29 Kasım 2014 Cumartesi

Asla Vazgeçme!

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) ilk dönem sınavlarının sona ermesi ile birlikte aslında öğrenciler için her şey yeni başlamış durumda. Çünkü Yerleştirme Puanı (YEP), merkezî sınavların yüzde 70’i ve Yılsonu Başarı Puanı (YBP) yani 6, 7 ve 8. sınıf puanlarının ortalamasının yüzde 30'unun toplanması ile elde edilecektir. Bu durumda ikinci dönem TEOG sınavları hâlâ önemini korumaktadır.Yazılılar daha bitmediği için az da olsa 8. sınıf YBP’si üzerinde etkisini devam ettirmektedir. Geçen yıl yapılan TEOG sonrası, gerçekleştirilen ilk puan hesaplamalarında ve ardından yapılan tercihlerde yüzdelik dilime düşen öğrenci sayısının arttığı görülmüştür. Bu nedenle çok ufak puan farklılıklarında daha fazla kişi yer almıştır. Bu nedenle öğrencilerin “Çok az bir puan artışı benim ne işime yarayacak?” diye düşünmemesi gerekir. Bazen tercih döneminde küçük denilen o puanlar istenilen okula gitmenizi kolaylaştırmaktadır. Sonuçta bu durumlardan sadece birisi bile öğrencilerin ders çalışmayı bırakmaması için yeterlidir. Çölün ortasında mahsur kalan genç bir adamın başından geçenler bu konuda bizim için iyi bir ders niteliğindedir: “Çölde mahsur kalan genç bir adam oğlunu düşünerek batıya doğru yürümeye başladı. Aç ve susuz tam iki gün yürüdü. Umutları bitmek üzereydi. İki gündür bir vahaya ulaşamamıştı. Ancak o sırada çocuğunu düşündü ve vazgeçmemeye yemin etti. Yürüdü, büyük bir inançla yürüdü. Birden bir vaha gördü, yaklaştı. ‘Kurtuldum, geliyorum yavrum’, diyerek koşmaya başladı. Vahanın yanına geldi. Su diye elini daldırdığı şey kumdu, serap görüyordu ancak o yılmadı, yürümeye devam etti. Adam bu yürüyüşünde birçok serap gördü ama yılmadı, yıkılmadı. Yine yürüdü. Oğlu bir an bile çıkmıyordu aklından. Tekrar bir vaha gördü, koştu ve yüzüstü suya atladı. Ağzına dolan kumlardan sonra ‘Yine serap!’ diye bağırdı. Hiç hali kalmamıştı ama her gördüğü vahaya koşuyordu, her seferinde serap olsa da. Artık sürünerek gidiyordu oğluna. Yeniden bir vaha gördü, biraz daha gitti, biraz daha süründü. Güçlükle şunları mırıldandı: ‘Beni affet oğlum gelemiyorum. Biliyorum bu da serap, bir sonraki de. Elveda!’ dedi, kendini güneşin eriten sıcağına bıraktı ve pes etti. Kısa bir süre sonra da öldü. Ertesi gün aynı yerden bir kervan geçti. Kervanın kılavuzu genç adamın cesedini buldu ve yanındakilere: ‘Su içmeyi bırakın da çabuk buraya gelin. Burada bir ölü var. Suya on metre kala susuzluktan ölmek kim bilir ne acıdır, ama ölen hiçbir zaman bunu bilmez.’ dedi.” Değerli arkadaşlar lütfen pes etmeyin, zira pes etmeyerek mücadelesinden vazgeçmeyenler, ortaya çıkan ufak farklar sayesinde başarılı olmaktadırlar.* Körfez Yayınları Rehberlik Koordinatörü

