son aşamada artık cevaplı testlere geçilebilir. Özellikle son denemelerin analizleri çıkartılarak eksik olunan konulara yönelik tamamlayıcı çalışmalar yapılmalı. Çalışarak giderilemeyecek türden ise bir bilenden yardım alınmalı.

Kaynak:Meydan

5 Aralık 2015 Cumartesi

Altyapısız dağıtılan tabletler öğrencilerin elinde oyuncak oldu

Aktif Eğitimciler Sendikası Samsun Şube Başkanı Sefa Zor, altyapısı hazırlanmadan uygulamaya konulan 'Fatih Projesi'nin okulları teknoloji çöplüğüne çevirdiğini söyledi. Zor, "Altyapısı kurulmadan dağıtılan tabletler öğrencilerin elinde birer oyuncak oldu." dedi.

Zor, yaptığı açıklamada büyük tanıtım çalışmaları ile okullara dağıtılan tabletler, okullardaki altyapı yetersizliğinden dolayı atıl duruma geldiğini anlattı. Projenin topluma 'eğitim sistemimizi bilişim çağının gerektirdiği teknolojik altyapıya kavuşturacağız' diyerek pazarlandığını belirten Zor, şunları kaydetti: "Ancak uygulama böyle olmadı. Siz Türkiye şartlarında eğitimin bilgisayar teknolojisinden yararlanılarak yapılmasını hedefliyorsanız önce okullarımızın altyapısını buna hazır hale getirerek başlamanız lazım. Bugün ülkemizde bırakın elektronik altyapıyı, binlerce okulumuzun daha doğru dürüst ısıtma sistemi, elektriği, suyu, tuvaleti, lavabosu yok. Siz bir bina yaparken önce temelden başlarsınız. Önce çatıyı yaparak bina yapamazsınız. Tablet dağıtmak, okullardaki temel altyapı buna hazır hale getirildikten sonra yapılmalıydı. MEB ise toplumda sanki proje hayata geçiriliyormuş gibi algılanması için işe tablet dağıtarak başladı. Bu tabletlerin amacına uygun kullanılması için uygun bir altyapı olmadığından çocukların elinde sadece bir oyuncağa dönüştü. Ortada ciddi bir proje falan yoktu. Bunun topluma maliyeti ise yüksek oldu."

Teknolojinin her geçen gün yenilendiğine dikkat çeken Zor, "Her elektronik ve teknolojik aracın kısa bir süre sonra daha donanımlı üst versiyonu piyasaya çıkıyor. Şimdi akıllara şu soru geliyor 'madem öyle de, o zaman siz neden eğitim sistemini hazır hale getirmeden yüz binlerce tablet dağıttınız?' Kamu kaynakları, alınan o tabletlerden dolayı çoktan teknoloji çöplüğüne gitti bile." eleştirilerinde bulundu.

Altyapı kurulmadan dağıtılan tabletlerin ülke ekonomisine önemli bir yük getirdiğini ifade eden Zor, "Fatih Projesi'ne ayrılan bütçe okullarımızın diğer ihtiyaçlarına ayrılmış olsaydı, eğitim sistemimizin ve öğrencilerimizin buradan elde edeceği fayda Fatih Projesi'nden kat kat daha fazla olurdu." diye konuştu.

TABLETLER ÖĞRENCİLERİ İNTERNET BAĞIMLISI YAPTI

Ülkede sadece ilköğretimde ortalama bir Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla öğrenci olduğunu hatılatan Zor açıklamalarına şöyle devam etti: "Böylesine devasa bir eğitim sisteminde siz köklü bir adım atacaksanız, bunun hem uygulanabilirliğini hem de fayda-maliyet analizini iyi yapmanız gerekmektedir. Bu konuda kimseyle görüşmeden, eğitimin paydaşlarıyla istişare etmeden ben yaptım oldu mantığıyla yola çıkarsanız, sadece ve sadece bu ülkeye zarar verirsiniz. Kaldı ki, proje, uygulanacağı varsayılan okullarda da hiçbir şekilde amaca hizmet etmemiştir. Ne öğretmenler, ne öğrenciler ne de veliler ortaya çıkan tablodan memnun değildir. Dağıtılan tabletler derslerde hiçbir işe yaramadığı gibi, zaten giderek gençlerimizi tehdit eden çağın hastalığı 'bilgisayar ve internet bağımlılığını' körüklemekten başka bir işe yaramamıştır. Dünyada en ileri ülkeler bile, okullarında bu tür konularda böyle fütursuz adım atmamaktadır. Bu tür projeler sadece maddi maliyet açısından değil, insani ve pedagojik açıdan da iyi analiz edilmeye muhtaçtır. Eğitim uzmanları, bu konularda son derece haklı olarak endişelerini dile getirmektedir. Umarız bu endişeler eğitim sistemine yöne veren bürokratlar ve ülkeyi idare edenler tarafından dikkate alınır ve biran önce yapıcı adımlar atılır."

(CİHAN)

4 Aralık 2015 Cuma

Rusya ile kriz Türk akademisyeni de vurdu

Gerilen Rusya-Türkiye ilişkilerinden etkilenen son sektör de eğitim oldu. Saint Petersburg Üniversitesi Marmara Üniversitesi ile yaptığı "öğretim görevlilerinin karşılıklı misafir edilip, seçtikleri bir konu ile ilgili araştırma yapmasını" içeren anlaşmayı iptal etti.

Bu iptal üzerine birçok kişinin hayalleri yarım kaldı. Onlardan birisi de doktor Figen Algül oldu. Algül, yaşadıklarını CNN TÜRK muhabiri Zeynep Karamustafa ve kameraman Özcan Altıntaş'a anlattı.

Kaynak: CNNTÜRK