28 Kasım 2014 Cuma

MEB: TEOG mazeret sınavı 13-14 Aralık tarihlerinde yapılacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2014-2015 öğretim yılı 8. sınıflar 1. dönem ortak sınavlarına olumsuz hava koşulları nedeniyle giremeyen öğrencilerin 13-14 Aralık 2014 tarihlerinde yapılacak mazeret sınavına alınacaklarını açıkladı.MEB'den yapılan yazılı bilgilendirmede, 2014-2015 öğretim yılı 8. sınıflar 1. dönem ortak sınavları 6 temel ders için, 26-27 Kasım 2014 tarihlerinde ülke genelinde, olağanüstü haller ve özel durumlar dışında öğrencilerin öğrenim gördükleri okullarla, yurt dışında, KKTC ve Bakanlığa bağlı okulların bulunduğu yurtdışı sınav merkezlerinde, Türkiye saatiyle 09.00, 10.10 ve 11.20'de aynı anda başladığı, saat 12.00'de sona erdiği hatırlatılarak, Türkiye ve yurtdışı sınav merkezlerinde sınav uygulamasının eş zamanlı olarak gerçekleştirildiği kaydedildi.26 Kasım 2014 Çarşamba günü sınavın 1. oturumunda Türkçe, Matematik, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinden; 27 Kasım 2014 Perşembe günü yapılan 2. oturumunda ise Fen ve Teknoloji, T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ile Yabancı Dil derslerinden sınavlar yapıldığı belirtildi.Ülke genelinde 970 sınav merkezinde, 15 bin 353 okulda 1 milyon 287 bin 847, yurt dışında 8 ülkede, 15 sınav merkezinde, 742 olmak üzere toplam 1 milyon 288 bin 589 8. sınıf öğrencisinin katılması planlanmış ortak sınavlarla ilgili sınav evrakının yer aldığı sınav güvenlik kutularının MEB tarafından sınav merkezlerine sorunsuz bir şekilde ve zamanında ulaştırıldığı aktarıldı.Ancak bölgesel olarak kar yağışının yoğun olduğu ve taşımalı eğitim kapsamında olan illerden, 27 Kasım 2014 tarihi itibariyle ulaşan bilgilere göre, Konya ilinde 55, Karaman ilinde 6 olmak üzere toplam 61 okulda sınav yapılamadığına dikkat çekilerek, "Bu illerden Konya'da bin 556, Karaman'da 193 öğrenci sınava girememiştir. Sınava olumsuz hava koşulları nedeniyle giremeyen öğrenciler 13-14 Aralık 2014 tarihlerinde yapılacak mazeret sınavına alınacaklardır." denildi.

25 Kasım 2014 Salı

MEB'den haberdeki ‘taslak' ifadesini göz ardı eden anlamsız açıklama

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Zaman'ın bugün “Fen ve Sosyal Bilimler liselerini bitirecek taslak” manşetiyle duyurduğu haber üzerine açıklama yaptı. Açıklamada, “Henüz son şekli verilmemiş taslakta yer alan bir düzenlemenin sanki yürürlüğe konulmuş bir düzenleme gibi haber yapılması, doğru haber yapma sorumluluk ve bilinciyle bağdaşmamaktadır.” ifadelerine yer verildi. Ancak haberin başlığından içeriğine, yapılan düzenlemenin taslak aşamasında olduğu belirtilmişti. MEB'in yaptığı bu açıklama, haberi okumadan yazılanları saptırdığını ortaya koydu.Zaman'ın bugün manşetten duyurduğu haberde öğretmenlere rotasyon öngören kanun taslağına göre, fen ve sosyal bilimler liselerine atamaların artık sınavsız yapılacağı ifade edildi. Haberin başlığında ise yapılacak düzenlemenin henüz taslak olduğu, “MEB, gözde liselere öğretmen atamada sınav şartını kaldırıyor.. Fen ve Sosyal Bilimler liselerini bitirecek taslak” şeklinde verildi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), akşam saatlerinde internet sitesi üzerinden sanki haberde düzenlemenin taslak aşamasında olduğu belirtilmemiş gibi bir açıklama yaptı. Haberimizde olduğu gibi düzenlemenin ‘taslak' olduğu açıklamada da ikrar edilerek, “Görüleceği gibi henüz son şekli verilmemiş ve dolayısıyla yürürlüğe konulmamış bir taslak söz konusudur. Kaldı ki, şeffaf bir yönetim anlayışıyla paydaşların görüşleri alınmak üzere Bakanlığımızın katılım modülünde yayınlanan; bununla yetinilmeyip sendikalar dâhil ilgili tüm tarafların görüşleri de ayrıca alınan yönetmelik taslağının son şekli, alınan bu görüşler de değerlendirilerek verilecektir.” cümleleri kullanıldı. Yapılan haberi yalanlamayan ancak taslak olduğu vurgusunu yapan MEB, haberin başlığındaki ve içeriğindeki ‘taslak' kelimesini göz ardı ederek yaptığı açıklamanın ne kadar anlamsız olduğunu gösterdi.

22 Kasım 2014 Cumartesi

TEOG Sınavı öncesi son tüyolar

Sevgili öğrenciler, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) kapsamında yapılan merkezî sınavların ilk yazılısını 26-27 Kasım tarihlerinde olacaksınız. Belki de Türkiye geneli ilk sınav heyecanını yaşayacaksınız. Sınav öncesinde, sınavda ve sınav sonrasında yaşadığınız tecrübeler, nisan ayındaki 2. yazılınızda çok işinize yarayacaktır. Biz de rehber öğretmenler olarak “Sınav sürecinde motivasyon ve başarıyı artırmak için neler yapılabilir?” sorusuna cevap aradık.Uzun bir sınav maratonunun son günlerine geldik. Bazı öğrenciler 5. sınıftan, bazı öğrenciler 6. sınıftan itibaren sınava hazırlık yaptı. Onlarca sınava girdiniz. Başarılı olduğunuz sınavlar oldu. Mutluluğunuzu arkadaşlarınızla paylaştınız. Başarısız olduğunuz sınavlarda ise üzüldünüz. Böylece binlerce soru çözerek ve başarı duygusunu tadarak bugünlere geldiniz. İşte neler yapabileceğinize yönelik tavsiyelerimiz:Sınavdan önceki hafta sonu yapılması gerekenlerDers çalışma sürenizi kademeli olarak azaltın. Konu çalışması yaparken öğrendiğiniz konuları tekrar edin. Yeni konu öğrenmek zaman alır. Bilemediğiniz soruları öğretmenlerinize sorun ve öğretmeninizin anlattığı cevabı evde tekrar edin. Sakatlıklara sebep olabilecek bedensel sporlardan ve hareketlerden kaçının.Sınavdan önce yapılması gerekenlerDinlenmek için çevrenizdeki imkânları değerlendirin. Ailenizle piknik yapabilir, ormanlık alanlar veya sahilde yürüyüş yapabilirsiniz. Uyku ve yemek saatleriniz düzenli olmalıdır. Bu düzen sınav akşamı da devam etmelidir. Çevreniz size iyilik olsun diye “geçmişte sınavda yaşanmış olumsuz olayları” anlatmaya çalışabilir. Anlatılan her olumsuz olay sınavla ilgili korku ve kaygınızı artırabilir. Bu tür ortamlardan uzak durmaya çalışın. Televizyon ve bilgisayar oyunları dinlenme aracı değildir. Sınavdan önce özellikle sosyal ilişkileri güçlendiren faaliyetler motivasyon açısından çok önemlidir. Sınav esnasında Soruları çözmeye başlamadan önce heyecanınızı kontrol altına almak için birkaç defa derin nefes alıp verebilirsiniz. Sakin bir şekilde soruları okumaya çalışın. Kesinlikle acele etmeyin. Zamanınız yeterli olacaktır. Sınava başlamadan sınav kitapçığını inceleyin. Eksik sayfalar veya hatalı baskı olabilir. Altı çizili ve koyu kelimelere dikkat edin.* Anafen Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü

20 Kasım 2014 Perşembe

120 madalyadan 77’si Samanyolu, Yamanlar, Fatih, Servergazi ve Atlantik'in

22. Ulusal Bilim Olimpiyatları ve 19'uncu Ortaokul Matematik Olimpiyatları ödülleri sahiplerini buldu. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) düzenlediği törende 120 madalya verilirken Fatih Koleji, Samanyolu, Servergazi, Atlantik ve Yamanlar okulları 77 madalya aldı.Ankara Ticaret Odası Congresium'da (ATO) yapılan Ulusal Bilim Olimpiyatları ve 19'uncu Ortaokul Matematik Olimpiyatları'na TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ve davetliler katıldı. Altunbaşak, üniversite sınavında başarılı olan öğrencilere müjde vererek "Üniversite sınavında ilk on bine girerseniz veya ulusal veya uluslararası olimpiyatlarda derece alırsanız temel bilimlerden bir alan seçerseniz, fizik, kimya ve matematik birisini seçerseniz TÜBİTAK iki bin lira ve 12 ay burs veriyor. Ben mühendislik, tıp, yapmak istiyorum ama çift ana dalınızı temel veya sosyal alanlarda yaparsanız o zaman da 750 lira veriyoruz aylık." dedi.'OKULUMUZ SAĞ OLSUN' Sıddık Süleyman Kahraman, fizik dalında altın madalya aldığını belirterek, "Biz iki ay çalıştırıldık. Allah'ın izniyle okulumuz sağ olsun. Çok sıkı bir çalışma, günde 10 saate yakın çalışıyorduk. Abilerimiz, hocalarımız sürekli yardım ediyor." şeklinde konuştu.Abdullah Enes Öncü, bilgisayar alanında altın madalya aldığını hatırlatarak, "İstanbul Fatih Fen Lisesi'nde okuyorum. Geçen sene yine ulusal olimpiyatlarda altın madalya almıştım." diye belirtti.SAMANYOLU, YAMANLAR, SERVERGAZİ, FATİH VE ATLANTİK OKULLARI MADALYALARIN YARISINDAN FAZLASINI ALDISamanyolu okulları, toplamda 24 madalya kazandı; 4 altın, 9 gümüş ve 11 bronz madalya aldı.Yamanlar okulları, toplamda 19 madalya kazandı; 3 altın, 8 gümüş ve 8 bronz madalya aldı.Fatih okulları, toplamda 16 madalya kazandı; 2 altın, 6 gümüş ve 8 bronz madalya aldı.Servergazi Eğitim Kurumları toplamda 9 madalya kazandı; 1 altın, 3 gümüş ve 5 bronz madalya aldı.Atlantik okulları toplamda 9 madalya kazandı; 2 altın ve 6 bronz madalya aldı.ÖĞRENCİLERİN OKUDUKLARI OKULLARIN İSMİ SÖYLENMEDİMadalya almaya hak kazanan öğrenciler madalyasını almak için sahneye çıktığında okul isimleri söylenirken bu yıl ilk defa öğrencilerin okul isimleri söylenmedi.22'NCİ ULUSAL BİLİM OLİMPİYATLARINDA ÇEŞİTLİ DALLARDA MADALYA KAZANANLAR22'nci Ulusal Bilim Olimpiyatları Bilgisayar dalında altın madalya almaya hak kazanan öğrenciler: Muhammet İkbal Kazar, Abdullah Enes Öncü.22'nci Ulusal Bilim Olimpiyatları Kimya dalında altın madalya almaya hak kazanan öğrenciler: Yusuf Mert Demirlenk, Furkan Bahar ve Muhammed Çaylı.22'nci Ulusal Bilim Olimpiyatları Matematik dalında altın madalya almaya hak kazanan öğrenciler: Fatih Kaleoğlu, Halil İbrahim Güllük.22'nci Ulusal Bilim Olimpiyatları Biyoloji dalında altın madalya almaya hak kazanan öğrenciler: Ahmet Melih Özoğuz, Merve Kahraman ve Merve Kahraman.22'nci Ulusal Bilim Olimpiyatları Fizik dalında altın madalya almaya hak kazanan öğrenciler: Ahmet Burak Çatlı, Sıddık Süleyman Kahraman, Ali Veli ve Tolga Gürcan.ORTAOKUL MATEMATİK OLİMPİYATLARINDA MADALYA KAZANANLAR19. Ortaokul Matematik Olimpiyatlarında altın madalya almaya hak kazanan öğrenciler: Ozan Kaymak, Ahmet Said Dönmez, İlker Can Çiçek ve Ömer Topaloğlu.

15 Kasım 2014 Cumartesi

“HAZIRLADIĞIM ÇALIŞMA PLANINA NEDEN UYAMIYORUM!”

Öncelikle hazırlanan program objektif temellere oturmalıdır. Program, ideal bir öğrenciye göre değil sizin yapınıza göre şekillendirilmelidir. Herkes nabzına göre şerbetten istifade etmelidir! O nedenle ders çalışma programı hazırlanırken geçmişte nelerin yapıldığından hareket ederek, uygulanabilir bir programla işe başlanmalı. Önemli olan az da olsa istikrarlı ve düzenli bir çalışma grafiği çizmektir.Çoğu öğrenci, büyük bir çalışma iştahıyla hareket ettiği için ilk çalışma programını hazırlarken ne yazık ki gerçeklerden uzak davranabiliyor. Özellikle kişisel gelişim balonuyla çokça haşir neşir olan, amiyane tabirle anlık gaz almaya müsait ancak istikrar noktasında sıkıntılar yaşayan öğrenciler ilk başta ‘çok çalışmalıyım, bu enerji ve isteği taşıyorum’ düşüncesiyle -geçmişte günde 1-2 saat dersi nadiren çalışmış- günlük 5-6 saati bulan bir çalışma programı oluşturuyor. Öğrenci bu programı birkaç gün kendini zorlayarak uygulasa bile, belli bir süre sonra program deliniyor ve bir noktadan sonra artık dikiş tutmaz hale geliyor. Devamlı olarak hazırladığı programı uygulayamayan öğrencide bir süre sonra “Başarılı olamayacağım!” düşüncesi yerleşecek, kendine güven duygusu azalacaktır.Saat saat plan oluşturmak yerine günlük hedefler belirleyinÇoğu öğrenci, her bir günü saat saat bölerek kendine haftalık program hazırlıyor. Bu programlarda günler saat saat bölünür. Öğrencinin eve geliş saati, yatış saati, hangi derse kaçta çalışmaya başlayacağı ve kaç saat çalışacağı bellidir. Bu tür programları disiplinli, çalışma alışkanlığı yerleşmiş olan öğrenciler uygulayabilir. Bu özelliklere sahip öğrencilerin çok çok az olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Bu tür program hazırlayan öğrencilerin genel özelliği, ders çalışmayı değil program hazırlamayı bir alışkanlık haline getirmeleridir. Tavsiyem, günlük kaç saat çalışılacağı ve hangi derslere hangi gün çalışılacağı esasına dayalı bir program oluşturmanızdır. Diyelim ki pazartesi günü toplam altı saatte matematik, Türkçe ve geometri derslerini çalışacaksınız. Bu dersleri, kendinizin belirlediği ve verim alabileceğiniz saatlerde çalışabilirsiniz. Böyle bir program hazırladığınızda daha esnek hareket etme imkânına kavuşursunuz. Renkli kâğıtlarla plan hazırlamakla saatlerini geçiren öğrenciler dikkat!Ders çalışmadan ziyade ders çalışma programı hazırlama işine kendini kaptırmış olan bir kısım öğrencilerin en fazla harcadığı şey zaman ve renkli renkli kâğıtlardır! Hayalî, öğrencinin çalışma alışkanlıklarıyla uyuşmayan, saat saat hazırlanmış çalışma programlarının beklenen akıbeti 3-5 gün uygulandıktan sonra çöp kutusunun en karanlık noktalarına atılmaktır. Ya bir arkadaş, ya bir televizyon dizisi, ya bir akraba ya da komşu ziyareti teklemelere neden oluyor. Bir gün, iki gün aksayınca öğrenci için hazırladığı çalışma programı uygulanamayan bir programa dönüşüyor. Belli periyotlarda programda düzenleme yapmalısınızBir de programın denetlenmesi meselesi var. Hazırlanan program bir hafta kadar denendikten sonra aksaklıklar ortaya çıkacaktır. Bu aksaklıklar göz önünde tutularak program yeniden düzenlenmelidir. Programı uygulamada iç disiplini sağlayamıyorsanız, sizi denetleyip yönlendirecek bir danışmanın gözetiminde olmanız önemlidir.Son not: Ders çalışma programı sihirli bir değnek değildir. Bütün ümitlerinizi bu programa bağlamayın. Çalışma iradesi olmadan, istikrar olmadan isterseniz en mükemmel programı hazırlayın yine de sonuç alamazsınız.*Zirve Yayınları Rehberlik Yayın Yönetmeni

8 Kasım 2014 Cumartesi

Yaşadığım kaygı mı yoksa heyecan mı?

Sınav tarihi yaklaştıkça sınav kaygısı olan öğrencilerin ruh hallerinde değişiklikler olur. Duygusal tepkilerinde aşırılıklar görülebilir. Normal karşılanması gereken durumlara öfke ile tepki gösterebilir. Gülünmesi gereken yerde ağlayıp, ağlanması gereken yerlerde gülebilir. İşte bu kaygıyı heyecana dönüştürmenin yolları…Sınav kaygısı, öğrencinin sınav öncesinde öğrendiği bilgiyi sınav esnasında etkili ve istenilen bir biçimde kullanmasına, öğrencinin sınavda sorulara konsantre olmasına engel olan stres halidir. Çok az veya çok yüksek düzeyde bir kaygı öğrencinin başarısının düşmesine neden olabilir. Normal heyecan motivasyonu artırır. Sınav anında el terlemesi, hızlı kalp çarpıntısı, el ve bacak titremesi, karın ağrısı; ileri derecelerde ise panik hali, boğuluyormuş gibi olma, nefes yetmiyormuş gibi sıklıkla nefes alma ve sınavdan çıkma isteği gibi belirtiler görülebilir. Belirtiler sınavdan önce olup sınav başladıktan 10-15 dakika sonra geçiyorsa bu duruma sınav heyecanı diyebiliriz. Fakat aynı belirtiler sınavda uzun müddet devam ediyorsa o öğrencide sınav kaygısı var demektir. Sınav kaygısı ile ilgili rehber öğretmen, psikolog veya psikiyatriste danışmakta yarar vardır.Derin nefes egzersizleriyle sınav kaygınızı heyecana dönüştürebilirsinizBaşarının sınanma araçlarından biri de sınavdır. Denenmenin olduğu yerde heyecan yaşanması gayet normaldir. Normal olmayan ise heyecanın, kaygı ve panik haline gelmesi sonrasında da sınav başarısını olumsuz etkilemesidir. Derin nefes egzersizleriyle, sınav kaygınızı heyecana dönüştürebilirsiniz.Derin nefes egzersizi nasıl yapılır?Bebekler doğuştan diyaframdan derin nefes alırlar. Sonraki öğrenmelerle derin nefes alıp-verme unutulur.Egzersizler yaparak eski alışkanlıklarımızı yeniden kazanabiliriz. İsterseniz bir deneyelim.Egzersizler üç aşamada gerçekleşir:1. Nefes burundan alınıp ağızdan verilir. Havayı 4 adımda ciğerlerimize çekelim. Her adımda saniye nefes alıp duralım. Ve bunu toplamda 4 defa yapalım. İlk nefes alışta ciğerler biraz dolar. Sonra biraz daha, sonra biraz daha ve en sonundaki aldığımız nefes ile ciğerler iyice hava dolar.2. Aldığımız nefesi 4 saniye ciğerlerimizde tutalım. Parmaklarımızla 1-2-3-4 şeklinde zaman tutabiliriz.3. Şimdi de tuttuğumuz nefesi 4 adımda dışarıya verelim. Yine her adımda 2 saniye süresince nefes verip duralım. Ve bunu toplamda 4 adımda yapalım. İlk adımda ciğerlerden biraz hava boşalır. Sonra biraz daha, sonra biraz daha ve en sonunda ciğerler tamamen boşalır.Bu egzersizi düzenli ve her gün yaparsak daha yararlı olur. Beynin sağlıklı çalışması için oksijen gerekir. Düzenli ve derin nefeslerle zihin daha canlı hale gelir. Nefes egzersizini sadece sınavlarda denersek başımız döner. Onun için ders çalışırken, sıkıldığımızda veya dinlenmek için gevşeme amaçlı derin nefes egzersizi yapılabilir. Egzersizi gereksiz görebilir, işe yaramadığını düşünebilirsiniz. Biraz sabredin. Sabır, alışkanlıkların oluşması için anahtar kelimedir. Egzersizler alışkanlık haline geldikten sonra daha sağlıklı nefes alıp-verdiğinizi göreceksiniz. Sınav kaygısının heyecana dönüşmesinde derin nefes egzersizleri etkili bir yöntemdir.“Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.”Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, sağlıklı bir nefes alamadıktan sonra cihan hükümdarlığının ne önemi var ki sözüyle sağlığın önemine değinmektedir.Meşhur alim Sadi Hazretleri, “Bir nefes alıp vermede Allah’a iki can borçluyuz. Çünkü nefes aldığımızda veremeyebiliriz, nefes verdiğimizde de alamayabiliriz.” der.Halimize her nefes sayısınca şükredelim. Sayılı nefeslerimizin kıymetini bilip en güzel şekilde değerlendirmek dileğiyle…Şimdi derin bir nefes alalım.*Anafen Yayınları Rehberlik Koordinatörü

6 Kasım 2014 Perşembe

'Korsan kitap almayın, fuara gidin'

Türkiye'de korsan kitap satışının her geçen gün azaldığı ancak istenen seviyede olmadığı açıklandı. Korsan kitap almak yerine fuara gidin diyen Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED) Başkanı Bayram Murat, "Korsanla mücadele önemli sonuçlar elde edilmeye başlandı.Korsan üretimi yüzde 70 oranında azalma kaydetti. Milyon dolarlık cirolara ulaşan korsan kitap sektöründe bugüne kadar yakalanan korsanların -birkaç kişi dışında- hapse girmemiş olması, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun hâlâ Avrupa Birliği'ne uyumlu hale getirilememesi, korsancıları daha da cesaretlendiriyor. Boşluklar tamamlandığı takdirde korsan sektörünün bitirileceğini tahmin ediyoruz." dedi.Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile bu yıl 33 kez düzenlenecek olan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı 8-16 kasım 2014 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde ziyaretçilerine kapılarını açacak. İstanbul Kitap Fuarı, 850 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla kitap severleri bekliyor. Fuar öncesi Türk insanın okuma alışkanlıkları hakkında bilgi veren YAYFED Başkanı Bayram Murat, 17 Mart-9 Mayıs tarihleri arasında yapılan 'korsan kitap satın alma eğitimleri araştırması' hakkında da açıklamada bulundu. Türkiye'de korsan kitap satışının her geçen gün azaldığını ancak istenen seviyede olmadığını belirten Murat, "Korsan ile mücadele özellikle biz meslek profesyonelleri açısından çok önemli. Korsan tercih eden kişilerin tercih nedenlerini anlamamızda hakikaten önemli sonuçlara da ulaştık." şeklinde konuştu. Özellikle işlek caddelerde, üst geçitlerde 'korsan kitap' satışının yapıldığı bu bölgelere düzenlenen operasyonlarla on binlerce kitap ele geçirildiğini belirten Murat şöyle devam etti: "Korsanla mücadele önemli sonuçlar elde edilmeye başlandı. Korsan üretimi yüzde 70 oranında azalma kaydetti. Milyon dolarlık cirolara ulaşan korsan kitap sektöründe bugüne kadar yakalanan korsanların -birkaç kişi dışında- hapse girmemiş olması, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun hâlâ Avrupa Birliği'ne uyumlu hale getirilememesi, korsancıları daha da cesaretlendiriyor. Boşluklar tamamlandığı takdirde korsan sektörünün bitirileceğini tahmin ediyoruz. Bazı hukukçular korsancılığı sempatik suç olarak görüyor ve güçlü cezai yaptırımlar verilmiyor." TÜRKİYE'NİN 5'TE 1'İ HİÇ KİTAP OKUMUYORYapılan araştırma en çarpıcı verinin Türkiye'nin yaklaşık olarak 5'te birinin hiç kitap okumaması olduğunu söyleyen YAY-FED Başkanı Bayram Murat, "12 ilde yapılan 'Korsan kitap satın alma eğitimleri araştırması' verilerine göre, 'kendiniz, çocuğunuz ya da evdeki herhangi biri için düzenli olarak ya da başka şekilde kitap temin ediyor musunuz?' sorusuna araştırmaya katılanların %15'i hiç kitap okumadı cevabını verdi. %21'i ise 10 yılda bir ya da daha az kitap aldığını söyledi. Düzenli ya da düzensiz kitap okuyanlar ise kitapları kırtasiye ya da kitap evlerinden tercih ediyor. Hiç kitap okumayan insanlar kitap okumaya başlarsa okuma oranı da önemli oranda artacağını söyleyebiliriz." dedi. E-KİTAP GERÇEK KİTAP HİSSİ VERMİYORTürkiye'de elektronik kitap satın alanların oranının %12 olduğunu belirten Murat, "e-kitap kitap almayı tercih edenlerin büyük bir kısmını üniversite öğrencileri oluşturuyor. e- kitap almayı tercih edenler kolay ulaşılabilir, ucuz ve kolay taşınabilir oluğu için tercihte bulunuyor. e-kitap almayanlar ise, gerçek kitap hissini sevdiği için tercihte bulunmuyor." dedi. Murat, "Araştırma sonucuna göre en çok öykü ve roman türleri, ardından polisiye hikayeler okunuyor. Üçüncü sırada ise dini yayınlar yer alıyor." şeklinde konuştu. AHLAKİ NEDENLERDEN ÖTÜRÜ KORSAN KİTAP ALMIYORUMTürkiye'de korsan kitap alanların oranının %18'i olduğunu ve korsan kitap tercih edenlerin büyük çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğunu ifade eden Murat, "Araştırmaya katılanların %70'i ise hiçbir durumda korsan almayacağını ifade ediyor, %13'ü piyasada kitabı temin edemiyorsa korsan kitap alabileceğini, %13'ü ise orijinal kitap çok pahalıysa korsan kitap tercih edebileceği söylüyor. Korsan kitap almayanların %42'si gerek duymadığını, %35'i ahlaki olarak doğru bulmadığını, %19'unun dini inançları nedeniyle tercih etmediğini söylüyor. Bunun önemli bir istatistik olduğunu düşünüyorum çünkü korsan kitabı ahlaki bir sorun olarak görüyorlar." dedi.KORSAN KİTAP EMEK HIRSIZLIĞIDIRTelif haklarının yeterince anlatılamadığını belirten Murat, "Araştırmaya katılanların % 43'ü korsan kitap almanın emek hırsızlığı olduğunu düşünürken, %41'i toplumsal bir suç teşkil etmeyeceğine inanıyor. Tüm bunlara telif haklarını yeterince bilmeyen %63'lük kesim eklenince korsan kitap almak çok nitelikli bir suç kabul edilmiyor. Toplumun %37'si telif haklarını bildiğini söylüyor ve toplumun bu kesimi korsanın suç olduğunu kabul ediyor." ifadelerini kullandı.

5 Kasım 2014 Çarşamba

Türkler sanıldığından fazla kitap okuyor

Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile bu yıl 33. kez düzenlenecek olan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı 8-16 kasım 2014 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde ziyaretçilerine kapılarını açacak.850 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek İstanbul Kitap Fuarı öncesinde Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED) Başkanı Bayram Murat 'Türk insanının sanıldığından daha fazla kitap okuduğunu' açıkladı.En Az Kitap Kış Aylarında Okunuyor Fuar öncesi Türk insanın okuma alışkanlıkları hakkında bilgi veren Bayram Murat, bandrol sayıları dikkate alındığında hemen her mevsim kitap okunduğunu ifade etti. 2010-2014 yılından itibaren 1 milyar412 milyon 816 bin 674 bandrollü kitap satıldığını açıklayan Murat, "Geçtiğimiz yıllarda sonbahar ayında daha fazla kitap okunduğunu görüyorduk. Ancak bu yıl kitap satış oranlarını incelediğimizde sonbaharda ufak artışların olduğunu söyleyebiliriz." şeklinde konuştu. Kış ayında insanların daha az kitap satın aldıklarını hatırlatan Murat, "Son beş yılın satışlarını dikkate aldığımızda kitap okuma oranlarının kış aylarında düştüğünü görüyoruz. Kış aylarında insanların daha fazla televizyon izlediğini, kitap okuma oranlarının bu yüzden azaldığını söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerde satışların homojen dağıldığını görüyoruz. yayıncılığın geleceği açısından aralık, ocak ve şubat ayı satışlarının artması gerekmektedir." dedi. Okulların Açılması Kitap Satışlarını Artırıyor Kitap satışlarının eylül ve ekim ayında arttığını belirten Bayram Murat şöyle konuştu; "En çok kitap okulların açıldığı eylül ayında satılıyor. Okulların açılması kitap satışlarını olumlu anlamda etkiliyor. Eylül ayını sırasıyla Ekim, Mart ve Ağustos ayları geliyor. En az kitap ise Kış mevsiminde satılıyor. Aralık, Ocak ve Şubat ayı Türkiye'de en az kitabın okunduğu aylar." En Çok Eğitim Yayınları Okunuyor Yetişkin araştırma-inceleme, Yetişkin Kurgu, Çocuk-Gençlik, Eğitim, Akademik, İnanç ve İthal kategorilerinde kitap satışları baz alındığında en çok eğitim yayınlarının tercih edildiğini belirten Bayram Murat şöyle konuştu: "Eğitim yayınları %54 ile birinci sırada bulunuyor. En çok tercih edilen ikinci yayın türü ise dini yayınlar. Her türlü dini yayınlar%17 ile ikinci sırada yer alıyor. Yetişkin araştırma-inceleme kitapları %13 ile üçündü sırada yer alıyor." En Çok Kitap Okuyan Şehir İstanbul 2014 yılı boyunca 6milyar 290 milyon529 bin 828 liralık kitap satıldığını açıklayan Bayram Murat,"3 milyar 755 milyon 814 bin 194 bin liralık kitap satışı ile tüm Türkiye'deki satışın yarıdan fazlası İstanbul'da gerçekleşiyor. İkinci sırada 1milyar 690 milyon 823 bin 200 liralık satışla Ankara, üçüncü sırada ise 843milyon 892 bin 434 liralık satışla İzmir bulunmakta." şeklinde konuştu. “Kitap Satışları her yıl artıyor” İstanbul Kitap Fuarının gittikçe büyüdüğünü hatırlatan Bayram Murat şöyle devam etti: "Bu yıl Frankfurt Fuarına105 ülkeden 7 bin sektör temsilcisi katıldı. İstanbul kitap fuarı da her geçen gün büyüyor. Bizde global markalar çıkarmayı başarabilmeliyiz. Türk yayıncılık sektörü her yıl önemli oranda büyüyerek markalaşma adına da önemli adımlar atıyor.

1 Kasım 2014 Cumartesi

Kimin için başarmalıyız?

Şüphesiz her anne baba, çocuğunun başarılı olmasını ister. Bunun için de yoğun çaba sarf eder. Ancak bu çaba, bazen ebeveynlerin gerçekleştiremedikleri kendi hedefleri ile karışabilmektedir. Bu durumda anne ve babaların çocuklarının başarısı için gösterdiği çaba, daha çok kendi başarıları için bir çırpınışı ifade etmektedir. Bu istek, çok masum gözükse de aslında çok tehlikelidir.Her birey kendine has birtakım özelliklere sahiptir. Bu farklılıklardan dolayı hiçbir birey, bir başkasının hedeflerini gerçekleştirmek ve egolarını tatmin etmek için istemediği bir alanda başarılı olmaya zorlanamaz. Öğrenciler ilgi, yetenek, başarı ve isteklerine göre kendi hedeflerini kendileri belirlemelidir.Bir ailede çocuklar istemedikleri bir hedefi gerçekleştirmek için zorlanırsa ortaya ebeveynlerin beklemediği sonuçlar çıkabilir. Örneğin, ailenin beklentisi ile bireyin beklentisi çatıştığında, birey ailesine açık olarak karşı gelemez ve tepkisini başarısızlıkla gösterebilir. Böylece ailesine olan kızgınlığını ve onların otoritesine olan tepkisini başarısızlıkla ifade etmiş olur. Aynı şekilde birey başarılı olan kardeşleri veya arkadaşları ile kıyaslandığında da çoğunlukla onlara yetişebilme endişesi ile başarısız olmaktadır. Bazen de kendisinden bekleneni, özellikle yapmayarak ailesini kızdırmaya çalışmaktadır. Gerçekte elde edebileceği başarı seviyesine ulaşmaktan özellikle kaçınmaktadır. Aslında bu tepki, bireyin ailesi ile kurmaya çalıştığı iletişimi göstermektedir.Başarıda asıl olan bireysel öğrenmedir. Bireysel öğrenmenin etkinliği ise ailenin yaşam şekli, düşünce biçimi ve eğitim tutumlarına bağlıdır.Bu nedenle ailenin bireyden beklentisi gerçekçi olmalıdır. Bunun için öncelikle ailesinin, bireyi iyi tanıması, neyi başarıp neyi başaramayacağını bilmesi, onu özgün kişiliği içinde değerlendirmesi gerekmektedir. Ailenin bireye güvenmesi, onu hiçbir zaman başkalarıyla kıyaslamaması, girdiği sınavların sorumluluğunu ona bırakması ve onun yerine getirmesi gereken sorumlulukları üstlenmemesi gerekmektedir. Ayrıca bireyin başarı yolundaki olumlu davranışlarını pekiştirmek için uygun her ortamda bu davranışların övülmesi gerekmektedir. Sonuçta bu durumlar olumlu aile tutumları olarak bireyin başarısını artıracaktır. Çocukların kaliteli bir eğitim yaşantısına sahip olması için ebeveynler şunlara dikkat etmeli: Söz ve davranışlarınızla onu sevdiğinizi hissettirin, Beden sağlığı ve psikolojik problemleriyle ilgilenin, Söz ve davranışlarınızda tutarlı olun, Kardeşleriyle arasında ayrım yapmayın, Kesinlikle onu başka kişilerle kıyaslamayın, Öğüt vermek yerine yaşantınızla örnek olmaya çalışın, Çeşitli konularda fikirlerini almayı ihmal etmeyin, Başarılı modelleri örnek almasına yardımcı olun, İyi ve kötü notlarıyla da kabul edildiğini hissettirin, Gelişim evrelerine bağlı oluşan tepkilerine karşı esnek olun, Kendisine söz hakkı vermeye özen gösterin, Küçük de olsa kendisine sorumluluklar verin, Kesinlikle başkalarının yanında onu aşağılayıp küçük düşürmeyin, Özgüven geliştirici çalışmalara katılmasına olanak sağlayın, Aile içi iletişim kapılarının sürekli açık tutulmasına dikkat edin. *Körfez Yayınları Rehberlik Koordinatörü